Kemal Kılıçdaroğlu'nun şaşırtan vaadi!
Abone olKılıçdaroğlu "İktidarımızda bizden önce yapılan iyi şeylerin hepsini aynen devam ettireceğiz" diyordu...
İNTERNETHABER ANALİZ/ Kılıçdaroğlu
"İktidarımızda bizden önce yapılan iyi şeylerin hepsini
aynen devam ettireceğiz" diyordu...
Bayburt'ta konser veren Devlet Senfoni Orkestrası'nın yaptığı müzik hakkındaki görüşleri sorulan Bayburtlu şöyle der:
"Bayburt Bayburt olalı bele zulüm görmedi..."
Kime sordumsa aynı cevabı aldım:
"Muğla Muğla olalı böyle bir miting
görmedi"...
"En çok coşku ne zaman yaşandı?" diye sorarsanız...
Bana göre "Askerlik önce 9 aya sonra 6 aya indirilecek" dediğinde...
Hani denir ya "kalktı koptu" diye...
O gençlerin ve ana babaların sevinç çığlıkları da işte öyleydi: Kalktı koptu...
Bir yazar için en zor şey, siyasi bir liderin, siyasi gezilerinden birini anlatmaktır...
Çünkü...
Bir muhabir gibi salt olayı anlatamazsınız...
Sizin kişisel görüşlerinizi de aktaracaksınız ki; Liderin halktan gördüğü:
* İlgi,
* Sevilme ve güvenilme ölçüsü,
* Onlarla iletişim kurabilme yeteneği,
* Ses tonu,
* Mimik ve jestleriyle mitingi izleyenleri katılımcı olmaya davet edip edemediği,
* Mimik ve jestleriyle; söyledikleri arasında senkron (eşzamanlılık) tutturabilme becerisi gibi önemli hasletlerini yazasınız...
Ve...
Bütün bunları yaparken kantarın topuzunu kaçırmayacaksınız...
Yazının daha en başında "bahane" üretmek istemiyorum ama "zor zenaattır" liderle gezip de izlenim yazmak...
Hatam olursa "affola"...
Ama bilin ki sadece gördüklerimi ve karşılıklı (Lider - Halk)
etkileşimlerle benim o etkileşimlere yönelik samimi düşüncelerimi
okuyacaksınız...
Ama...
Bu arada bir tek duygumu yazmadan de geçemeyeceğim...
Hiç sevmediğim şey aslında "Başörtülü" bir yurttaşımız ile "Başörtüsüz" bir yurttaşımızın aynı karede göründüğünden hareketle "yorum" yapmak...
Ne yazık ki "normal" bir demokraside, "olağan" karşılanması gereken o görüntüler bizde "işte bakın ikisi yan yana" diye sunularak Ak Parti'ye "övgü" düzülüyordu...
Neden?..
Çünkü...
CHP mitinglerinde o tür görüntüler ne yazık ki bulunamıyordu...
Muğla'da o görüntüyü hem de CHP mitinginde görünce dayanamadım fotoğrafladım...
Ve kendilerinden de izin alarak yaptım bunu...
İki kadınımız da çok keyifliydiler...
Ve...
CHP'nin Muğla mitingi onlara göre de "Muhteşem"di...
Bu da benim bu yazı içinde dayanamadan aktardığım tek "duygusal" tespitim...
Geleyim mitinge...
Hani neredeyse klâsikleşmiş bir mini anekdot vardır...
İlk defa karşılaşılan olaylarda söylenir...
Ve...
Bayburt'ta konser veren Devlet Senfoni Orkestrası'nın yaptığı müzik hakkındaki görüşleri sorulan Bayburtlu şöyle der:
"Bayburt Bayburt olalı bele zulüm görmedi..."
Kime sordumsa aynı cevabı aldım:
"Muğla Muğla olalı böyle bir miting görmedi"...
Arşive girdim baktım...
YAZININ DEVAMI DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
[PAGE]
2007 genel seçimlerinde CHP'nin oyu % 34.5...
Ak Parti 26.30
MHP 20.31
2009 yerel seçimlerine gittim bu defa...
Yerel seçimlerde CHP oylarını % 46'ya yükseltmiş...
MHP % 24.2,
Ak Parti ise % 20.4'de kalmış...
Yani...
CHP adeta "oy patlaması" gerçekleştirmiş...
