Kerbela olayı nedir nasıl oldu Kerbela nerede?
Abone olYaşanmış en trajik olaylardan biri olan Kerbela olayı nedir, Kerbela nerededir ve Kerbela olayı nasıl yaşanmıştır acı hikayesi haberimizde. Kerbela olayı Muharrem ayının 10. gününde yani bugün yaşanan kahreden olaydır. Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin'in ve beraberindekilerin Yezid tarafından şehit edilmesidir.
Kerbela olayı nedir, nerede yaşanmıştır ve Kerbela olayında
neler olmuştur sorusu bugün birçok kişi tarafından merak ediliyor.
Tarihteki en trajik olaylardan biri olan Kerbela olayı bugün yani
Muharrem ayının 10. gününde yaşanmıştır. Peki Kerbela olayı nedir,
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin nasıl şehit edilmiştir, Yezid kimdir?
Hazreti Muhammed'in torunu Hazreti Hüseyin ve 72 yakınının şehit düştüğü "Kerbela olayı", İslam tarihinin siyasi anlamda en önemli kırılma noktalarından biridir. Bu gün "Matem Günü" olarak adlandırılır.
KERBELA OLAYI NEDİR: Kerbela olayı tarihte yaşanmış en trajedik hadiselerden biridir. Kerbela’yı anlamak için Kerbela öncesine bakmak gerekir. Hz. Muhammed’in vefatının ardından halifelik makamı olmuş ve sırayla Hz. Ebubekir, Hz. Ömer , Hz. Osman ve Hz. Ali’ye geçmiştir. Ancak Hz. Ali ile beraber İslam toprakları o zamana kadar ki en yoğun fitneyi görmüştür. İnsanlar Hz. Ali’yi Hz. Osman’ı şehit edenleri bulmamakla suçlamışlar. Muaviye’nin etrafında toplanan bu fikir sahipleri Hz. Ali ile savaşmıştır.
Ancak halifelik Hz. Ali’de kalmış olsa da onun şehitliğinin ardından Muaviye halifelik yapmıştır. Hz. Hasan’ın halife olmasını istemeyen Emeviler Muaviye’nin ölümü ile Hz. Hüseyin’e geçmesi gereken halifelik makamı için yine başkaldırmıştır. Bu sefer Hz. Hüseyin’in karşısında Muaviye’nin oğlu Yezid vardır.
İslam ülkesinde halifelik makamı istişare edilerek ve oylanarak
seçilirken, Yezid bunu yok saymış ve babadan oğula hükümdarlığın
geçmesi için savaş verdi ve başa geçti. Fakat Yezid’in halifeliğine
tepkiler oldukça fazla olmuştur.
Yezid, halifelik makamına geçer geçmez iktidarını ve otoritesini
sağlamlaştırmak maksadıyla Medine valisine, kendisine itaat
etmeleri konusunda mektup yazmıştı. Diğer taraftan, Kûfe halkı ise
Hz. Ali’ye sıkı sıkıya bağlı olduklarından Yezid’in halifeliğini
tanımak istemediler. Ayrıca, Emeviler dönemi ile birlikte başkent,
Şam’a taşınmıştı ve Kûfe’nin gelirlerinde de gözle görülür
azalmalar yaşanmıştı. Tüm bu nedenlerden ötürü Kûfe halkı, Hz.
Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’e mektup yazarak kendisine bağlılıklarını
bildirdiler ve onu Kûfe’ye davet ettiler. Hz. Hüseyin, kendisini
Kûfe’de kalabalık bir grubun beklediğini düşündüğünden bu daveti
kabul etti ve Kûfe’ye gitti.
Yanına ailesini de alarak Kûfe’ye giden Hz. Hüseyin’in ordusu
ile Yezid’in ordusu Kerbela’da karşılaştı. Hz. Hüseyin’in ailesi
ile beraber ordusu 72 kişiydi. Yezid ise 4500 kişi ile Hz.
Hüseyin’in karşısına çıktı.
Hz. Hüseyin ve Emevi ordusu arasındaki savaş Bağdat'a 100 kilometre
uzaklıktaki Kerbela'da başladı. Hz. Hüseyin’e biat ettiklerini
söyleyen civar halkların orduları Yezid’in tarafına geçti.
Böylelikle içinde çocuk ve kadınların bulunduğu 72 kişi ile Hz.
Hüseyin yalnız kaldı.
Su kuyularını ve Fırat’ın önünü kesen Yezid Hz. Hüseyin ve
beraberindekileri çölde susuz bıraktılar. Kadın ve çocukların
susuzluktan bitap düşmelerinin yanında, erkekler de susuzluktan
takatten düşmüşlerdi. Ancak Yezid’in zalimce üzerlerini geldiği
anda her biri savaşmış ve bir tür soykırım olarak tarihe geçen bu
saldırıda her biri şehid olmuşlardı. İslam Peygamberi’nin torunları
ve soyunu devam ettirecek kişiler şehit edilmişlerdi. Sadece
Kerbela geçirilen her gün bir oğlunu çadırda bırakan Hz. Hüseyin 10
Muharrem günü sırası onda olmamasına rağmen hasta olduğu için
Zeynelabidin’in geride bırakmıştı.
Kundaktaki bebeği ile yola devam eden Hz. Hüseyin bebeğini kaldırıp
göstererek savaşmayacaklarını söylemiş olsalar da gözü dönmüş Yezid
kundaktaki bebeği dahi şehit etti.
Askerler giderek çemberi daraltmaya ve kadınların ve çocukların
bulunduğu çadıra doğru yaklaşmaya başlamışlardı. Hüseyin kılıç ve
kalkanının alıp son gücüyle saldırdı. Birçoğunu tepeledikten sonra
aldığı 33 kılıç yarası ve 34 darbeyle onu yere yıktılar. Kimsenin
kafasını kesmeğe cesaret edemediğini gören Şimr, hemen kılıcını
çekip Hüseyin’in kafasını gövdesinden ayırdı. Askerler gerek
Hüseyin’in başsız bedenini ve gerekse çadırdaki karısı, kızı, oğlu
ve yakınlarının karısı çocuklarını yağmaladılar. Hüseyin’in kesik
başını alan Şimr, hasta olduğundan savaşa katılamıyan oğlu Ali
(Zeynelabidin) ve kadınlarla çocukları çıplak develere bindirip
kafile halinde Şam’da haber bekleyen Yezid’e götürdü. Aynı Şimr’in
656’daki Sıffin savaşında Ali’nin yanında olarak Muaviye’ye karşı
çarpıştığı bilinmektedir.