Kıbrıs Türk Devleti
Abone olİKÖPAB'ın ''İstanbul Deklarasyonu'' nda KKTC İslam dünyası tarafından 'Kıbrıs Türk Devleti' olarak tanındı
İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği'nin (İKÖPAB) 4.
Konferansı'nda, KKTC'nin İKÖPAB nezdinde ''Kıbrıs Türk Devleti''
ifadesiyle yer almasına ilişkin tasarı oy birliğiyle kabul
edildi.
Conrad Otel'de düzenlenen konferansın kapanış oturumunda, İKÖPAB'da
''Kıbrıs Müslüman Türk Toplumu'' olarak gözlemci statüsünde bulunan
KKTC'nin ''Kıbrıs Türk Devleti'' ifadesiyle yer alması için
hazırlanan tasarı da ele alındı.
İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği'nin (İKÖPAB) 4.
Konferansı'nın sonunda hazırlanan ''İstanbul Deklarasyonu'' TBMM
Başkanı Bülent Arınç tarafından okundu. Okunan deklarasyonda,
"Konferans bölgedeki çatışmaların sürmesine yol açan asıl sorunun
Filistin, Suriye ve Lübnan'daki Arap topraklarının işgali olduğu
kanaatindedir" denildi.
Conrad Oteli'ndeki konferansta basına kapalı olarak
gerçekleştirilen oturum daha sonra basına açıldı. TBMM Başkanı
Bülent Arınç, yaptığı konuşmada, iki gün boyunca üye ülkelerin
görüş ve düşüncelerini dürüst ve samimi şekilde ortaya koyduğunu
ifade ederek, toplantıda İslam ülkelerinin içinde bulundukları
sorunların ve karşılaştıkları güçlüklerin ele alındığını söyledi.
Arınç daha sonra, konferansa ilişkin hazırlanan ve kabul edilen
''İstanbul Deklarasyonu''nu okudu. Deklarasyonda, İKÖPAB'ın, 14.
İcra Komitesi, 8. Konsey ve 4. Konferansı'nı İstanbul'da
düzenlediği, bölgesel ve uluslararası gündemde yer alan hususları
müzakere ettiği vurgulandı. Üye devletlerde süregelen reformlara
destek verildiği ifade edilen deklarasyonda, her ülkenin ulusal
değer ve prensiplerine uygun olması gereken bu sürecin, İslam
dünyasında özgürlük ve refahı artıracağı vurgulandı. Üye
devletlere, ''İslam dünyasında gerçekleştirilen reform
çalışmalarını daha da güçlendirmeleri ve iyi yönetişim, etkin
siyasi denetim, şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlayışının hakim
olduğu yeni bir vizyon çerçevesinde, temel hak ve özgürlüklerin ve
kadın-erkek eşitliğinin güvence altına alınması için harekete
geçme'' çağrısında bulunulan deklarasyonda, "Hz. Muhammed'i tahkir
eden karikatürlerin tüm dünyada yaygın şekilde neşredilmesiyle
yeniden gündeme gelen ve giderek artan İslamofobi ve İslamiyet'in
karalanması karşısında ciddi endişelerini ifade eder. İslamiyet'in
şiddetle ilişkilendirilmesini esefle karşılayarak, tüm hükümetlerin
yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde İslamofobi ile mücadelede
kararlı bir tutum benimsemesi zorunluluğunu vurgular. Ayrıca,
uluslararası toplumun hem kurumsal, hem de sivil toplum düzeyinde,
ilgili yasa hükümlerinin uygulanması yoluyla, tüm dinlere saygı
gösterilmesi ile dini inanç ve kanaatlere saldırı ve karalama
girişimleriyle mücadele edilmesi konusundaki sorumluluğunu
vurgular. Farklı din ve kültürler arasında diyalog eksikliğinin,
küresel barış ve istikrar üzerindeki ciddi etkilerinin bilinciyle,
uluslararası toplumu, diyalog, karşılıklı anlayış ve saygı
yaklaşımının geliştirilmesi amacıyla gecikmeksizin gereken adımları
atmaya davet eder. BM Genel Sekreteri'nin himayesinde, Türkiye ve
İspanya eş başkanlığında yürütülen ''Medeniyetler İttifakı''
girişimi ve medeniyetler arası diyalogu, bu yönde etkin
mekanizmalar olarak kabul eder ve kararlı desteğini ifade eder. 25
Ocak 2006 tarihinde, hür, adil ve demokratik bir şekilde
gerçekleşen Filistin Yasama Konseyi seçimlerini memnuniyetle
karşılar ve Hamas'ın parlamentoda çoğunluğu elde ettiği oylama
sonucunun Filistin Halkı'nın iradesini yansıttığını teyit eder"
görüşlerine yer verildi.
