Kıbrıs sorununun çözümü önemli
Abone olKıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, çözüm çabalarının yeniden başlaması arifesinde, doğal gaz konusunda, “Kıbrıslı Türkler, ayrı...
Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, çözüm
çabalarının yeniden başlaması arifesinde, doğal gaz konusunda,
“Kıbrıslı Türkler, ayrılık eğilimindeyken veya iki devlette ısrar
ederken menfaat bekleyemezler. Önemli ölçüde yardımcı olacak şey,
Kıbrıs sorununun çözümüdür” mesajı verdi.
Anastasiadis, hükümetinin enerji projelerinin, üçüncü tarafların
kararlarıyla bozulmadığını; bu projelerin Kıbrıs sorununun çözüm
müzakereleri masasına getirilmesi maksatlarına da bağlı olmadığını
savundu.
Haftalık yayınlanan gazete Kathimerini’ye verdiği geniş mülakatta
hükümetinin, Vasiliko’da akaryakıt sıvılaştırma terminali inşası
kararının altını çizen Anastasiadis, doğal gazın boru hatlarıyla
Türkiye üzerinden ihracının gündemde olmadığını söyledi. Coğrafik
konumunun Güney Kıbrıs’a yalnız Avrupa’ya değil, Asya’ya da doğal
gaz sağlama merkezi olma imkânı verdiğine işaret eden Anastasiadis,
Doğu Akdeniz’deki rezerv miktarı teyit olduğunda doğal gaz ön
satışı ihtimalinden de söz etti. Gazete, Anastasiadis’le yaptığı
mülakatı “Kıbrıs Gazı AB’ye ve Asya’ya... Miktar Teyit Olduğunda Ön
Satış İhtimali De Var... Türkiye’ye Boru Hattı Söz Konusu Değil”
başlığıyla okurlarına aktardı.
Gazetenin “Bizim tarafa, doğal gazın boru hattıyla Türkiye’den
geçmesi yönünde herhangi bir teklifte bulunuldu mu? Öteki taraf
(KKTC) doğal gaz gelirlerinde Kıbrıslı Türklerin hakları konusunu
gündeme getiriyor” sorusuna muhatap olan Nikos Anastasiadis şu
cevabı verdi: “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin haklarının güvence altına
alınması, otomatikman bütün sakinlerinin haklarını da güvence
altına alır, elbette Kıbrıs sorununa çözüm bulunması şartıyla.
Kıbrıslı Türkler, ayrılık eğilimindeyken veya iki devlette ısrar
ederken menfaat bekleyemezler. Büyük ölçüde yardımcı olacak şey
Kıbrıs sorununun çözümüdür. Boru hattı konusunda ise açıkça ortaya
koymalıyım ki böyle bir konu ne gündeme geldi, ne de geliyor.
Hükümetin kararları; terminalin inşası, Avrupa Birliği’nin de
gündeminde olan Avrasya ağının hayata geçirilmesi yönündedir.
Dolayısıyla ifade edilen konular, maliyet ve terminalde
sıvılaştırılacak doğal gazın dağıtım fırsatları nedeniyle herhangi
bir projede olmayabilir.”
“DOĞAL GAZ GELİRLERİ KONUSUNDA YENİ ZENGİN GİBİ
DAVRANMAMALIYIZ”
“Doğal gaz gelirinden bir kısmının, Maraş’ın yeniden imarı gibi,
iki taraf arasında güven yaratıcı önlemlerin ileri götürülmesi
lehinde kullanılması inceleniyor mu?” sorusuna karşılık ise,
“Gelirlerin nasıl olacağından söz etmek için henüz erken, ancak,
hiçbir şey ihtimal dışı değil” diyen Anastasiadis şöyle devam etti:
“Bir miktarı hem kamu borcu, hem yeniden imar hem de kalkınma
çalışmaları için kullanılabilir. Ancak bir bölümü gelecek nesilleri
güvence altına alacak şekilde tasarruf edilmelidir. Bir kumar
kazanınca bunu hemen ihtiyaç olmayan şeylere de harcaması
gerektiğini zanneden yeni zengin gibi davranmamalı. Devletin
modernleştirilmesini, mali istikrar şartları oluşturarak
yatırımlarla sağlanacak kalkınmayı ön planda tutmalıyız. Doğal gaz
şu anda nefes almak, ancak geleceği de güvence altına almak
içindir.”
“Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasıyla ilgili hazırlık
aşamasındayız. Müzakerelerin hangi zeminde başlayacağını
söyleyebilir misiniz?” sorusuna “Prosedürü mü kastediyorsunuz, özü
mü?” sorusuyla cevap veren Anastasiadis, gazetenin “öz açısından”
diye netleştirmesi üzerine şu cevabı verdi:
“DİYALOĞA İKİ TARAF HARİCİNDE TÜRKİYE’NİN DE, AB’NİN DE, GEREKMESİ
HALİNDE YUNANİSTAN’IN DA KATILMASI GEREKİR”
“İki konu olduğunu düşünüyorum. Biri prosedür konusudur. Sonuç
alınabilmesi için diyaloğa iki taraf haricinde Türkiye’nin ve
AB’nin de, gerekmesi halinde Yunanistan’ın da katılması gerekir.
Müzakereci atanması, bu kadar meşguliyetin arasında, müzakerelerin
engelsiz veya ara verilmeden sürdürülmesine yardımcı olur. Kıbrıs
Rum tarafının müzakerecisinin devlet yetkilisi olmaması Türkiye’yle
doğrudan diyalog imkânı da sağlar. Aynı zamanda, Kıbrıs
Cumhuriyeti’nin, iki bölgeli, iki toplumlu federasyona dönüşecek
olduğundan, AB üyesi olarak yükümlülüklerini tam olarak yerine
getirme gereği ortadan kalkmayacağı için AB’den üst düzeyli bir
temsilcinin varlığı olmazsa olmazdır. Birinci ayak olan prosedür,
her zaman BM himayesi altındadır, bunu netleştirelim. İkincisi özle
alakalıdır ve bizim açımızdan öz tektir: Çözüm zemini 1977-79 Doruk
Anlaşmaları, Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları, 8 Temmuz 2006
Anlaşması, elbette AB ilke ve değerleri de göz ardı edilemez.”
Gazetenin “Son zamanlarda birçok kez, zamanın geçmesinin aleyhimize
olduğu söylendi. Selefinizin ‘cömert sunumları’ hakkında birçok
tartışma yapıldı. Yerleşikler konusu üzerinde durmak istiyoruz.
Size göre mesele ifade edilen 50 bin sayısı mı, yoksa müzakere
edilmeden masaya koyması mı yanlıştı?” sorusuna karşılık
Anastasiadis, geçmişte ne olmuş olabileceğiyle ilgilenmek yerine
müzakere ile Türkiye’den nüfus akışının kesilmesinin nasıl
sağlanacağına bakılması gerektiğini söyledi. Anastasiadis, “Uzun
yıllar Ada’da kalmış olanlar ve Kıbrıs vatandaşlığı almalarına
müsaade edilecekler için de kriterlerin katı olması gerekir”
iddiasında bulundu.
Anastasiadis’e, BM Genel Sekreteri’ne, Avrupa Komisyonu ve Avrupa
Konseyi başkanlarına mektup göndermekteki hedefinin ne olduğu da
soruldu. “Mektupların maksadı, sorumluluk yüklemeleri değil,
perspektif ve ümit vermesi için yeni müzakere turunun ön
hazırlığının mümkün olduğunca iyi yapılmasıydı” diyen Anastasiadis
devamla şunları söyledi:
“YENİ BİR DİNAMİK, ÖZLÜ GÜVEN YARATICI ÖNLEMLERLE ALAKALI CESUR
KARARLARLA OLABİLİR”
“Bir dizi güven yapıcı önlemle ilgili öneri de bu çerçevededir.
Yeni bir dinamik olması gerekir. Bu da Türk tarafınca, Türk hava ve
deniz limanlarının açılması ve kapalı Maraş’ın BM gözetiminde yasal
sakinlerine geri verilmesi; bizim tarafça da Mağusa Limanı’nın AB
gözetiminde işletilmesi ve Türkiye’nin AB üyelik sürecinin devamı
için çok önemli müzakere başlıklarının açılması gibi özlü güven
yapıcı önlemlerle alakalı cesur kararlarla olabilir. Benzer
hareketler Kıbrıslı Türk ve Rum; bütün Kıbrıslıların Kıbrıs
sorununun çözüm perspektifine ve çözüm aracılığıyla, ekonomik krizi
göğüsleyebileceğimize olan ilgisini sağlamaya yardımcı olacak.
İkinci unsur ise diyalog ve müdahil olanlar arasında güvenin
yeniden tesis edilmesidir. Örneğin bu sefer Türkiye’nin bazı
hareketlerle, çözümü arzu ettiğini ve müzakere masasında bu
istikamette çalışacağını kastetmesi gibi...”
