Türk sinema tarihinin tartışmasız en komik adamıdır Kemal Sunal. Konuşmadan güldürebilen bir adamdır kendisi. Üzerinde yıllar geçmesine rağmen her filmini her izlediğimizde hep ilk tadı alırız. Aynı sahneleri defalarca izlememize rağmen hep aynı coşkuyla güleriz. Kemal Sunal'ın ölümünün üzerinden tam 18 yıl geçti dile kolay. Büyük Ustanın eşi Gül Sunal Posta'ya bir röportaj verdi. Gül Sunal, geçtiğimiz günlerde basında yer alan “Kemal Sunal eşinden bile kalp rahatsızlığını gizlemiş” haberlerine kızgın. Diyor ki: Bunları kimler, ne hakla uyduruyor? Ben bilmeden mi Almanya’ya gidiyordu? Böyle bir şey mümkün mü? İşte Gül Sunal'ın röportajından satırbaşları Tam 18 yıl olmuş dile kolay...Kemal Bey’siz nasıl geçiyor günleriniz? -Bir yanım hep eksik, bir yandan da hiç gitmemiş gibi. Bizi o kadar korumuş kollamış ki, o gidince sanki bir savaşa girdim. Belki onun ellerini hep omuzumda hissetmem o kadar derin bir acı yaşamamı engelledi. Kemal’i kaybettikten sonra hayatım hep mücadeleyle geçti. Ali, Ezo, ben... Üçümüze de ağır geldi. Türkiye onu her geçen gün daha da özlüyor sanki... -Kemal’i seven çok, onlar hayranı olarak özlüyor belki ama bizim babamız yok. Öldü demeye insanın dili varmıyor. Sadece güldürmedi, düşündürdü, insanların yanında oldu ve hep bir mesaj verdi. Zor muydu Kemal Bey’in eşi olmak? -Asla. Dünyanın en güzel şeyiydi. Kemal stüdyoda film artistiydi, evde değil. İyi bir baba, iyi bir eşti. Güzel severdi. Evde herkesin özgürlüğü olduğunun farkındaydı. O da özgürdü kendi seçimlerinde ama çok bağlıydık birbirimize. Seyahate giderdi arkadaşlarıyla, “10 gün yokum” derdi, iki gün sonra gelir, “Evimi, sizi özledim” derdi. Çok şanslıyım. Kemal bey’in ardından hiç mi başka biri ilginizi çekmedi? Şu an bu soruyu siz sorana kadar hiç aklıma gelmedi öyle bir şey. Hayır! Kemal’den başka birini hiç hayal etmedim. Allah göstermesin. İnsan Kemal’den başkasına nasıl bakar? Ben Kemal ile yaşıyorum. Onu kaybettiğimde 47 yaşındaydım. Şimdi iki çocuğumla, ailemle, ailemize katılan damat ve gelinimle çok mutluyum. Başka bir hayat düşünmem imkansız. OĞLUM ALİ,KEMAL SUNAL’IN OĞLU OLARAK BU PİYASADA İŞ BULMADI: Oğlunuz Ali Sunal da oyuncu oldu. Kemal Bey’in oğlu olmasaydı bugünkü konumda olur muydu sizce? -Bilemiyorum. Tabii ki Kemal’in isminin büyük rolü vardır ama Ali, Kemal Sunal’ın oğlu olarak bu piyasada iş bulmadı. Kemal’in eski dostları veya tanıdığı yönetmenlerle, yapımcılarla anlaşmadı. Tanımadığımız, yeni yönetmen ve yapımcılarla çalıştı. Ali Bey bir röportajında, “Küçükken anneme niye Cüneyt Arkın ile evlenmedin diye kızmıştım” demişti. İlkokulda dedi. Yedi yaşındaydı. Arkasından koşmuşlar, “Mööö mööö...” diye, çok üzülmüş. Evde sizleri güldürür müydü? -Çook. Sürekli taklidimi yapardı, şimdi Ali yapıyor. Kavuklu ile Pişekar gibiydik. Ben açmaz verirdim, o espriyi patlatırdı. Dördümüz çok eğlenirdik. Kimseye ihtiyacımız yoktu. “Filmlerinde çok komik ama gerçek hayatta hiç de öyle değil” diyenler çok. -Ciddiydi. Hayatı, her şeyi ciddiye alıyordu. Asık suratlı veya suratsız değildi, çekingendi. Utangaç olduğu için herkes zannediyordu ki surat asıyor. Halbuki bizim neşemizdi o. Nasıl bir babaydı? -Çocuklara sesini yükselttiğini görmedim. Bakışlarıyla her şeyi anlatırdı. Biz tam bir alaturka aileyiz. Anne ve baba patron. Şimdiki evlerde çocuklar patron, o zaman işler karışıyor. Tabii çocukların da söz hakkı var, ama önce anne ve babaya saygı. Ne bıraktı size geride? -Muhteşem bir hayat, şahane bir isim bıraktı. Bizi hâlâ koruyor. Her gün minnet duyuyorum. Hep şunu derdi; “Uzun, çirkin, sarışın, esmer... Saygın olmak en güzeli.” KEMAL, DÜNYACA ARAŞTIRILMASI GEREKEN BİR ADAM Neydi en büyük hayali? -Bilgilerini aktarmaktı, bir okulda öğretim görevlisi olmaktı. Yıllar sonra üniversiteyi bitirmiş, yüksek lisansını da tamamlamıştı. Üniversite 2. sınıfa geçmek için bütün bir yıl çalıştı ve sınavlarını verdi. Bütün bir yaz Beşiktaş’a Fransızca dersine gitti. Hakikaten dünyaca araştırılması gereken bir adam. BEN BİLMEDEN ALMANYA’YA DOKTOR KONTROLÜNE GİDEBİLİR Mİ?: Geçtiğimiz günlerde şöyle bir haber duyduk: “Kemal Sunal’ın uçak korkusu vardı. Kalp rahatsızlığı için sık sık karayoluyla Almanya’ya gidiyordu. Eşi bile bilmiyordu.” Doğru mu? -Bunları kimler, ne hakla uyduruyor? Ben uyurken mi yapıyordu bunları (gülüyor). Ben bilmeden mi Almanya’ya gidiyordu? Böyle bir şey olabilir mi? Doktor demişti ki, “Kalp rahatsızlığı olsaydı bir damar değişirdi, stent takardık ama bu şiddetli bir kalp krizi.” Sağlığına dikkat ediyor muydu? -Çok. Yemek saatlerine ve miktarına özenirdi. Kendisine saygı gösteren bir insandı. Kaliteli yaşamaya dikkat ederdi. İçki, sigara içmezdi. Gece hayatı yoktu.