Kerkük'te 3 bayrak birden
Abone olKerkük'te Türkmenler, Barzani ve Talabani taraftarları evlerine ayrı renkte bayraklar asmaya başladı.
Kerkük'te Türkmen yerleştirilen eve mavi bayrak çekiliyor. Yeşil bayraklı evlere Talabani'nin grubundakiler yerleşmiş demek. Sarı bayraklı evler Barzani'nin. Bu kadar basit. Kentteki bayraklar arttıkça, tansiyon da artıyor Kerkük... Çevresinden kara dumanlar yükselen kent. Rafineriler değil artık yanan; bombardıman da yok. Irak Ordusu'nun silahlarının toplandığı depolar havaya uçuruluyor yalnız. Kenti çevreleyen bir daire düşünün. Yuvarlak hattın üstünde her 2 kilometrede bir, bir cephanelik yanıyor. Gökyüzü de bulutlu... Taze nefese hasretiz burada. Amerikan askerleri kenti dışarıdan kontrol altında tutuyorlar ama içinde, sokaklarında yoklar. Kerkük'ün giriş-çıkışını Kürt grupları kontrol ediyor, yani peşmergeler. Hem de 60 kilometre öncesinden. Kontrol noktalarında Türk olduğumu öğrenince duraksıyor, izin verip vermemekte tereddüt ediyorlar. Kararlı ve sakin duruşum açıyor kapıları. Dostum, yoldaşım, kameraman Bülent Yılmaz'ın etkili Kürtçe cümlelerini de yabana atmamalı... Yalnız giriş-çıkış değil aslında, Kerkük kenti onların kontrolü altında. Hem Talabani'nin hem de Barzani'nin grupları birer vali atamışlar. Çoğunluğu oluşturan Türkmenler de organize olabilmenin telaşında. 3 parti 'Türkmen Cephesi' adı altında haklarını korumaya çalışıyor. Amerikalılar'la bağlantıya geçmiş, onlara bir yönetim şeması vermişler. Çoğunlukta olduklarından yola çıkıp valiliğe ve bütün il müdürlüklerine Türkmenler'in getirilmesini, yardımcılıklarına da Kürtler'in atanmasını öngören bir plan bu. Cevap bekliyorlar şimdi. İzin vermediler ki girelim Onlar bekleyedursunlar, Kerkük Kalesi'nde Kürtler özgürlük bayramı yapıyor, müzik çalıp şarkı söylüyorlar çoluk çocuk. Türkmen cephesinin Kerkük sorumlusu Mustafa Kemal Yayçılı hayıflanıyor, 'İzin vermediler ki girelim, Kürtler ağır silahlarla geldi Kerkük'e, biz elimizdeki Keleşlerle' diyor. Türkmenler'in trafik polisleri, kamu düzeni polisleri göreve hazırlanıyor her gün. Yardım istemeye gelen Türkmenler'in derdine çare bulmaya çalışıyorlar. Ancak kendi kendilerine yüklendikleri bir görev bu. Ne yaptırımı var, ne de hesap sorma mekanizması! Üniformalarına, bir de bayraklarına güveniyorlar. Aslında hesap sorma mekanizması da 'de facto' çalışıyor. Saddam döneminde Türkmenler'in elinden alınıp, güneyden getirilen Araplar'a verilen evlere gidiyor, tapuları gösterip 'Çıkın buradan artık' diyorlar. Bir-iki gün zaman veriyorlar. Evdeki Araplar çıkmazsa, silahlar konuşuyor. Yeniden bir Türkmen yerleştirilen eve mavi Türkmen bayrağı çekiliyor. Aynı mekanizmayı Kürt gruplar da kendi cephelerinden işletiyorlar. Yeşil bayrak çekilen evlere Talabani'nin grubundakiler yerleşmiş demek. Sarı bayraklı evler Barzani'nin. Bu kadar basit. Kentteki bayraklar arttıkça, tansiyon da artıyor. Camlarda PUK yazısı Rafineriler ABD askerlerinin korumasında. 'Ayın 10'unda geldik' diyor bir rafinerinin güvenlik noktasındaki Amerikan subayı, 'Yağmacılara karşı getirdiler bizi buraya' diye ekliyor. Rafinerilere giden yol ise yine peşmergelerin kontrolünde... Amerikan subayına soruyorum; 'Güvenliği böyle mi paylaştınız?' diye, 'Yorum yapamam' cevabını veriyor. Talabani'nin adamlarına; 'Sizin şef söz vermişti Ankara'ya, çekilecekti buradan' diyorum, 'Biliyoruz' diye gülüyorlar bıyık altından. 'Emir gelince çıkacağız, şimdi buradayız' diye kapatıyorlar konuyu. Talabani'nin keskin ağırlığı hissediliyor Kerkük'te. Duvarlar, otobüs ve dükkanların camları PUK boyanmış boy boy, KYB'nin İngilizcesi'nin başharfleri oluyor! Kerkük'ün elektriği var, suyu var, yemeği var, bir de daha şimdiden Kürtçe tabelalar asılmış okulları, birbirine karşı dalgalanan mavi, yeşil, sarı bayrakları ve karşılıklı çekilmeye hazır silahları var.AKŞAM