“KIBRISLI TÜRKLERİNKİLERİNİ DE GÖRMEZDEN GELMEDEN RUMLARIN BEKLENTİ
VE ENDİŞELERİNE CEVAP VERECEK BİR ÇÖZÜM”
Siz müzakere masasında cömert olacak mısınız?” sorusuna “Cömert ama
bir çözümü Helenizm açısından kabul edilemez kılacak tavizler
manasında değil. Kıbrıslı Türklerinkilerini de görmezden gelmeden
Kıbrıslı Rumların beklenti ve endişelerine cevap verecek bir çözüm
başarmak için top yekün çalışmamız gerektiği manasında cömert...
İrade ve kararlılık olursa ki burada da cömertlik gerekir, maksada
katkı koyabilecek bazı önerilerle bir çözümü başarabiliriz.”
“KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN EGEMENLİĞİNDEN FERAGAT ETMEMEK İÇİN...”
Anastasiadis’e “Cömert karar Timbu (Ercan) Havaalanı’nın Mağusa
Limanı’yla aynı statüde işletilmesi olabilir mi?” sorusu da
yöneltildi, şu cevabı verdi:
“Önerimiz açık ve nettir ve halen ilgili muhataplara iletildi. Aynı
zamanda hükümet olarak her ihtimali göğüsleyebilmek için çeşitli
senaryolara hazırlanıyoruz. Her halükârda, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin
egemenliğinden feragat etmemek için ikna edici cevaplarımız
olacak.”
“SURİYE’NİN VURULMASIYLA SINIRLI KALMAZ VE SURİYE’NİN MÜTTEFİKLERİ
(İRAN) MİSİLLEMEDE BULUNURSA DURUM TAMAMEN KONTROLDEN ÇIKAR”
Anastasiadis, bölgede cereyan eden gelişmelere bakışı sorulduğunda,
çatışmadan kaçınılması için diplomatik yoldan çözüm bulunması
ümidini dile getirerek başladığı sözlerine özetle şöyle devam etti:
“Bölgemizde olduğundan, Kıbrıs’taki durumun olumsuz etkilenmesi
ihtimalinden söz edilebilir. Ancak şimdilik Kıbrıs’ın sıçrama
tahtası olmayacağı, (bölgeden tahliye edilecekler için) kabul alanı
olacağı güvencesi alındı. Savaş faaliyetlerinin muhtemel uzaması
durumunda, evet bütün bölge büyük ölçüde etkilenebilir. Yani
Suriye’nin vurulmasıyla sınırlı kalınmaz ve Suriye’nin müttefikleri
tarafından -İran’ı kastediyorum- misillemede bulunulursa,
anlaşılacağı gibi, durum tamamen kontrolden çıkabilir. Ve yine
inanıyorum ki Kıbrıs’ın güttüğü sorumlu tavır ve Avrupa
vatandaşları için sığınak olarak yaptığı tercihler en azından
olumsuz darbeler alabilecek bir yer olmamamızı sağlar.”
“LEFKOŞA ARTIK ŞAM’LA DEĞİL AB İLE AYNI SİPERDE”
Anastasiadis, Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın
“Lefkoşa ve Şam aynı siperdedir” dediği hatırlatılarak, bunun halen
geçerli olup olmadığı sorulduğunda “AB’nin ve her türlü kitle imha
silahının kullanılmasını kınayan ülkelerin siperindeyiz. Suriye
sorununun, ülkenin egemenliği ve dini azınlıklar korunarak
diplomatik yolla çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aşırı
unsurların muhtemel hâkim olması, ne Suriye sakinlerini, ne de
Esad’ın uzaklaştırılmasını isteyenleri daha iyi duruma getirir”
dedi. Suriye’deki durum nedeniyle deniz bölgesindeki doğal gaz
çıkarma prosedürlerinin askıya alınması ihtimali de sorulan
Anastasiadis, “Bildiğim kadarıyla hayır. Bize bildirildiği
kadarıyla elektronik savaş nedeniyle bazı sismik araştırmaların
etkilendiği yolundadır ancak bunun, sınırlı süreliğine kabul
edilmesi gerekir, dolayısıyla planları bozmaz” cevabını verdi.
Anastasiadis, bölgedeki durumun, hükümetinin enerji projelerini
etkileyip etkilemediği sorulduğunda ise şunları söyledi:
“Projelerimizin etkilenmesi gerektiğini zannetmiyorum.
Projelerimiz, hidrokarbonların bulunması, İsrail ile
ilişkilerimizin iyileşmesi, bunun Mısır’la ve Lübnan’la
ilişkilerimizi olumsuz etkilememesi nedeniyle artık daha da
fazlasını talep edebileceğimiz rolümüzü oynayabileceğimiz şekilde
istikrarlı ve belirlenmiştir. Durumunun normalleşmesi halinde aynı
iyi ilişkileri Suriye ile de arzu ediyoruz.
