Kendi markasını yaratamayan tek ülke
Abone olYerli otomobil markasını yaratabilecek altyapısı olup da dünyada tek kendi markasını yaratamayan tek ülke kim?
Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Hyundai Assan
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, ''Türkiye yerli otomobil
markasını yaratabilecek altyapısı olup da dünyada tek kendi
markasını bugüne kadar yaratamamış ülkedir'' dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Otomotiv Sektör
Kurulu tarafından düzenlenen ''Kriz Sonrası Otomotiv Sektöründe
Beklentiler'' konulu panelde yaptığı konuşmada Kibar, 1996 yılının
Türk otomotiv sanayisi bakımından çok önemli bir dönüm noktası
olduğunu belirtti.
Kibar, Gümrük Birliği'ne Türkiye'nin girmesiyle birlikte, bundan
önceki tarihlerde yüzde 30'lar seviyesinde olan otomotiv üretim
yerli sanayinin korumasının kalkması ve ondan sonra Avrupa Birliği
coğrafyasından gelen araçların Türkiye'ye sıfır gümrüklü girebilme
imkanına sahip olmasının Türk otomotiv sanayi için önemli bir dönüm
noktası olduğunu vurguladı.
Türkiye'de geçmiş yıllarda ciddi anlamda enerji ve emeklerin
kaybolduğunu dile getiren Kibar, ''Türkiye yerli otomobil markasını
yaratabilecek altyapısı olup da dünyada tek kendi markasını bugüne
kadar dahi yaratamamış ülkedir. 1996'ya kadar olan süreçte tek bir
şirketin hasılatı dahi böyle bir yatırımın kaynağının sağlanması
için olanak sağlanabilecek yeterlilikteydi. Bir iki yıllık hasılatı
Ar-Ge'lere ve ilave kalıp yatırımlarıyla yönlendirirse, o
tarihlerde bu şansı Türk otomotiv sanayi yakalamış olurdu'' diye
konuştu.
Ali Kibar, önceki yıllarda yapılan hurda teşvikinde hata
yapıldığını savunarak, hurdaya çıkması gereken araçların trafik
tescilinden sicil olarak silindiğini, fakat araçların imhası
yapılmadığından dolayı bugün bile hurda teşvikinden istifade etmiş
araçların Anadolu'da belirli yerlerde trafikte olduğunu
kaydetti.
HURDA TEŞVİKİ
Bunun, ilgili kamu otoriteleri tarafından sektörün yaptığı bir
yanlış gibi algılandığına işaret eden Kibar, şunları söyledi:
''Halbuki bir hurda teşviki yasası çıkartıyorsanız. Bu aracı imha
edecek sistemi de kurmak lazım. Yani siz sistemi kurmayıp, belli
bir insanın yaptığı yanlıştan bütün sektörü sorumlu tutup,
cezalandırmanızın bir anlamı yok. İşadamlarına tavsiye ediyorum;
hurdaya çıkartma merkezi kurun. Kamu tarafından tanınan nitelikte,
yarı resmi statüde olabilecek bir şekilde... Yeni hurda yasası da
bu tür eksikliklerden dolayı çıkartılamıyor. İnsanlar korkuyor ki
(acaba buna benzer tekrar bir durum olur mu) diye. Hurdaların geri
dönüşümünden ekonomilerin istifade etme imkanı da var.
Bugün dünyadaki otomotiv sektöründeki ekonomik yatırım ölçeği yılda
300 bin adet araçtır. Eğer biz bir veya maksimum iki modelde yıl
içindeki tüketim pazarı artı bölgede ihraç edebilecek pazarlarda
300 bin adetlik rakamları yakalayamazsak o zaman uluslararası
ortamda rekabetçe bir tesis kurmak mümkün değil. Bu gerçekleri
bilerek hareket etmek. Kaynakları israf etmemek gerekiyor. Bu
kaynakları gerçekten rekabet edebileceğimiz alanlarda
kullanmalıyız.''