Bir önceki seçime göre artış: % 40
Hem de (nedense) CHP'lilerin bile sevmedikleri(!) Deniz Baykal'ın genel başkanlığında...
İkna olamadım...
Bu kez daha geriye gittim...
2002 genel seçimlerine...
Şimdi lütfen sıkı durun...
CHP'nin Muğla'dan toplam aldığı oy oranı % 27...
O seçimlerde baraja takılan DYP ise % 22 oy almış...
Liste başında Tansu Çiller var...
Hani o da hiç sevilmiyordu(!) ya...
Türkiye genelinde % 9.5...
Çiller'in liste başı olduğu Muğla'da % 22...
Ahhh benim canım medyam aaahhh...
Analizlerini midesi yerine aklıyla yapsa ne olur sanki?..
Neyse...
Biz işimize bakalım...
Bu kere de 1999 seçimlerine gidelim...
CHP'nin barajın altında kaldığı seçime...
Ve aldığı oylara bakalım...
% 14...
Evet evet...
Sadece % 14...
1999 seçimlerinden 2009 seçimlerine (on yılda) oylarını 3 misli arttırmış CHP...
Ama nerede?..
Muğla'da...
Yani; sahilin en sahilinde...
Bu kadar yeter...
Geleyim bugüne...
Ne demiştim?..
"Muğla Muğla olalı böyle miting görmedi..."
Bir dakika bir dakika...
Bu başarılı mitingde elbette Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı oluşmuş veya oluşturulan "Sevgi ve merak" faktörleri önemli ama...
CHP'li Muğla İl Başkanı Süleyman Uslu ve ekibinin çalışmalarını görmezden gelirsem; Kılıçdaroğlu faktörünü "abartmış" olurum...
Ancak...
Yine de mitingi izlemeye gelen yirmi bin kişi (Muğla'nın şehir nüfusu 60.000) son derecede coşkuluydu...
"En çok coşku ne zaman yaşandı?" diye sorarsanız...
Bana göre "Askerlik önce 9 aya sonra 6 aya indirilecek" dediğinde...
Hani denir ya "kalktı koptu" diye...
O gençlerin ve ana babaların sevinç çığlıkları da işte öyleydi:
Kalktı koptu...
Müthişti...
Düşündüm de...
YAZININ DEVAMI DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
[PAGE]
Kim ne derse desin Türkiye eski Türkiye değil...
Siz bakmayın "Oğlum vatana millete helâl olsun" denildiğine...
Onu baş başa kaldığınızda bir de o anaya, babaya sorun...
İşin en ilginç yanı ise bu konunun; yani "evlâtlarımız ölmesin, bu savaş bitsin" sloganının daha birkaç ay öncesine kadar Ak Parti'ye büyük sempati getirdiği gerçeği...
Ama şimdi Ak Partililer o sloganı kullanmıyor...
CHP'ye kaptırmışlar...
Bir başka ve yine "bir ilk"...
Duyduğumda kulaklarıma inanamadım...
Kılıçdaroğlu "İktidarımızda bizden önce yapılan iyi şeylerin hepsini aynen devam ettireceğiz" diyordu...
Yok artık daha neler?...
Eski köyde yeni adet...
Yahu böyle bir "taahhüt" olur mu?..
Ezberlerimizi bozdun Gandi!..
Biz Türkler bir siyasi liderin ağzından böyle bir "taahhüt" duymaya alışık değiliz...
Bizi bozar bu!.."
Diyecektim ki...
Kopan alkıştan seçmenin gerçekten değiştiğini; rakibinin yaptığı "iyiye iyi" diyen, "merak etmeyin kaldığı yerden devam ettiririz" vaadinde bulunan bir siyasi söylem istediğini anladım...
En azından Muğlalılar öyle istiyorlardı...
Bakınız!..
Ve...
Bu noktaya lütfen dikkat ediniz!..
Not alınız...
Kılıçdaroğlu'nun bu söylemi çok tutacak...
Tabii çevresini eski kafalılar sarıp da "aman efendim ne yapıyorsunuz?.. Biz halka bunların sadece kötü işler yaptıklarını anlatıyoruz" diyerek Kemal Bey'i söyleminden caydırmazlarsa...
"Kara mizah" gibi değil mi?...
Her şeye "karşı" olmasıyla maruf...
"Yaptıklarının hepsini yıkacağız" söylemini dillerine pelesenk etmiş...
