Kendi halinde klişelerden uzak bir roman: Lamia
Abone olLânet bir okyanusun ortasındayız, neden birbirimizin pusulası olamıyoruz? Neden gölgemize bile basmamaya dikkat ederken birbirimizi incitiyoruz?
İbadetlerin en güzelinin aşk olduğunu
düşünmeye başlamıştı Lâmia, çünkü kurbanlar kim için boyunlarını
bıçağın ucuna uzattıklarını bilir.
Bir insanın en büyük hatasının her şeye
gereğinden fazla değer verirken, kendisini değersizleştirmesi
olduğunu öğrendim. Bu hataya düşmedik ama neden birlikte
gülemiyoruz artık, neden birlikte ağlayamıyoruz, aşk birlikte
susmak mı yoksa?
Lânet bir okyanusun ortasındayız, neden
birbirimizin pusulası olamıyoruz? Neden gölgemize bile basmamaya
dikkat ederken birbirimizi incitiyoruz?
Kim istemez ki birinin gölgesi düşsün
yalnızlığına. Ben kasırgaya susuzdum o da geldi beni buldu. Sanki
zindanımızı sırtımızda taşıyoruz. Bir acının, bir öfkenin kamçısı,
kalbimizin üzerinde şaklamadan oradan ses gelmez öyle
mi?
Kitaplar, yorgun yüzümüzün gülümseyen
gamzeleri. Ne tehlikeli, ne kan ve şiddet içerikli, ne de sanat
sanat içindir veya sanat toplum içindir tartışmasının kıyısında
köşesinde olmayan, dünyayı fethetmeyecek, aşkı insanlara yeniden
keşfettirmeyecek, büyük mesajlar, özel öğütler içermeyen, kendi
halinde klişelerden uzak bir roman LAMİA.
Siz,"Nereye" dediğinizde "Sadece sür" diyecek
kadar cesur bir kadının içten, bir o kadar da sürükleyici ve kendi
kendine yazıp sildiği alın yazısının yolculuğuna çıkacaksınız.
Cesur olmanıza gerek yok, kitaplar cesaretten çok, korkularımızın
bahçesinde açan nar çiçekleri gibidir.
Her şey aslında bildiğimiz gibi ama
bilmediğimiz o kadar çok şey var ki…