Kıbrıs Türkleri'ne barış cezası!
Abone olAnnan Planı'nı kabul etmeyen Rumlara kızarak KKTC'ye uygulanan tecride son vereceği sözünü veren AB, yine Rum ve Yunanistan kulislerine boyun eğdi.
Annan Planı'nı kabul etmeyen Rumlara kızarak KKTC'ye uygulanan
tecride son vereceği sözünü veren AB, yine Rumlara boyun eğdi.
Tarihi önem taşıyan, KKTC'nin Avrupa pazarına doğrudan ürün
satabilmesini öngören düzenlemenin rafa kaldırılması gündeme geldi
Adada çözüme "evet" diyen Kıbrıs Türklerinin izolasyondan
kurtarılması sözünü veren Avrupa Birliği (AB), bir kez daha Rum
tarafının taleplerine boyun eğerek büyük bir "U dönüşü" yapma
aşamasında. Kıbrıslı Türkleri izolasyondan kurtarmak için
hazırlanan "mali yardım" ve "KKTC ile doğrudan ticaret" tüzüklerini
ayırmaya hazırlanan AB, doğrudan taraf olan KKTC'den gelen
telkinleri hiç dikkate almadı. İki tüzüğün birbirinden
koparılmasıyla, tarihi önem taşıyan, "KKTC'nin Avrupa pazarına
doğrudan ürün satabilmesini" öngören düzenlemenin rafa kaldırılması
gündeme geldi. Tüzükler kaldı Brüksel, 24 Nisan 2004'te adada
yapılan referandumda AB'nin "kabul edilmesi için baskı yaptığı"
Annan Planı'na "evet" diyen Kıbrıslı Türklere karşı, "çözüme hayır"
diyen Rumların karşısında duramadı. Rumların oyalaması nedeniyle
yaklaşık 1,5 yıldır tüzüklerin çıkarılması konusunda adım atamayan
AB, "yasak savmak" için mali yardımı onaylayacak, ancak bu onayın
izolasyonların kaldırılmasına herhangi bir katkısı olmayacak.
Birlikte çıkarılması öngörülen tüzüklerde "Kıbrıslı Türklerin
yararına olacak" şekilde düzenlemeye gidilememesi ve bu iki
belgenin AB Komisyonu'ndan çıktığı şekilde hayata geçirilememesi
nedeniyle, gerek Avrupa Parlamentosu içinde, gerek üye ülkeler
arasında rahatsızlık var. Ancak, "sözde kalan ve sonuç getirmeyen"
bu rahatsızlık, Brüksel'i, Rumlar karşısında "ahde vefa" ilkesine
uygun davranma konusunda motive etmeye yetmedi. Açılım görüntüsü
Brüksel'de yapılan son temaslarda, AB'nin, Rum tarafının istemi
doğrultusunda tüzükleri birbirinden ayırması kesinleşti. AB Konseyi
"en azından" mali yardım tüzüğüne onay vererek, "Kıbrıslı Türkler
için bir açılım sağlıyor" görüntüsü vermek istiyor. Mali yardım
konusunda adım atılmaması halinde toplam 259 milyon euroluk
yardımın 120 milyonunun artık kullanılamayacak olması da, AB'nin bu
konuyu öncelikli olarak karara bağlamaya çalışmasında etkili
oluyor. AB dışişleri bakanlarının kasım ayında konuyu ele aldığı
toplantıda, bazı ülkelerden "İzolasyonun kaldırılması konusunda söz
verdik, ama bir şey yapamıyoruz. Bu durumun aşılması gerekir"
mesajı gelmişti. "AB acz içinde" Diplomatik kaynaklar, KKTC'nin
ihtiyacı olanın "259 milyon euro"luk yardım olmadığını, bu sembolik
rakamın "izolasyonun kaldırılması yönünde bir adım" olarak
gösterilmeye çalışılmasının, "AB'nin Rumlar karşısında içine
düştüğü durumun ve aczinin göstergesi" olarak yorumluyorlar.