Kibar, otomotiv sektörünün yıl sonu nedeniyle kampanyalara hız
verdiğini ve bu kampanyalar neticesinde bu ayki otomotiv pazarının
yüksek çıkabileceğini ifade ederek, ''Herkes birbirinin peşine
takıldı. Bir deli bir kuyuya taş attı herkes de onu takip ediyor.
bu kampanyalarla önümüzdeki yılın ocak, şubat ayı otomobil
taleplerinin erkene çekiliyor olması gibi bir endişeyi de paylaşmak
istiyorum'' şeklinde konuştu.
PAZAR YÜZDE 10 İLA 20 DARALABİLİR
2010 yılında otomotiv sektörüne yeni teşvikler gelmediği takdirde
pazarın yüzde 10 ila yüzde 20 arasında daralabileceğini vurgulayan
Kibar, 2011 yılında yapılacak genel seçimler nedeniyle siyasi
idarenin piyasaları tekrar rahatlatma adına birinci çeyrekte
birtakım tedbirler alabileceğini ve bu tedbirler neticesinde
pazarın tekrar bir ivme ve canlılık kazanabileceğini söyledi.
Ali Kibar, Türkiye'nin bu yılı GSMH bazında 6,2 küçülmeyle
bitireceğini dile getirerek, 2010 yılında olası bir IMF anlaşması
ve hükümetin piyasaları rahatlatıcı birtakım tedbirleri de
almasıyla birlikte, 2010 yılını yüzde 5 ve biraz daha üzeri bir
büyüme ile kapatacağını sözlerine ekledi.
''SEKTÖRÜN ACİLEN BİR MASTER PLANI YAPMASI
LAZIM''
Mermerler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mermer ise dünyada
kriz olduğunda ilk etkilenen sektörün otomotiv sektörü olduğunu
kaydetti.
Mermer, otomotiv sektörünün çok iyi bir şekilde ele alınması
gerektiğini dile getirerek, Türkiye'de otomotiv sektörüne ilişkin
hala bir master planının olmadığını belirtti.
Mermer ''Türkiye'de otomotiv sektörünün acilen bir master planı
yapılması lazım. Vergisinden tutun, neler yapılacak ne olacak, dış
yatırımcılar geldiğinde veya mevcut yatırımcılara ne imkan
sağlanacak, bunların plan program içinde uygulanmaya konuşması
lazım'' diye konuştu.
Türkiye'deki vergilerin çok yüksek olduğunu ve Avrupa Birliğine
göre revize edilmesi gerektiğine işaret eden Mermer, şu anda
Avrupa'daki vergilerin 1.6 CC'ye kadar araçlarda yüzde 18 ile 22
arasında değiştiğini, Türkiye'de ise bu oranın yüzde 62'den
başladığını ve burada anormal bir adaletsizlik olduğunu ifade
etti.
Mermer, Türkiye'de kayıt içi sektörlerin başında otomotiv
sektörünün geldiğini anımsatarak, kayıt içinde olan otomotiv
sektörüne daha çık sahip çıkılması gerektiğini dile getirdi.
SEKTÖRDEKİ REKABET
Türkiye'de otomotiv sektöründe son zamanlarda çok büyük rekabetin
yaşandığını ve bunun da firmaların düzenlediği kampanyalarla
görüldüğünü dile getiren Mermer, ''Eskiden beyaz eşya satıcıları
çok büyük rekabet içindeydi. Şimdi bizimkisi onu da geçti. Bu kadar
indirimler, bu kadar kampanyalar bugüne kadar hiç olmamıştı''
şeklinde konuştu.
Yüksel Mermerler, Avrupa'da yeni araçların başlangıçta vergilerinin
düşük olduğunu, aracın yaşı arttıkça vergisinin de yükseldiğini
ifade ederek, Türkiye'nin de kademeli olarak bu vergi uygulamasına
geçmesi gerektiğini, böyle bir durumda ise satışların artacağını
söyledi.
Mermerler, dünyada otomotiv sektöründe çok büyük rekabetin olduğuna
değinerek, hükümetlerin yabancı yatırımcıları ülkelerine çekebilmek
için birtakım teşvikler ve ''tavizler'' verdiğini vurgulayarak,
Türkiye'nin de yabancı yatırımcılara bu teşvik ve ''tavizleri''
vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.