"DEKLARASYONDAKİ DİĞER MADDELER"
İKÖPAB'ın deklarasyonunda ayrıca, "Yasama Konseyi'nden güvenoyu
olan yeni hükümetin Filistin halkını temsil eden hükümet olduğunu
teyit eder, bu nedenle, Filistin halkının hükümetine karşı
uygulanan her tür şantaj, boykot ve ablukayı reddeder. Avrupa
Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Filistin halkına ve
seçilmiş yönetimine yardımları kesme tehditlerini teşhir ederek, bu
tehditlerin Filistin halkını demokratik tercihinden dolayı topluca
cezalandırmaya ve demokrasinin dayandığı temel ilkelerin topyekün
imhasına yönelik tasarruflar olarak değerlendirir. Arap ve İslam
ülkelerinin hükümet ve halkları ile dünyanın tüm özgür halklarına
Filistin halkı ve ulusal yönetimine maddi, manevi, siyasi ve medya
desteğini sağlamaları ve kesilen tüm yardımları en kısa sürede
telafi etmeleri çağrısında bulunur. İsrail'in, Filistin halkına
yönelik, cinayet, suikast, Filistin altyapısının çökertilmesi,
Filistin halkının zenginlik ve kaynaklarının imhası, sonu gelmeyen
tutuklama kampanyaları, İsrail hapishanelerinde sayıları 10 bini
aşan Filistinli mahkumlara yönelik saldırgan uygulamalar, seçilmiş
15 parlamento üyesinin süregelen tutukluluk hali, yerleşimlerin
sürekli genişletilmesi, Kudüs'ü abluka altında tutarak
Yahudileştirme çabaları, El Aksa Camii'nin yıkılması, bu arada
Filistin halkının tecrit edilmiş köylerde kuşatılması ve Filistin
hükümetine hak ettiği maddi katkının ödenmemesi şeklinde ortaya
çıkan sürekli saldırılarını şiddetle kınar. İKÖPAB bu çerçevede, BM
Güvenlik Konseyi'ne, Filistin halkına, hükümetine ve önderlerine
uygulanan saldırıların durdurulması için gerekli önlemlerin
alıs'fdk ve hesap verilebilirlik anlayışının hakim oldunması ve
hesap verilebilirlik anlayışının bulunması çağrısında bulunur.
Filistin halkına meşru ve vazgeçilmez kendi kaderini tayin hakkıyla
Filistinli mültecilere geri dönme ve tazminat haklarının verilmesi,
İsrail hapishanelerindeki mahkum ve tutukluların serbest
bırakılması, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin
kurulması ve mahkumlara 4. Cenevre Sözleşmesi hükümlerince muamele
edilmesi konularında Filistin halkı ile dayanışma içinde olduğunu
vurgular. Konferans bölgedeki çatışmaların sürmesine yol açan asıl
sorunun Filistin, Suriye ve Lübnan'daki Arap topraklarının işgali
olduğu kanaatindedir" denildi.
Öte yandan, "Lübnan'daki Şiba Çiftliği ve diğer Lübnan
topraklarının İsrail tarafından işgalinin sürmesini ve Lübnan
vatandaşlarının güvenliğini tehdit edecek şekilde özgürlüklerinin
kısıtlanmasını teşhir eder ve ayrıca İsrail'in mayın haritalarını
vermeyi reddetmesini kınar. İsrail'in Lübnan'ın egemenliğine
yönelik mutat askeri ihlallerini teşhir eder. Lübnanlı
direnişçilerin, işgal altındaki Lübnan topraklarının bağımsızlığına
kavuşmasını sağlama ve Lübnan'a yönelik saldırılara karşı koyma
hakkını vurgular" ifadeleri de deklarasyonda yer aldı.