Kenan Evren'in sonu Pinochet gibi olacak
Abone olCHP'nin kalesi olarak nitelendirilen İzmir'de seçimin nabzını tuttuk. Bakan Günay'dan çok tartışılacak açıklamalar var.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
İZMİR- Türkiye seçime 5 kala 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren ve arkadaşlarının yargı karşısına çıkarılma sürecine tanıklık ediyor. Bundan en memnun olan isimlerden biri 35 yıllık siyasi hayatında 4. kez seçime hazırlanan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay.
1978 seçimlerinde 28 yaşında Türkiye'nin en genç milletvekili
olarak Meclis'e giren Bakan Günay o dönem parlamentonun kapısına
kilit vurarak vekilliğini elinden alan Evren Paşa'nın
aslında Cumhuriyet'i yıkmaktan yargılanması
gerektiğini savunarak "İnşallah son seçimimde onu
içeri sokacağız" mesajı gönderdi.
Savcılar biraz cesur olursa; hukuk çağdaşlığı, demokrasiyi
içselleştirmiş bir tavır takınırsa Evren'in yargılanacağına
inandığını söyleyen Bakan Günay, "Bundan sonra 'kocamışlık
nedeniyle cezasında bir indirim olur, yargısı sürerken ölür gider'
bunları bilemem. Nihayet Kenan Evren de ifadeye çağrıldı. Artık
General Pinochet gibi kocamışlıktan istifade etmeye
çalışacak" dedi.
Bakan Günay Evren'e Hasan Hüseyin'in,
"Kör olmasın demiyorum kör olma da gör beni"
dizelerini hatırlattı.
AK Parti ile CHP'nin büyük bir seçim yarışına girdiği
İzmir'deyiz. AK Parti'nin adaylarından Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın İzmir'in tarihi bölgesinde
yaptığı ziyarete eşlik ettik. Bir yandan projeleri dinledik bir
yandan seçim süreciyle ilgili değerlendirmelerini aldık. İşte Bakan
Günay'ın internethaber'in sorularına
yanıtları:
İNŞALLAH EVREN'İ İÇERİ SOKACAĞIZ
- Bu kaçıncı seçiminiz olacak?
Benim dördüncü seçimim. (Gülerek) Çocukken 77'de milletvekili
olmuştum yaşımı büyüterek. 28 yaşında Türkiye'nin en genç
milletvekili olarak parlamentoya girmiştim. Sonra Kenan Evren geldi
hepimizi dışarı çıkardı. Şimdi de benim bu son milletvekilliğimde
inşallah Kenan Evren'i içeri sokacağız.
EVREN'İN RUHU NASIL VAHŞİ BİR RUHMUŞ...
- Paşa ifadesinde "Pişman değilim" dedi...
Pişman olması için biraz insaniyet duygusu gibi başka duyguların
olması lazım. Daha önce idamlarla ilgili bir üzüntü duyup
duymadıklarını sorduklarında da "Hiç pişman değilim, elim
titremedi" demişti. Halbuki insan, "İstermiydim, o günkü
koşullar bizi zorladı. İçim acıyor gencecik çocukları idama
göndermek kolay mı. O günkü siyasetin hatalarıydı" gibi bir hem
kendi hem siyasetçileri irdeleyen bir açıklama yapar. Ama
"Elim bile titremedi" dedi. Nasıl bir vahşi bir ruh
tarafından yönetilmişiz diye dehşete kapıldım. Aynı
fütürsuzlukla devam ediyor.
CUMHURİYET'İ YIKMAKTAN YARGILANMALI
12 Eylül'de Cumhuriyet'e son verdi. 35. madde diyor. Bu madde Cumhuriyeti tehlikelerden koruma yetkisi veriyor, Cumhuriyete zarar verme değil. 27 Mayıs ve 12 Eylül'de bu yetki kötüye kullanıldı. O dönemler sadece parlamento kapatılmamış, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'e son verilmiştir. Kenan Evren'in asıl Cumhuriyet'i yıkmaktan yargılanması gerekir.
- Tabi sadece ifadesi alındı. Sizce yargılanabilir
mi?
Savcılar biraz cesur olursa, hukuk biraz Türkiye'de çağdaşlığı,
demokrasiyi içselleştirmiş bir tavır takınırsa yargılanacak. Ama
bundan sonra 'kocamışlık nedeniyle cezasında bir indirim
olur, yargısı sürerken ölür gider' bunları bilmem. Nihayet Kenan
Evren de ifadeye çağrıldı. Döneminde Cumhurbaşkanı
muamelesi görüyordu. Türkiye'nin zengnileri onun uydurma eserlerini
sanat eserleri olarak almaya kalkıyordu. Artık General
Pinochet gibi kocamışlıktan istifade etmeye çalışacak. Kör olmasın
demiyorum kör olma da gör beni. Hasan Hüseyin'in söylediği
gibi.