YAZININ DEVAMI DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
[PAGE]
"Halktan aldıklarını halka iade edeceğiz" taahhüdünü
"Halkçılık" zanneden...
"İktidar olursak ilk işimiz özelleştirme ihalelerini iptal etmek olacak" diyen CHP'den gelinen noktaya bakar mısınız?..
"İktidarımızda bizden önce yapılan iyi şeylerin hepsini aynen devam ettireceğiz"...
Bu arada "hamaset" yok mu?..
Olmaz olur mu?..
Sürüsüne bereket...
Lütfen unutmayın...
Siyasetçi varsa, hamaset vardır...
Ve sanırım hep olacaktır da...
Ancak...
Kılıçdaroğlu'nun hamaseti milli duygulardan ziyade, "Midevi"...
İnsanlara önce, "evlâtlarınız askere aslan gibi gidip, tabut içinde dönmeyecek" mesajı veriyor...
Sonra "Aile sigortası" ile "aç yurttaş bırakmayacaklarını" vaat ediyor...
Vee...
Sözü son günlerin en ünlü şahsiyeti Ali Demir'e getiriyor...
Ve...
Önce "hani var ya" diye başlıyor, "adı Ali, soyadı Demir olan bir adam!"...
Aynı anda "Yuuuhhh!" sesleriyle inliyor meydan...
Ömrü hayatımda bir siyasal iktidarı Ali Demir kadar "itibarsızlaştıran" bir başka bürokrat tanımadım...
Yani...
CHP'li yöneticiler "Yahu şu AKP'yi ne yapıp edelim de halkın gözünden düşürelim" diye düşünse ve el altından kulis yaparak ÖSYM'nin başına birini getirmek isteselerdi...
Bu kişi ancak Ali Demir olabilirdi...
Kılıçdaroğlu daha "Ali Demir" der demez meydandan "Ali Demir istifa" sözleri yükseliyor...
Kemal Kılıçdaroğlu bir dövizi işaret ediyor...
"Bakın!" diyor.. "Orada ne yazıyor"...
Ve sonra da okuyor:
"Şifre yaz gönder AKP ayağına gelsin"...
Tabii bu arada miting meydanını dolduran kitlelere siyasal iktidarı şikâyet de ediyor Kemal Bey...
"Harami iktidarı" diyor Hükümet için...
Halk coşuyor, "harami iktidar" diye bağırıyor...
Bu arada hemen belirtmeliyim ki...
Kim ne derse desin...
Kılıçdaroğlu veya Bahçeli ne söylerse söylesin; Ak Parti Hükümeti 9 yıllık iktidarında çok iyi şeyler yaptı...
YAZININ DEVAMI DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
[PAGE]
Ve o bazı iyi işlerin önümüzdeki dönemde de bir süre daha
uygulanması şart...
Hatta Türkiye'nin "olmazsa olmaz"ı...
Ancak...
Bu bürokratlarla değil...
Ak Parti veya CHP - MHP...
Hangi siyasi parti hükümet kurarsa kursun; bürokrasinin başına mutlaka ve mutlaka son sekiz senede harcanmış ama devlet'i bilen, tanıyan, yetenekli, bilgili, deneyimli, dürüst üst düzey bürokratların atanması şart...
Ak Parti Hükümeti'nin en büyük hatası "Bizden olsun da isterse çamurdan olsun" zihniyetiyle Devlet'i hallaç pamuğu gibi atmak oldu...
Bu "ihtiras" sadece Devlet'e zarar vermekle kalmadı...
Göreceksiniz ki Ak Parti de bunun acısını daha çookk çekecek...
Şeyh Sadi, Gülistan isimli eserinde Padişah'a nasihat eder, öğüt verirken şöyle der:
"Bir padişah beceriksiz, vasıfsız kişileri idarede vazife vermeye başladığı andan itibaren çöküş de başlar"...
Başbakan Erdoğan'ın ve çalışma arkadaşlarının bir tek bu günahı; yani vasıfsız insanları en etkin görevlere getirmesi, neredeyse bütün sevaplarını silip süpürecek gibi...
Medyamızın pek dikkatini çekmiyor ama bu konuya yönelsinler...
Hem de bilhassa Hükümete destek veren vicdan sahibi gazeteciler/yazarlar bu konuyu hatırlatsınlar vatandaşa...