Başından bu yana tüzüklerin ayrılması için çaba harcayan Rum
Kesimi'nin, "KKTC ile doğrudan ticaret" konusunu Türkiye ve
KKTC'nin kabul etmeyeceğini bildiği koşullar öne sürerek
engellemeye çalışma politikası meyvesini verdi. AB, doğrudan
ticaretle ilgili tüzüğü "şimdilik unutturma" eğilimine girdi. KKTC
yeni şartlara karşı Rumların doğrudan ticaret tüzüğü konusunda öne
sürdüğü koşulların başında "Maraş'ın kendilerine verilmesi ve
Kuzey'de mal-mülk alınmasının engellenmesi" geliyor. İngiltere daha
önce tüzüklerin ayrılmasını kabul etmiş, ancak mali yardıma onay
verirken bir deklarasyon yayımlayarak doğrudan ticaret konusuna
atıfta bulunmayı düşünmüştü. Rum Kesimi, bu görüşe de karşı çıkıp
deklarasyonun ancak, "Maraş'ın verilmesi ve mülk alımının
durdurulması" atıflarını içermesi halinde yapılabileceğini
açıklamıştı. Konu COREPER'de Bu noktada devreye giren AB Komisyonu
bu atıfları içeren açıklamayı kendisinin yapmasını önerdi. KKTC
yeni koşul anlamına gelen bu talebe net bir şekilde karşı çıkıyor.
AB Konseyi'nin de mali yardım tüzüğünü onaylarken bu yönde bir
deklarasyon yayımlayıp yayımlamayacağı, ya da Komisyon'a bu konuda
yeşil ışık yakıp yakmayacağı ise henüz kesinleşmedi. Konunun bu
hafta AB Daimi Temsilciler Komitesi'ne (COREPER) gelme ihtimali
var. Rumlara Maraş tepkisi Rumların Kuzey Kıbrıs ile doğrudan
ticaret yapmayı "Maraş'ın açılması" şartına bağlamasına KKTC sert
tepki gösterdi. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, "AB'nin resmi
belgesini görmedik. Belgeyi görelim ondan sonra gereken açıklamayı
yaparız" dedi. Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Erdil Nami
de, "Bizim ayağımızda çarık yokken, anavatan Türkiye sayesinde
bugünlere geldik. Alacağımız bir yardım için Rumların öne sürdüğü
şartlar kabul edilemez" diye konuştu. Brüksel'de bugün AB ülkeleri
temsilcileri ile Mali Yardım Tüzüğü ve Doğrudan Ticaret Tüzüğü'yle
ilgili temaslarda bulunacaklarını kaydeden Nami, "Bizler AB'ye
bunun gayri ciddi bir durum olduğunu söyleyeceğiz. Bu şartlar
eşitlik ve hakkaniyete uymaz. AB temsilcilerine hazırladığımız
mektupları vereceğiz. Mektuplarda bu şartların kabul edilemez
olduğu belirtiliyor. Rumlar mali yardımı Truva atı gibi gittikçe
oyuyor. AB buna göz yummamalı" dedi. Ercan'a karşılık Maraş
Kıbrıslı Rumların AB'ye dayattığı şartların Kıbrıs sorununun temel
çözüm noktalarını oluşturduğuna dikkat çeken Nami, "AB, Rumlara
Maraş'ı geri verin diyorsa, Rumlar da Ercan Havaalanı'nın
uluslararası trafiğe açılmasına 'evet' desin. Biz de Maraş'ı onlara
verelim" önerisini ortaya attı. Hani hak etmişlerdi? AB Komisyonu,
2004'te KKTC'nin içinde bulunduğu izolasyonu ortadan kaldırmak için
hazırladığı paketi onayladığında, "çözümü engelleyen Rumlar
tarafından aldatıldığı" yolundaki sözleriyle dikkat çeken dönemin
Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen, umut yaratan şu
açıklamayı yapmıştı: "Paketin amacı Kuzey'e yönelik tecridi sona
erdirmek. Adanın kuzeyindeki AB taraftarı demokratik güçlerin
desteklenmesi gerekli. Bunu hak ettiler." Yaşanan gelişmeler ve
Rumların uzlaşmaz tutumundan duyulan rahatsızlık, Haziran 2004'te
Verheugen'le KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında yapılan
görüşmeye de yansıdı. Görüşmede Verheugen, "Sorun yaratan bir
ülkeyi üye yaptık. Bir bütün olarak Kıbrıs'ın çıkarlarını değil,
kendi ulusal çıkarlarını savunmaya çalışıyorlar. Bu da herkesi
rahatsız ediyor" demişti. Kaynak : MİLLİYET