- Siz de 12 Eylül mağdurlarındansınız. Neden suç
duyurusunda bulunmadınız?
Siyaset adamının toplumun çektiği sıkıntıları çekmesinin çok doğal
olduğunu düşünüyorum. Milletin çektiği çok büyük acılar var. Biz de
evimizden, çocuklarımızdan ayrı kaldık ama çok kötü bir muamele
görmedim. Milletin başına bir şey gelmemiş de bizim başımıza bir
şey gelmiş o nedenle biz bunun hesaplaşmasını yapıyoruz gibi bir
görüntü çıksın istemedim. Ben Allah'a havale ettiğimi eskiden beri
söylüyorum.
İZMİR İÇİN ŞANSIZ
- İzmir adaylığı sizin için yeni oldu. Bir kan uyuşmazlığı
yaşadınız mı?
Eski yıllardan beri tanışıklığım var. Ailemin yarısı burada. Önceki
yıllarda ve Bakan olduktan sonra da çok sık geldim. Türkiye'nin
yeni bir turizm hamlesi yapması için İzmir merkezli bir çıkış
yapması gerektiğini yıllardır anlatıyorum. Bütün bunları üst üste
koyunca benim adaylığım doğal hale geldi. Olumsuz bir tepki
almadım. Esnaf, sanayiciler benim de Binali Bey'in de
buradan adaylığının İzmir'e verilmiş bir kalkınma, yatırım, gelişme
şansı olduğunu dile getiriyor. Biz de bu beklentileri boşa
çıkartmamak için bütün gücümüzle çalışıyoruz.
ÇOK YORULACAĞIZ
-Pek çok proje açıkladınız. Karşılık buldu mu?
Biz iktidar partisiyiz ve yine iktidar olmaya devam edeceğimiz
görülüyor. İzmir'e verdiğimiz sözleri yerine getirmek için çok
yorulacağız. Antalya, Ankara, Kayseri'de çözülmüş pek çok konu
burada sorun haline gelmiş. Hatta sorun çözme yeteneği kaybedilmiş,
düğümlenmiş. İşte İzmir'in bir dönem aristokratlarının yaşadığı
tarihi kent merkezi. Diğer illerde bu mekanlar ticaretin turizmin
merkezi oldu ama burada kaderine terk edilmiş ve bakımsız durumda.
Çok çalışmamız lazım.
İzmir'de bir kalkınma hamlesine sadece İzmir'in değil Türkiye'nin
ihtiyacı var. İzmir'in üretiminin artması, turizminin büyümesi
Türkiye'nin ihracaat potansiyelinin artması, turizminin gelişmesi
anlamına gelir. Türkiye turizmde dünyada 7. sıraya geldi. Kıyı
turizmine hapsolan İzmir'de kültür, kongre, tarih turizmini
geliştirerek kaliteli bir turizm hamlesi başlatmalıyız. Bizimki
biraz seçimin ötesinde hedefler ve hayaller. Onun için biraz
yorulacağız.
CHP'NİN KALESİ LAFI EDEBİYAT
- 35 proje var, ama buranın oyları için 'ideolojik oylar'
deniliyor. Bunu değiştirdiniz mi. Kale yıkıldı mı?
Bu kale lafı yerel seçimden sonra ortaya çıkan sanal bir sözcük.
Yerel seçimde CHP bütün belediyeleri alınca oradan bir kale
edebiyatı türetilmiş. Biz bunun doğru olmadığını, kentin siyasi
tarihine de yakışmadığını söyledik. Burası daha önce Menderes'i, 27
Mayıs'tan sonra Ecevit'i, 12 Eylül'den sonra Özal'ı desteklemiş.
Dönem dönem kafası karışmış DSP, DTP, Genç Parti'ye oylar verilmiş.
Yerel seçim sonuçlarına teslim olmamak gerek.
İzmir'in hizmet almaya ihtiyacı var.
- İdeolojik duruş kırıldı diyebilir
miyiz?
Ben bir ölçüde kırdığımı düşünüyorum. İzmir'de
kılık kıyafet tartışması yok. 'AK Parti'liler kordonda oturur bir
kadeh bir şey içerler mi' tartışmaları yok artık. Biz büyük bir
Türkiye Partisi'yiz. Aramızda son derece müteddiyyen arkadaşlarımız
da var, modern yaşamın nimetlerinden sonuna kadar yararlananlar da.
İzmir bu tartışmaları geride bırakacak. Daha dengeli bir sonuç
çıkacak.
- Seçime 5 var. Ne bekliyorsunuz?
Ben rakam telaffuz etmem. Oylarımız 30'un altındaydı. Çok geriden
başladık. Ciddi bir oy artışı, milletvekili dağılımda dengeli bir
sonuç bizim için başarıdır.
