Kerry'e Yahudiler'den destek
Abone olABD'nin ekonomik gücünün büyük bir kısmını elinde tutan Yahudiler, yaklaşan seçim öncesi herkesi şaşırttılar. Yahudiler'in çoğu Bush'u değil Kerry'i destekliyor...
Amerikan Yahudi Komitesi’nin iki numaralı ismi David Harris,
Türkiye-İsrail ilişkilerini ve 2 Kasım’da yapılacak başkanlık
seçimlerini değerlendirdi. Harris, anketlerin, Yahudi toplumunun
çoğunluğunun seçimlerde Demokrat aday John Kerry’yi
destekleyeceğini gösterdiğini söyledi. Örgütün iki hafta önce
gerçekleştirdiği ankette Yahudilerin Kerry’ye desteğinin yüzde 69’u
bulduğunu ifade eden Harris, bunun ‘İsrail’in düşmanı Saddam
rejimini devirdiği için Yahudilerin Bush’u destekleyeceği’
yolundaki tezle çeliştiğine dikkat çekti. Irak Savaşı’na Bush
yönetimi içindeki Yahudilerden destek verenlerin yanı sıra karşı
çıkanların da olduğunu vurgulayan Harris, savaşa Yahudilerin
verdiği desteğin toplumun genel desteğinin gerisinde kaldığını
savundu. Müslümanların çoğunluğunun da Kerry’iyi destekleyecek
olması ilginç bir durum oluşturdu. Yahudi lobisi yetkilisi, seçimi
kim kazanırsa kazansın, İran’la yaşanan nükleer gerilimin
Amerika’nın en önemli dış politika günde- mi haline geleceğini
belirtti. David Harris’e göre, ABD İran’la yaşanan sıkıntıyı tek
başına çözemez, mutlaka Avrupa Birliği ve Rusya ile işbirliği
yapmak zorunda. Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) yöneticisi David
Harris, terör saldırılarında tahrip olan Neva Şalom Sinagogu'nun
açılışına katılmak için İstanbul’a geldi. Ankara’da Başbakan
Erdoğan ile görüşen Harris'le Irak Savaşı, savaşta Yahudilerin
rolü, İsrail’le ilişkileri ve Yahudi toplumunun ABD seçimlerindeki
tutumunu konuştuk. Türk-İsrail ilişkilerindeki gerilim K. Irak’ta
İsrail’in oynadığı söylenen rolden mi, yoksa Şaron’un Filistin
politikasından mı kaynaklanıyor? Hangisinin öncelikli olduğunu
söylemem zor. New Yorker dergisinin iddialarının doğru olmadığı
ortaya çıktı. Filistin ve İsrail meselesi bugün çok karmaşık bir
hal almıştır. Özellikle yalnızca İsrail’i eleştiren ve konuya tek
taraflı bakan yaklaşımların da bunda etkisi olduğunu düşünüyorum.
Amerikan Yahudi Komitesi, Ankara’dan yapılan bazı beyanatlar
konusunda kaygı duyduğunu ortaya koymuştu. Türk-İsrail
ilişkilerinin iki ülkenin de çıkarına olduğuna inanıyoruz.
Karşılıklı bazı yanlış anlamalardan sonra ilişkilerin geçmişte
olduğu gibi tekrar rayına oturmasını umuyoruz. Barışa herkes katkı
sağlamalı. Ancak mevcut İsrail ve ABD yönetimleri Arafat’ın barış
için ortak olamayacağına karar verdi. Kiminle barış yapılacak?
Barışın iki devletlilik ilkesine dayanmasını savunuyoruz. Bu,
İsrail’in varlığını ve güvenliğini, Filistin’in de bağımsızlığını
garanti etmeli. 40 yıldır Filistinlilerin lideri olan Arafat, barış
konusunda isteksizliğini ve güçsüzlüğünü gösterdi. İsrail ne kadar
istese de barışı tek başına yapamaz. Güvenilir ortak lazım. İsrail
ve Amerika bu kişinin Arafat olmadığı sonucuna vardı. Filistin
halkının da bu noktaya gelmesini umarız. Bu noktada kilitlenmiş
durumdayız. Arafat’la barış yapamazsınız. Onsuz da yapamazsınız.