"HEDEF; DOĞAL GAZ SIVILAŞTIRMA TESİSİNİ KURMAK. HİÇBİR GELİŞME
PROJELERİMİZİ BOZMAZ"
"Hedefimiz doğal gaz sıvılaştırma terminalini kurmaktır ve bu
hedef, İsrail’in kendi doğal gazıyla ilgili alacağı karardan
bağımsızdır. Şunu hatırlatmam gerekiyor, doğal gaz sıvılaştırma
terminali kurmak yalnız 12’inci parseldeki araştırmaların sonucuna
bağlı değildir. Kıbrıs MEB’indeki diğer deniz bölgelerinde de
şirketler ruhsatlandırılmıştır. 2014 içerisinde şirketler var
olduğu görünen miktarları saptamak üzere araştırma sondajları
yapacaklar. Bir şey daha söyleyeyim; gerek üçüncü ülkelerin
kararları gerek herhangi bir maksat -bununla böyle bir meselenin
müzakereler sırasında gündeme getirilmesini kast ediyorum-herhangi
bir gelişme bu projelerimizi bozamaz. Hidrokarbonların bulunması
herkes için bir teşviktir çünkü bölgede hem barışın, hem refahın
hem de işbirliğinin bulunmasını sağlar.” Anastasiadis’e, İsrail’in
kendi rezervleri bulunduğu hatırlatılarak, stratejik
müttefiklerinin doğal gaz piyasasında rakipleri olması tehlikesi
soruldu. “Böyle bir şeyin söz konusu olduğunu zannetmiyorum. Şu ana
kadar ki işbirliği görüşmeleri aksi yönde ilerliyor” diyen Nikos
Anastasiadis, “Doğal zenginliği olan sadece bölge ülkeleri
değildir. Daha büyük rakipler başka bölgelerden geliyor.
Dolayısıyla önemli olan, fiyatı düşürecek aşırı teklifler olmaması
için planlamaya bağlı kalınmasıdır” dedi.
Rum Enerji Bakanı Lakkotripis’in, 2019 itibarıyla gelir elde
edileceği açıklaması hatırlatılarak, doğal gazdan ne zaman gelir
elde edileceği sorulan Anastasiadis, Lakkotripis’in o sözü ile
sıvılaştırma terminalinin inşasından sonra doğal gazdan istifadeyi
kastettiğini söyledi. Miktarın tespit edilmesi halinde ön satış
seçeneği de olduğunu kaydeden Anastasiadis, bu şekilde çok daha
erken gelir elde edilebileceğini anlattı.
Vasiliko’da inşa edilecek doğal gaz sıvılaştırma terminalinin, Rum
yönetiminin kontrolünde olması halinde maliyetinin 16 Milyar Euro
olacağı hatırlatarak, terminalin operasyonel açıdan sürdürülebilir
olup olmadığı sorulan Rum Yönetimi Başkanı şu cevabı verdi: “Uzman
işe alma prosedüründe bulunuyoruz. Uzmanlar hem bir yol haritası
belirleyecek hem de böyle bir tesisin sürdürülebilir olması için
dikkate alınacak verileri verecekler. Sürdürülebilir olması için
bütün perspektiflerin var olduğuna inanıyorum. Gösterge, bizim
bulduklarımız (doğal gaz) dışında İsrail ile bir işbirliği olanağı
ihtimalidir. Lübnan ve diğer ülkelerle de işbirliği ihtimali var.
Jeostratejik konumu Kıbrıs’a, yalnız Avrupa’ya değil, Asya’ya da
doğal gaz sağlama merkezi olma olanağı tanıyor. Ancak bunlar boru
hatlarıyla değil, sıvılaştırma istasyonu kurularak
gerçekleştirilir. Şunu da söyleyeyim, Yunanistan’la da işbirliği
muhtemeldir. Konu halen siyasi düzeyde görüşüldü ve bakanlıkların
teknik adamları arasındaki görüşme devam ediyor. Yunan hükümetiyle
işbirliği en üst düzeyde mümkündür, ilişkilerimiz de mükemmel ve
verimlidir.”
Anastasiadis, sözde Rum Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) doğal
gaz kullanılır olana kadar, ara çözüm olarak elektrik üretimi için
kullanılmak üzere doğal gaz ithali konusuna değinirken, ana amacın,
elektrik üretim maliyetini düşürmek olduğunu, bu çerçevede ne
sıkıştırılmış gaz seçeneği, ne de İsrail’le kablo bağlantısının
ihtimal dışı olduğunu anlattı.
(İHA)