- Menderes'in kendisine oy çıkmayan Kırşehir'i ilçe
yaptığı söylenir. Oy çıkmazsa ne olur?
Tam tersine. İzmir'den hangi sonuç çıkarsa çıksın biz İzmir'i bir
dünya kenti yapmaya, İzmir'i Türkiye'nin önünde lokomotif bir şehir
haline getirmek için çalışyoruz.
- Karşılık bulacak mı bu söylem?
Bir ay içinde ne anlatılabilir ama anlatmaya çalıştık bütün
gücümüzle. Çok emek verdik. Bakalım bu emekler bu yağ helva ne
kadar helvaya dönüşecek mi?
KILIÇDAROĞLU AMATÖR SİYASETÇİ
- Türkiye'de üslup yönünden sert bir seçim dönemi geçirdi. Burada
dil nasıldı?
2011 seçiminde böyle bir dilden rahatsız oldum. Bunu biraz da
muhalefet gerdi.
- Başbakan germiyor mu?
Başbakan cevap veriyor, ağır cevap veriyor. İşte en son
Kılıçdaroğlu'nun okuduğu, 'Silifke yoğurdu Recep bey seni
Amerika mı doğurdu' pankartını okuması. Ne kadar ayıp.
4 seçim kazanmış, ülkesini içeride dışarıda savunmuş bir
Başbakan'a henüz siyasette bir yılını doldurmuş, genel seçimden
sonra kalıp kalmayacağı belli olmayan amatör bir siyasetçinin böyle
demesi ayıp. Başbakan 'Bu ne utanmazlıktır' diyor. Böyle
söyleyince başbakan ağır cevap vermiş oluyor. O zaman
utanmazlık yapmamak lazım.
BAKAN GÜNAY'IN ANAYASA ENDİŞESİ
- Seçime sayılı günler kala yeni Anayasa'yı konuşmaya
başladık. Başbakan 330 olmazsa bir değişiklik zor diyor. Vaz mı
geçiyorsunuz?
Ben muhalefetin ciddi bir anayasa değişikliği amacı taşıdığını
düşünmüyorum. Biz önerince onlar da harekete geçti. Referanduma
sunulacak bir çoğunlukla gelmezse -ben geleceğini düşünüyorum ama-
eğer gelmezse o zaman muhalefet ciddi tıkaçlar oluşturacak,
sağlıklı bir Anayasa tartışması zorlaşacaktır. Karşınıza en
doğru dediğinize bile hayır diyen bir muhalefet gelirse ne
yapacaksınız. Ama kararlıyız. Bizim en azından bazı kritik
maddeleri kendi oyumuzla geçirecek bir çoğunlukla Meclis'e girmemiz
gerek. Her koşulda biz anayasa komisyonu kurarız. Ama süreç
yine tıkanır diye endişe ediyorum
- Eski bir CHP'lisiniz. Bu sorun oldu
mu?
Hayır. Muhalefet İzmir'in oyunu çantada keklik
görüyor. Kılıçdaroğlu bir saat yaptığı konuşmasında hiçbir hazırlık
yoktu. Pankartları okudu gitti. Üzüntü duydum. Genel
başkanlığa yeni başlamış bir arkadaşın İzmir gibi kendine geçmişte
ciddi destek vermiş bir kitlenin önüne çıkarken daha ciddi bir
hazırlık yapmasını demokrasi açısından seçmene saygı sayarım
ben. Yine gelecek meydan meydan dolaşıp pankart okuyup
gidecek.
Biz proje sunuyoruz. Turizm diyoruz onlar da turizm, ulaşım
diyoruz onlar da ulaşım diyor. Bizim söylediklerimizi ve
yaptıklarımızı söylemeye devam etsinler. Milleti ayrımsız sevip
saymaya belki böyle alışacaklar.
AUGUSTO PİNOCHET KİMDİR?
Augusto Pinochet, 11 Eylül 1973'te darbeyle yönetime el koydu. 11
Mart 1990′a kadar 17 yıl ülkeyi demir bir yumrukla yönetti. 1998'de
yapılan referandumda Şili halkı Pinochet yönetimini istemediğini
ilan etti. Allende'nin öldürülmesi, 28 bin işkence vakası ile 3 bin
kişinin ölümünden sorumlu tutulan Pinochet, 91. yaş günü
kutlamasında "Şili'yi daha iyi bir ülke yapmak ve birliğini
sağlamaktan başka bir niyetimiz yoktu" demişti. Hakkında
açılan çok sayıda dava olmasına rağmen sağlık durumunun
duruşmaya çıkamayacak kadar kötü olduğu gerekçesiyle yargılanmaktan
kurtuldu. Pinochet 91 yaşında kalp krizi geçirerek öldü.
Ardından devlet töreni yapılmadı, ulusal yas ilan edilmedi. Sade
bir askerî bir törenle toprağa verildi.