Kemalizm konusunda tavır değişti
Abone olHıristiyan Demokrat parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu, AFET'te görüşülmeye başlandı.
Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu (AFET), Hollandalı
Hıristiyan Demokrat parlamenter Arie Oostlander tarafından
hazırlanan yıllık Türkiye Raporu'nu ve bu rapora bağlı karar
tasarısını, hararetli tartışmalar çerçevesinde görüşüyor. Raportör
Oostlander, karar tasarısında, Kemalizm konusunda kullandığı
ifadeleri geri çekeceğini açıklarken, raporunun geneli hakkında
ağır eleştirilere hedef oldu. Oostlander, bu sabah başlayan
görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada, ''Tavır değiştirmem
gerektiğini anladım'' dedi. Kemalizm konusunda kullandığı ifadeler
nedeniyle mektup ve eleştiri yağmuruna hedef olduğunu anlatan
Oostlander, ''Kemalist felsefeye'' ilişkin ifadeleri karar
tasarısından çıkarılmasını sakıncalı görmeyeceğini söyledi.
Türkiye'ye AB kapılarının açık olduğunu, tam üyeliği mümkün
gördüğünü, ancak zorlukların ve engellerin de çok fazla olduğunu
söyleyen raportör, Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye önünde bir
''siyasi kriter'' ve ''önkoşul'' olarak durduğunu savundu.
Oostlander, Türkiye'de ''yeni bir anayasa'' istemesinin doğal
olduğunu belirterek, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bunu
istiyor. Bizim ondan daha temkinli olmamız gerekmez'' dedi.
Raportör, Ermeni soykırımı iddiasının karara sokulmasına
''tereddürlü'' baktığını, bunun Türkiye'yi rahatsız edecek bir
tavır olacağını düşündüğünü söyledi. Oostlander'in bu konuşmasından
sonra, AFET üyeleri söz alarak çeşitli değerlendirmelerde
bulundular. TASARININ İÇERİĞİ Türkiye karşıtı tavır ve görüşleriyle
tanınan Oostlander'in bu yaklaşımını raporuna ve karar tasarısına
da geniş ölçüde yansıttığı, ''Kemalist felsefenin, Türkiye'nin AB
üyeliğine engel oluşturduğunu'' savunduğu görülüyor. Karar
tasarısında, 3 Kasım seçimlerinde güçlü bir çoğunlukla iktidar olan
AK Parti'nin, reformları gerçekleştirme alanında büyük
sorumlulukları olduğu, bugünkü TBMM'nin seçmenin sadece yüzde
55'ini temsil ettiği belirtiliyor ve seçimlerde uygulanan yüzde 10
barajı eleştiriliyor. ''Türk Devleti'nin temel felsefesi olan
Kemalizm, Türk Devletinin bütünlüğüne yönelik ölçüsüz bir endişe
kaynağı oluyor. Kemalizm, Türk kültürünün ve milliyetçiliğinin
homojenliği üzerinde duruyor. Devletçilik, ordunun güçlü rolü, dine
karşı çok katı tavır gibi yaklaşımlara öncelik veren Kemalizm
felsefesi, Türkiye'nin AB'ye katılımına köstek oluşturuyor'' gibi
ifadelerin yer aldığı tasarıda, ''Kıbrıs sorununa çözüm
bulunmasının, Türkiye-AB ilişkileri açısından temel önemde olduğu''
görüşü savunuluyor. Tasarıda, Türkiye'deki devlet yapısında çok
kökten değişiklikler yapılması gerektiği savunuluyor. ''AB'nin
siyasi değerlerinin, Yahudilik ve Hıristiyanlık kültürüne
dayandığı, ancak bu değerlerin İslam ağırlıklı bir toplum
tarafından da kabul edilebileceği ve savunulabileceği'' yazılan
tasarıda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türk halkı tarafından
güvenilir bir kurum olarak görülmesi eleştiriliyor. Tasarıda, MGK
ve RTÜK gibi kurumların kaldırılması da isteniyor. Türkiye'nin
milliyetçi ve laik yaklaşımlarının AB modeliyle uyumlu olmadığı
ileri sürülen tasarıda, ''bu engelleri ortadan kaldıracak yeni bir
anayasa ihtiyacı'' olduğu iddia ediliyor. Tasarıda, Kıbrıslı
Türklerin ve Türkiye'nin ''cesur kararlar almaları'', Ermenistan'a
ambargoya son verilmesi, Türk ve Ermenilerin geçmişteki sorunları
aşmak için diyalog kurmaları gibi istekler de yer buluyor.