Hiç istatistik vermeyeceğim.
Şu kadar kişi gözaltına alındı, şu kadar kişi idam edildi
demeyeceğim.
İşkenceyle hayatları sönenleri ya da oğulları kaybolan yüzlerce
“Berfo Nine”yi anlatmayacağım.
Hepsi anlatıldı, konuşuldu. Ve belki de daha fazlasını
konuşmamız gerekiyor.
Ama ben bugün, “12 Eylül Askeri Darbesi”
davasından bahsetmek istiyorum.
Dün tüm yaşananlarla hesaplaşmak adına, Kenan Evren ile Tahsin
Şahinkaya'nın yargılandığı davada iddianamenin okunması
tamamlandı.
Kenan Evren ise yattığı hastaneden davaya telekonferansla bizzat
katıldı.
Dava için;
“Kenan Evren yaşlandı. Yargılansa ne olur, yargılanmazsa
ne olur diyenler” var biliyorum.
Ama anlamıyorlar.
Evren o davada sadece bir imgelem. Orada yargılanan
“hakim devlet aklı” dır.
Bir adam 60 milyon insana kafa tutuyor. Elindeki devlet erkini
kullanarak kendi kurallarıyla bir oyun oynuyor. Ve bunu devlet
bekası için yaptığını söylüyor.
Asıl sorun zaten burada; “devletin bekasında”.
Neye göre, kime göre bir beka?
Örneğin; 1990’lar da Mehmet Ağar’lar, Çatlı’lar “Ülkemiz
için vurduk.” dediler. “Ülkemiz için işkence
yaptık” dediler. Halbuki yaptıkları şey, aynı geleneksel
devlet aklıydı.
On yıllardır bu mantığın esareti altında yönetiliyoruz. Devlet
için bir şeyler yaptıklarını söyleyen yetkililer; bizi ülkenin
düşmanı görebiliyor, hapishanelere tıkabiliyor, işkencelerden
geçirebiliyor.
Yani kendi ellerimizle yetki verdiğimiz kişiler, bizi verdiğimiz
yetkiler adına vuruyor.
Keza, 12 Eylül darbesi öncesinde de, yetki verdiğimiz siyasal
liderlerin ülkeyi gererek uçuruma götürmeleri, kutuplaşma
üzerinden politika yaparak “çözümsüzlüğü en iyi
çözüm” diye görmeleri, en az darbenin kendisi kadar
tehlikeliydi. Hatta bizlere yapılmış en ağır ihanetti!
Oysa bunlara dur demek bizim elimizde.
Unutmayalım ki; demokrasi, “yetkilerini birilerine verip
yönetilmek değil, yetkilerin verildiği yöneticileri
denetleyebilmektir!”
Bu nedenle kendimize bir hata payı çıkarıp, yaşananlardan ders
almak zorundayız.
Demokrasiye ve insan haklarına sahip çıktığımız, siyasal denetim
mekanizmalarını güçlendirip hukukun eşit dağıtılmasına, sosyal
adalete sarıldığımız sürece kimse bu acı günleri bize bir daha
yaşatamaz.
Çünkü bu topraklar, bu eksiklikler yüzünden çok büyük acılara ev
sahibi oldu.
Evet, Kenan Evren, şuan ilerlemiş yaşıyla, hastane de
tedavi altında bir duruşma süreci geçiriyor. Eski bir cumhurbaşkanı
olarak, düştüğü duruma acıyabilirsiniz gerçekten.
Ama;
Evren’in idam edilen gencecik çocuklarımız için kullandığı bir
lafı vardı:
"Asmayalım da besleyelim mi?" diye.
Ben de diyorum ki:
“Yargılamayalım da besleyelim mi?”