Kemoterapi hastalarına müjde
Abone olTürk doktorlarının gurur veren buluşuyla kemoterapide saç dökülmesine son!..
Trakya Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji
Anabilim Dalı Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji Bölümü öğretim
üyeleri, Doç. Dr. Hüseyin Özdemir denetiminde yeni bir buluşa imza
atarak kemoterapi tedavisinde saç dökülmesine son verdi. Genellikle
yaygın olan serum içine enjekte yerine kanserli bölgedeki damar
içine direk aşılanan ilaç, yan etkileri ortadan kaldırarak saç
dökülmesini engelliyor. 2 yıl araştırılan ve kansere yakalanan 10
hasta üzerinde uygulanan bu tedavi yönteminin yüzde 100 başarı ile
sonuçlandığı belirtildi.
Vücudun herhangi bir yerinde tıkanan veya kanama olan damarları
ameliyata meydan bırakmadan, hastayı sağlığına kavuşturduklarını
belirten Doç. Dr. Hüseyin Özdemir, şunları anlattı:
"Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji Bölümü'nde vücudun herhangi
bir bölgesindeki atardamar darlığı veya tıkanıklığında, tel
kafesler (stent) ve balon kateterleri kullanılarak ameliyata gerek
kalmaksızın damar içi yolla tedavi yapılıyor. Böylece daralmış ya
da tıkanmış damar normalde olması gereken genişliğe getiriliyor.
Ayrıca, vücutta herhangi bir nedene bağlı olarak oluşan damar
baloncukları (anevrizmalar), damar yumakları (arteryovenöz
malformasyonlar) gibi hastalıklar cerrahi işleme alternatif olarak
anjiyografide damar içi yolla tedavi ediliyor. Bu tedavide
hastaların hastanede yatmaları gereken süre de kısalmış oluyor.
Vücuttaki değişik alanlardan olan kanamalar (mide kanamaları, tümör
kanamaları gibi) anjiografide damar içi yoldan yapılan işlemler
sayesinde durdurulabiliyor."
SAÇ DÖKÜLMESİNE SON
Kanserli hastalara uygulanan kemoterapi ilaçlarının direkt kanserli
bölgedeki damarlara girerek damara bıkarıldığını belirten Doç. Dr.
Hüseyin Özdemir, "Bu uygulama sayesinde kemoterapi tedavisi gören
kanserli hastada ortaya çıkan saç dökülmesi bu tedavi sayesinde
ortadan kalkıyor" dedi. 10 hastayı bu yöntemle tedavi ettiklerini
ve kepetorapinin yan etkisi olan saç dökülmesinin ortadan
kalktığını söyleyen Doç. Dr. Özdemir, şöyle devam etti:
"Karaciğerdeki bazı tümör tiplerinde anjiyografi işlemi sırasında
sadece tümörü besleyen damarlar bulunarak bu yoldan kemoterapi
ilaçları verilmektedir. Böylece ağızdan alınan kemoterapiye göre
daha az yan etki ortaya çıkmakta ve sadece tümör olan karaciğer
dokusuna seçici olarak tedavi verilmektedir. Pankreas başı tümörü,
safra yolları tümörü ya da safra yolları darlığına bağlı ortaya
çıkan sarılıkta (obstrüktif ikter) tümörle sarılmış ve daralmış
safra yoluna tel kafesler ve balon genişletme tedavisi uygulanarak
safranın karaciğerde birikmesi engellenmekte ve oniki parmak
bağırsağına akması sağlanmaktadır.Ameliyat geçirecek bazı
hastalarda, ameliyat sırasında kanama riskinin yüksek olduğu
vakalarda ameliyattan önce ilgili bölgenin damarları damar içi
yolla anjiyografi de tıkanarak hastalardaki ameliyat sırasında
kanama riski ortadan kaldırılmaktadır.Bu tedavi yöntemlerinin
dışında bölümümüzde her türlü biyopsi işlemi (karaciğer, akciğer,
tiroid gibi) (ultrason ya da bilgisayarlı tomografi eşliğinde),
vücuttaki tüm damarlara yönelik tanısal anjiyografik işlemler
alanlarında tecrübeli öğretim üyeleri tarafından
gerçekleştirilmektedir."
Prof. Dr. Kemal Demir, Doç. Dr. Ercüment Ünlü, Yrd. Doç. Dr. Hakan
Genç, Yrd. Doç. Dr. Osman Temizöz, hemşire Fatma Yorulmaz ve
teknisyen Hasan Uğurlu'nun bu çalışmada büyük emek ve özveri
gösterdiğini belirten Doç. Dr. Hüseyin Özdemir, "Biz ekip olarak
bir bütünüz.Amacımızda insanların sağlığına kavuşmasında verdiklere
çabaları tetiklemektir.Biz onların sağlığına kavuşması için
elimizden geleni yapıyoruz" dedi.