Kenan Işık mesleğe ihanet etti
Abone olİletişim uzmanı Haluk Şahin'e göre Kenan Işık, mesleğine ihanet etti. Haluk Hoca'ya göre ünlü tiyatrocunun ana haber bülteni sunması hem haksızlık hem de saygısızlık!
Türkiye'nin saygın iletişimcilerinden Prof.Dr. Haluk Şahin'den
ünlü tiyatrocu Kenan Işık'a eleştiri bombardımanı. "Kenan Işık
oyuncu mu, haberci mi?" diye soran Haluk Hoca, ünlü oyuncunun
mesleğine hem haksızlık hem de saygısızlık yaptığını şöyle
gerekçelendirdi:
Yazı: Haluk Şahin
Kaynak:
Kenan Işık televizyonda ana haber bülteni spikeri olmayı kabul
etmekle hata yaptı. Sadece hata değil, aynı zamanda saygısızlık:
Hem başkalarının mesleğine, hem de kendi mesleğine saygısızlık!
'Barbie bebek görünüşünde olmaktan başka hiçbir marifeti olamayan
genç kızların ana haber bülteni sunduğu bir ülkede Kenan Işık gibi
deneyimli bir aktörün haber okumasının ne sakıncası olabilir?'
diye soranlar çıkabilir. Açıklayayım:
Televizyon haberciliği bir meslektir. Önündeki kâğıttan ya da
kameranın üzerindeki ekrandan yazıları düzgün okumaktan ibaret
değildir.
Ana haber bülteni sunmak, normal olarak, televizyon haberciliği
mesleğinde epey deneyim biriktirdikten sonra varılan üst bir
konumdur. Türkçemize de girdi: Ana haber bültenlerini sunan
kimselere 'anchorman' (ya da 'anchorwoman') diyor Amerikalılar.
'Anchorman', eski sözcük anlamıyla, bayrak yarışında son aşamada
bayrağı taşıyan ve bitiş çizgisine getiren kişi anlamına gelir.
Genellikle, en deneyimli ve hızlı atlete bırakılır bu görev.
Televizyon haberciliğinde en deneyimli ve usta habercilere
bırakıldığı gibi. En azından, bırakılması gerektiği gibi.
Her meslek gibi, televizyon gazeteciliği de birtakım bilgi ve
deneyim birikimlerinin yanı sıra, birtakım reflekslerden oluşur.
Herkes, bu mesleğin en üst konumlarından birisine çıkmış olan
'anchorman'ın haber reflekslerine güvenir. Örneğin, karşısına
apansız bir canlı yayın konuğu çıkarılsa, bir sıcak gelişmeyi
anında aktarması gerekse ya da bir haberi yerinden yayımlarken
umulmadık bir şey olsa ne yapacağını, ne söyleyeceğini, elini
kolunu nereye koyacağını neredeyse içgüdüsel bir biçimde bileceğine
güvenilir.
Tıpkı aktörün sahnede rahat olması gibi, iyi televizyon sunucusu da
haberin içinde rahattır.
Televizyon haberciliği bir meslektir, bir rol değildir.
Kenan Işık bir aktördür. İyi bir aktördür.
Kendisine saygı duyarım. Sağlam eğitimden geçmiş her aktör gibi
onun da mesleki refleksleri vardır. Karşısındaki oyuncu repliğini
kaçırdığında ya da sahnede patlaması gereken silah patlamadığında
ne yapılacağını neredeyse içgüdüsel bir biçimde bilir. Bu
becerileri ve yetenekleriyle Kenan Işık, bir televizyon dizisinde
ya da sinema filminde 'anchorman' rolüne çıkabilir. Ama, gerçek
hayatta televizyon habercisi olamaz. Tıpkı rol gereği üstlendiği
diğer meslekleri (doktor, mühendis, yargıç, nükleer fizikçi) gerçek
hayatta icra edemeyeceği gibi.
Oyun ya da çekim bitince aktörün sahne mesleği sona erer.
Televizyon habercisinin işi ise 24 saattir. Bir hayat
biçimidir.
Tıpkı gerçek aktörlük bir hayat biçimi olduğu gibi...
Peki, Kenan Işık hiçbir koşulda televizyonda haber sunuculuğu
yapamaz mı?
Bir koşulla yapabilir: Aktörlükten vazgeçtiğini, yeni bir mesleğe
katıldığını ilan etmesi koşuluyla!
Der ki, şu andan itibaren aktörlük hayatım geride kaldı, artık
oyuncu değilim, kendimi yeni mesleğin ölçütleriyle
değerlendiriyorum, televizyonda haberleri sunarken rol yapmıyorum,
ben artık televizyon habercisiyim, onun reflekslerini edinmeye
çalışıyorum.
Bu mümkündür. Bazı eski güzellik kraliçeleri ve mankenler bunu
yaptılar. Eski hayatlarının üzerine bir çizgi çekerek haberci gibi
yaşamasını öğrendiler. Defne Samyeli bir örnektir.
Televizyon haberciliği bir yana, kendi mesleğine duyduğu saygı
adına Kenan Işık düşünmelidir:
Oyuncu mu olacak, haberci mi?