Keşke Ak Parti'ye gelmeseydim!
Abone olAk Parti'den istifa eden Ertuğrul Günay bombalamayı sürdürüyor. İşte itiraflar...
Ak Parti'den istifa eden eski bakan Ertuğrul Günay, kendisini
istifaya getiren süreci Vatan Gazetesi'ne anlattı. Günay, Ak
Parti'ye katıldığı için pişman olduğunu söyledi. Oğlunun ticari
faaliyetlerine ilişkin de bilgi veren Günay'ın konuşmasından satır
başları şöyle;
''OĞLUMUN DEVLET İLE HİÇBİR İŞİ YOK''
''Benim oğlum, ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezun. 5 yıl
kadar BOTAŞ 'ta çalıştı. Sonra 2001, 2009 yılları arasında, Ümran
Çelik Boru'nun Ankara Bölge Müdürü olarak görev yaptı. Buradan
kendi isteğiyle ayrılıp, sizin yazınızda bahsettiğiniz havacılık
sektöründe çalıştı. O işinde, ABD'deki bir uçak fabrikasının
Türkiye'de üretim yapması için, o firmayı Türkiye'ye getirmeye
çalıştılar ama olmadı. Ardından Kurumsal Finans Hizmetleri adıyla
kendi şirketini kurdu ve şu anda da tamamen yurt dışı danışmanlık
yapıyor. Devlet ile hiçbir işi yok. Yabancı şirketlere danışmanlık
yapıyor. Gelir hanesinde sadece yurt dışı var, yurt içinden hiçbir
geliri yok.
Bu gündemde, benim çocuğum ile ilgili de soru işaretleri doğurabileceklerini düşünenler varsa yanılıyorlar. Bildiği ciddi bir şey olan varsa hiç durmasın, hemen açıklasın. Biz de hemen cevabını verelim. Üstelik biz öyle, açıklama yapmak için 3 gün 4 gün delillerin karartılmasını da beklemeyiz!
GÖREVDEN ALMALAR OLUNCA İSYAN ETTİM
Ben birlikte çalıştığım arkadaşlarımın haysiyetlerini en az onlar
kadar düşünürüm. 17 Aralık operasyonu başladığında, bir canlı
yayında, Başbakan'ın istifasını isteyen CHP Genel Başkan
Yardımcısı'na, "Böyle saçmalık olur mu?" diyen de,
bakanların istifalarını isteyenlere, "Durun, önce bir
iddiaları görelim" diyen de benim. Ama sonra, çocuğu
rüşvete aracılıktan tutuklanan İçişleri Bakanı, polis müdürlerini
görevden alıp, tayinler yapmaya başladı. Böyle bir şey dünyanın her
yerinde tepki görür. O bakanın 8 gün 10 gün görevde kalması ve
oğlunun da içinde yer aldığı soruşturma aşamasında bunu yapması
kabul edilebilir mi? Devletin bütün gelenekleri yıkılıyor. Hukuk
devleti yıkılıyor. Siz, hukukun askıya alındığı bir ülkede yaşamak
ister misiniz?
KEŞKE BU PARTİYE HİÇ GELMESEYMİŞİM
Ben bakanlık görevindeyken de Sayın Başbakan'ı, özellikle 2011
sonundan itibaren İstanbul'daki yapılaşma konusunda defalarca
uyardım. Zaten bakanlıktan ayrılma nedenlerimin başında da bu
geliyor. Bunu kendisi de gayet iyi biliyor.
Bu son olaylarda da, biz istifa edip gitmedik. "Parti elini yıkasın, bu kirden arınsın, temizlensin öyle devam etsin" dedik ama Sayın Başbakan benimle ilgili MYK'da baskı yaptı, buna katlanmak mümkün değil.
Bakanken de arkadaşlarıma söylemiştim. "Keşke ben buraya, bu partiye hiç gelmeseymişim" dedim. "Çok farklı umutlarla gelmiştim ama maalesef yanlış yapmışım" dedim. Biz AK Parti'ye katılırken sandık ki, İslam ile barışık bir demokrasi, halkın değerlerine bağlı bir yönetim anlayışı hâkim olacak. Ama 2010 sonrası, özellikle 2011 sonlarına doğru bambaşka bir hava doğdu. Bunu dünya da görüyor. Baskıcı bir tek adam yönetimi çıktı ortaya.
Bakanlık görevimin sonlarına doğru ben istifa eşiğine gelmiştim zaten ama fırsat olmadan görevden alındım. 24 Ocak 2013 günü, Donanma Komutanı istifa etmiş; Genelkurmay Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı bir buçuk saat konuştular ama Sayın Başbakan çıktı, 4 bakanı değiştirdi o gün. Kimse Donanma Komutanı'nın istifası ile ilgili bir şey sormadı, gündem değişti.
KORUMA ARACIMI ALDILAR
Parti kulislerinde hakkımda konuşulanları yazmışsınız; partiden
birçok kişi, teşkilattan arayan birçok insan "Vicdanımızın
sesi oluyorsun" deyip destek veriyor, bunu da yazın.
Bakın, hakkımda yakın koruma kararı var. Benim yakın korumam var. İstifamı açıkladığım günün akşamında yakın koruma aracımı geri aldılar. Yarın bir şey olursa, başıma bir şey gelirse bunun hesabını kim verecek?''