Rahmi Turan kuyuya bir taş attı, CHP
lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere...
herkes o taşı çıkarmaya çalışıyor.
Gazeteci haber kaynağını açıklamaz.
Rahmi Turan burada diretebilir ama Erdoğan'la
görüştüğünü iddia ettiği CHP'linin adını açıklamak
zorunda. Kirli bir gazetecilik geçmişi olan Rahmi
Turan kendine yakışanı yaptı ve kendisini arayan haber
kaynağına Külliye'ye çıkan (!) CHP'linin adını unutacağına dair söz
verdi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne yaptı
peki?
"Yok" demedi, şaşırdığını söyledi ve her zaman
olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a
saydırdı:
- Özel bir ekip kurmuş CHP'nin içini karıştırmak
istiyor.
İsmail Küçükkaya sordu:
- Bu görüşme oldu mu?
- Bence olmuştur.
- Kim?
- Biliyorum ama isim vermek istemem.
Bu düpedüz siyasi ahlaksızlıktır!
Zira, CHP'nin içini karıştıran birinin gizli tutulması
mümkün değil. Rahmi Turan
"açıklamam" diyor, Kemal Kılıçdaroğlu
"biliyorum" diyor ama o ismi (varsa)
açıklamıyor!
Kimi meslektaşlarımız "Niye açıklamıyor?" diye
soruyor. Bakın bir kaç gün önce iki kelam etti diye Yılmaz
Ateş CHP'den ihraç edildi. Böylesi vahim bir
iddia karşısında Kemal Kılıçdaroğlu sus pus, isim biliyor
ama hiç bir şey yapmıyor.
Sizce de bu siyasi ahlaksızlık değil mi?
Bakın arkadaşlar net olan bir şey var; Rahmi Turan'ın
kulağına böyle bir görüşmenin gerçekleştiğine ilişkin telefon
geldiğine ben zerre ihtimal vermiyorum. Bunun adı Kemal
Kılıçdaroğlu'nun rakiplerine karşı yapılan bir operasyondur.
Yarın Kılıçdaroğlu'nun karşısına dikilen herkes için
"Saray'ın adayı" yaftası demek için kurulan bir
tezgahtır.
Kurbanlardan biri Muharrem İnce'dir...
Kemal Kılıçdaroğlu istediğini aldı, elini güçlendirdi
ve şimdi Erdoğan'ı suçluyor:
- Eli bizim partimizin içinde!
Erdoğan devleti yönetiyor ama Kemal Bey'e
göre, devlet işlerini bırakmış, partisini bir kenara atmış,
bir İYİ Parti'ye, bir CHP'ye eleman yerleştirip, buraları
parçalamak istiyor!
Siz inanıyor musunuz bu yalana?
HDP'NİN ERKEN SEÇİM
ÇAĞRISI
Olup biteni biliyorsunuz. HDP'li belediye başkanları
teröre destek vermekten ötürü görevden alınıyor ve
yerlerine kayyım atanıyor. HDP yönetimi terörle arasına
mesafe koyacağına, Sine-i Millet'e gitmeyi ya da gitmemeyi
tartıştı.
Oturdular, konuştular, tartıştılar ve "Erken
seçim"e karar kıldılar.
Sezai Temelli ve Pervin Buldan kameraların
karşısına geçti ve meydan okudular:
- Erken seçim istiyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu biliyorsunuz şimdiye kadar her
fırsatta erken seçim konusunda kararlı bir duruş sergiledi:
- Hayır, gündemimizde erken seçim
yok.
HDP'nin "Erken seçim" çağrısı
üzerine Kemal Bey'in ne diyeceğini gerçekten ben merak
ediyordum. İsmail Küçükkaya'ya konuştu, o eski halinden
eser yoktu... Seçim istemeyen Kılıçdaroğlu azılı erken
seçimci kesilmişti, "Olabilir, neden olmasın... biz
hazırız" gibi sözlerle HDP'nin arzu ve isteklerine
göre konuştu.
HDP'ye "Terörle aranıza mesafe
koyun" diyeceğine, terörle bağını koparmayan belediye
başkanlarını sahipleniyor... HDP'nin her dediğine
"He" diyor...
Yoksa tesadüf mü tüm bunlar?
EYT, YAŞAR OKUYAN VE ALKIŞ
Mustafa Balbay, yazılarındaki espri dilini dün ekrana
taşıdı ve EYT'lilerin aslında yaşa değil, Tayyip Erdoğan'a
takıldığını söyledi.
Taş düşse Erdoğan'dan biliyorlar ya... Yaşar
Okuyan'ın 1999 yılında EYT'nin önünde nasıl set
oluşturduğunu unutmuşlar. Yaşar Okuyan yanlış
yapmadı, siyasi hayatını riske attı ve 38-40 yaş
emekliliğine engel oldu.
Bugün Erdoğan'a çemkirenler, EYT konusunda siyasi duruş
sergileyen Yaşar Okuyan'ı CHP'de baştacı yaptı. O da
yetmedi, Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında
"Yaman işler yaptı" diyerek Okuyan'ı
alkışlattı.
E o zaman bu ne perhiz bu ne lahana :)