Dolayısıyla alternatif öneriniz yok? Öneride bulunamıyorum, olsa da
bulunmazdım, bu o ismin çıkarına olmazdı. Türkiye’de Erdoğan’ın
İsrail’e karşı sert çıkışını değerlendiren bir anket yapıldı. Orada
Türk halkının Erdoğan’a hak verdiği, hatta İsrail’e daha sert
davranmasını önerdi. Devletler ilişkileri geliştirmek istiyebilir;
ama bir de halk boyutu var. Bu durumda halkın seçtiği Erdoğan’a
öneriniz ne olacak? Öncelikle bir siyasi liderin görevi izlemek
değil öncülük yapmaktır. Demokratik bir ülkede liderleri halk seçer
ve lider de tekrar seçilmek ister. Bu doğal. Ancak iyi bir siyasi
liderin yapması gereken en uygun tutum, ülkesinin çıkarına olduğuna
inandığını yapmaktır. Türkiye meselesine gelirsek, tercihlerine
duyduğumuz saygının altını çizerek iyi ilişkilerin iki ülkenin de
çıkarına olduğuna inandığımızı belirtmek isteriz. Bu ilişki bölge
istikrarına büyük katkı sağlamaktadır. İkincisi, Türkçe bilmiyorum;
ama Türkiye’den bazı dostlarım Filistin’de yaşananların Türk
medyasına çoğunlukla objektif yansıtılmadığını söylüyor. Daha fazla
Türk’ün bölgeyi ziyareti gerçeklerin görülmesi için faydalı
olabilir. Türkiye ile ilişkilerin gelişmesi, İsrail’in Filistin ve
diğer komşularıyla iyi ilişkilerine bağlı görünüyor. Ancak son
gerilimde Şaron yönetiminin şaşırtıcı biçimde Türkiye’nin Suriye
ile İsrail arasındaki arabuluculuk girişimini dinamitlediği
konuşuluyor. Bunun sebebi nedir, siz Türk arabulucuğunu nasıl
görüyorsunuz? Müzakerelerin dışındaki bir taraf olarak bu konuda
neyin yanlış gittiğini hükümetler daha iyi bilir diyorum.
Türkiye’ye barışa yardımcı olması için bir rol olacağından kuşkum
yok. Rol oynamak isteyen başka taraflar da var. İsviçre hükümeti
Cenevre İnisiyatifi’ne ev sahipliği yaptı. AB rol almak istiyor.
ABD’nin bir rolü var. AB, Rusya, ABD ve BM’yi kapsayan ‘Dörtlü’nün
bir rolü bulunuyor. BM’nin rolü var. İlke olarak bu olumlu. Ancak
kim, nasıl, ne zaman rol almalı sorularına cevap vermek kolay
değil. İsrailli bir diplomatla konuşurken Türkiye’nin AB üyeliğine
pek sıcak bakmadığı izlenimi edindim. Halbuki örgütünüzden bir
yetkili, Brüksel’de Türkiye lehine lobi için büro açtığınızı
söylemişti. Bir kafa karışıklığı mı var? Farklı görüşler olabilir.
Ofisi, AB ile Kuzey Amerika ilişkilerini geliştirmek için açtık,
Türkiye lehine ya da başka spesifik konu için lobi yapmak değil.
