Kemal Sunal'a büyük ayıp!
Abone olFilmleri tekrar tekrar televizyonda gösterilen ve hala reyting rekorları kıran Kemel Sunal'a büyük vefasızlık...
Çocuk yuvası işleten Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal bir
belgesel hazırladıklarını ancak yayınlayacak kanal bulamadıklarını
söyledi.
Akşam gazetesine konuşan Sunal'dan çarpıcı
açıklamalar...
Malatya'da bu yıl Kemal Sunal sergisi açıldı. Hatta Kemal
Sunal adına bir de ödül verildi. Neler hissettiniz?
Kemal'in adına böyle bir ödül verilmesi gurur verici bir şey. Benim
için zor olsa da güzel geçti.
Kemal Sunal sineması sizin için ne ifade ediyor?
Ben sinemadan anlayan biri değilim. Bir izleyici olarak aslında
Kemal Sunal Sineması'ndan çok sosyologların Kemal Sunal'ı
incelemeleri lazım diye düşünüyorum. Sosyologların görevi bu… Kemal
de çok istiyordu bunu. Bu filmler 50 yıl sonra yine oynayacak.
Bunun iyi araştırılması lazım. Kemal'i kaybedeli 13 yıl oldu. 3,5
yaşında hayranları var. Demek ki doğru bir şey yapmış. Nasıl
oynadı, senaryoya bağlı mı kaldı, bilmiyorum. Film setine hiç
gitmedim. Ama o iyi niyetle, güzellikle, rejime karşı gelmeden de
bir takım şeylerin söylenebileceğini ve yoluna konulabileceğini
gösterdi insanlara. Bu arada filmleri, Finlandiya'da ders olarak
okutuldu.
Üniversite den mi geldi bu talep?
Evet. Elime geçen filmlerin hepsini gönderdim onlara. “Sokak dili,
yazı dili, konuşma dili, kimi bulsak karşımıza hep Kemal Sunal
çıkıyor” dediler ve bu yüzden Kemal'i istediler. Kemal'in filmleri
ile gençler Türkçe dersi aldı.
Kemal Bey'in filmlerinde sadece bir komedi yoktu. Orada
ezilen insanın başkaldırışı da vardı.
Evet, Kemal'in olaylara itirazı vardı... O itirazı da çok iyi
çözüyordu...
Kendisiyle yapılan röportajda bana, “Türk halkı
gülmekten korkuyor, güldüğü zaman ‘Hayır olsun, başıma bir şey mi
gelecek acaba' diyor. Buna kızıyorum. Ben Türkiye'ye gülmeyi
öğrettim” demişti. Çok hoşuma gitmişti. Gülmek de ciddi bir
iş…
Evet, hep söylerdi... “Komedi çok ciddi bir iş” derdi. Kemal'in
gözlemleri, biriktirdiği şeyler ve yeteneği, hepsi bir araya
gelince herhalde, ortaya böyle bir Kemal Sunal çıktı.
Aramızda ayrılalı 13 yıl oldu… Nasıl geçti bu 13 yıl?
Zor… Çok zor geçti. Hiç kolay değil...
KEMAL SUNAL'IN VASİYETİ
Eşinizin adına yapmak istediğiniz şeyler var
mı?
Bunlar zor işler. Bu anlamda bir işe başladığınız zaman mutlaka
devamını getirmeniz gerekir. Biz şu an bunu yapabilecek durumda
değiliz. Ama Kemal'in ölmeden önce hep söylediği bir şey vardı.
Biliyorsunuz Yüksek Lisans Tezi'ni ‘Kemal Sunal Güldürüsü' üzerine
yapmıştı. “Tezimi yapmak bana kısmet oldu. Araştırma belgeselini de
herhalde kendim yapacağım. Belgeselin müziklerini de Melih Kibar'a
yaptıracağım” diyordu.
Bir nevi vasiyet yani?
Evet. Kemal'i kaybettiğimiz zaman, bu vasiyet gibi sözün üzerine,
‘bu dönemi anlatacak insanların da başına bir şey gelirse'
korkusuyla hemen yaptık bu belgeseli. Melih Kibar da müziklerini
yaptı. Sezen Aksu şarkı sözü yazdı ve seslendirdi. İbrahim
Tatlıses, Metin Akpınar, Tarık Akan, Şeref Gür, Faruk Bayhan o
dönem kim varsa hep konuştular. Ama sadece Kemal'i değil, o dönem
Türk Sineması'nın işleyişini, sosyo-ekonomik şartlarını da
anlattılar. Dört bölümden oluşan çok güzel bir belgesel çıktı
ortaya. Ama henüz seyirciyle buluşturamadık.
Neden?
Onu bilmiyorum. 7-8 yıl evvel birkaç kanal yöneticisi gördü, ama
onlardan ses gelmedi.
Yani elinizde eşinizin vasiyeti üzerine hazırlanmış bir
belgesel var; ama onu çok seven ve filmlerini hala izleyen Türk
halkı ile buluşamadı öyle mi?
Evet. 45'er dakikalık 4 bölümden oluşan belgeselimiz elimizde
hâlâ…
Televizyon kanallarına sundunuz mu?
Kanallar sponsorsuz almak istemedi anladığım kadarıyla ya da
yayınlayacak zaman bulamadılar, bilmiyorum. Biz de çok ısrarcı
olmadık, kaldı öyle duruyor. Kitabını bastırdık. Tezini hala
üniversite öğrencilerine yolluyoruz.
Peki, şu anda isteseler, verir misiniz?
Tabii ki veririz. Kökten vermek istiyoruz. Birisi yayınlasın
defalarca yayınlanacak eminim… Bir kere yayınlanıp bitecek bir şey
değil.