Ama Türkiye’nin üyeliği için yıllardır çabalıyoruz. Avrupa’ya
Türkiye’ye kapıların açılmasının AB’nin çıkarına olduğunu
söylüyoruz. İsrail’in tutumuna gelince konuyu onlarla çok kez
tartıştık. Çoğunluk destek veriyor. AB’nin Ortadoğu’ya
yaklaşmasının bölgeye istikrar getireceği ve Türkiye’nin bölgedeki
rolünü güçlendireceği düşünülüyor. Bu, aynı zamanda onu izlemek
isteyen Müslüman ülkeler için Türkiye’yi model yapacaktır. Batı’da
birçoklarının Müslüman bir ülkenin aynı zamanda demokratik
değerlerle yaşayabileceği sorgulamasının cevabı Türkiye’dir. Benim
kafamda soru yok. Ama ben bir Amerikalı olarak konuşuyorum. Medyada
yer alan Irak Savaşı’yla ilgili senaryolardan biri de yönetimdeki
Yahudi etkisinin savaşa yol açtığı. Savaş kararında etkili olan
Pentagon’da İsrail adına casusluk yaptığı söylenen isimden söz
ediliyor. Bunlar doğru ise aynı şey İran konusunda neden olmasın,
Irak gibi İran da İsrail için tehdit? Bu sorunuza sevindim.
Öncelikle bu tür komplo teorilerini boş ve saçma buluyorum. Bunlar
Yahudilerin bir şekilde başkalarının kararlarını etkileme gücü
olduğunu iddia eden anti-semitik yaklaşımdan kaynaklanıyor. Bush,
Cheney, Powell, Rumsfeld, CIA Başkanı ve diğerleri Yahudi değildi.
Bush yönetiminde Yahudi yok mu? Elbette var. Bunlar Irak Savaşı’nı
destekledi mi? Evet. Irak Savaşı’na karşı çıkan Yahudi var mıydı?
Evet. Gerçekte Amerika’da yapılan birçok kamuoyu yoklaması
Yahudilerin Irak Savaşı’na verdiği desteğin diğer Amerikalılardan
az olduğunu göstermiştir. İsrail, Saddam’ın devrilmesinden
faydalandı mı? Evet. Kuveyt de yararlandı mı? Evet. Kuveyt
Dışişleri Bakanı ile görüşmüştük. Adeta ABD Saddam’ı devirdiği için
sevinmişti. Bu Kuveyt’in ABD’yi savaş için manipüle ettiği anlamına
gelir mi? Yahudiler seçimde nasıl davranacak? Örgütümüz yasa gereği
siyasetin dışında. Ancak Yahudi toplumunun eğilimi açısından
bakarsak, 2 hafta önce yaptırdığımız ankete göre toplumumuzun yüzde
69’u Kerry’yi destekliyor, yüzde 24 Bush’u. İç politikada ise
Yahudiler liberal, yani daha çok merkezin solunda yer alır. Bush
ise merkezin sağında. Amerikalı Yahudilerin dikkat ettiği birçok
konu var. Şayet Yahudilerin Bush’u desteklediği kanaati varsa,
anketler bunun tersini söylüyor. Müslümanların dışlanmaması için de
sesimizi yükselttik “11 Eylül’ün hemen ardından ardından örgütümüz
ilk bildirisinde kitlesel suçlamalara gidilmemesi, ABD ve dünyanın
diğer yerlerindeki Müslümanların suçlu görülmemesi uyarısında
bulunduk. Cemaat olarak 1908'den beri ABD'deyiz ve dinlerarası
diyalog için çabalıyoruz. Uzun süre bu çaba Hıristiyan dünyasına
yönelikti. Çünkü ABD'de kahir ekseriyet onlardı. Son 15 yılda ABD
ve dünyada Müslümanlara yöneliyoruz. Fas'tan Endonezya'ya birçok
ülkeyi gezdik. Bosna, Kosova'daki trajedilerde etnik temizliğe
karşı sesimizi yükselttik. Kosova'daki Müslüman göçmenler için
bağış topladık. Yalnız dinlerarası diyaloğa değil dinlerarası
aksiyona inanıyoruz. Ancak ABD'deki birçok Müslüman örgütünün
teröristlerce rehin alındığını da söylemeliyim. Vehhabi etkisindeki
bu kurumlar diyaloğa değil çatışmaya ilgi duyuyor. Bu yüzden
politikamız iki yönlü: Ilımlı Müslüman örgütlerle sıkı diyalog;
Amerika ve Yahudi karşıtı radikal eğilimli grupları izole etmek.”
ZAMAN