Ve alacakları cevapları dürüstçe yazsınlar köşelerinde...
Başbakan'a yapılacak en büyük iyilik; devletin bu vasıfsız insanlardan kurtarılması tavsiyesi olacaktır...
Neyse...
Ben yine Kılıçdaroğlu'nun Muğla gezisine döneyim...
İlle de Marmaris ayağı...
O görüntüler, o coşku "reklâm filmi" olarak yayınlanmalı ekranlarda...
Birçok siyasi parti lideriyle kentlere giriş yaptım...
Mitin meydanına gidinceye kadar gördüğüm en büyük heyecan bazı yurttaşların balkonlara çıkıp el sallamalarıydı...
Ama...
Marmaris'e Kılıçdaroğlu girişi gibisini yaşamadım...
Hani bir savaş kazanılmış, şehir düşman işgalinden kurtarılmıştır ve muzaffer ordu kente giriş yapacaktır...
Daha şehir dışından itibaren yol kenarları o muzaffer orduyu ve komutanı görmek için sıralanırlar ya...
Aynen öyleydi...
Marmaris'in girişindeki Karayolları binasından itibaren şehir merkezine girinceye kadar insanlar kaldırımları doldurmuşlar sevinç ve sevgiyle ve elbette coşkuyla el sallıyorlardı...
Oysa Marmaris'te miting yapılmayacaktı...
Kılıçdaroğlu, eski AP milletvekillerinden Mustafa Delivelioğlu'nun yaklaşık 40 yıl önce yaptığı Lidya Oteli'nin yeni sahipleri Baş Ailesi tarafından yenilendikten sonraki açılışını yapacaktı...
Ben ve karım 36 yıl önce balayınızın bir bölümünü Otel Lidya'da geçirmiştik...
O yıllar Marmaris'in "en Lüks" oteliydi ama daha sonraları yarışta çok geri kaldı...
Ve bir de lâf aramızda kalsın...
YAZININ DEVAMI DİĞER
SAYFADA...
TIKLAYIN...
[PAGE]
"dedikodu" gibi olmasın ama baba – Oğul Deliveli'ler oğulları da
Rus kadınlarına az para yedirmediler yani...
Neyse...
Otelin yeni hali mükemmel...
"İdeal Grand" adıyla 5 yıldızlı muhteşem bir turizm sarayına dönüştürülmüş...
Ve...
Henüz otuz yaşına yeni girmiş veya girecek olan otelin sahiplerinden Melih Baş hayatında ilk defa bir siyasi partiye kayıt oldu...
Yani...
CHP'ye...
Haliyle, 40 yıllık AP-DYP oteli de böylece CHP'lilerin eline geçti(!)...
Tıpkı eski DYP ve ANAP oylarının da neredeyse tamamıyla CHP'li oluşu gibi...
Bir başka ilk ise Diş Hekimi - Ordontist ve eski akademisyen (Doktorası var) Ahu Cezayirli Çetin'in de CHP'ye kaydını yaptırıp bundan böyle aktif siyaset yapacak oluşuydu...
Heyecandan yerinde duramıyordu...
Sanki milletvekili seçilmiş ve bir an önce kürsüye çıkıp haykırmak istiyor gibiydi...
Oysa kendisiyle konuştuğumda daha henüz 1 saatlik CHP'liydi...
Rozetini de bizzat Kılıçdaroğlu takmıştı...
Ve geleyim akılda kalacak birkaç hamasi söyleme...
İlginçti tabii...
Mesela şöyle dedi Kılıçdaroğlu...
"Vatandaşa gelince din, iman; kendilerine gelince han, hamam!"...
Bir dövizde ise Türkiye Haritası vardı ve şunlar yazıyordu:
"AKP Emlâktan satılık"
Bir başkası henüz iki yaşında açlıktan ölen Samsunlu bebek hatırlatılıyordu:
"Millete 3 çocuk yapın dedi, Tayyip zamanında iki yaşındaki çocuk açlıktan öldü"...
Sonuç...
Türkiye kamuoyu "Lider" kimliği olmayan...
"Lider" gibi davranmayan...
Çevresindekileri ve yurttaşları azarlamayan...
Fazla bağırıp çağırmayan...
En sert sözleri söylerken bile gülümsemeye çalışan bir "Lider" tanıyor...
Ve...
Bu "yeni tip" lideri tanırken en baştan zorlandı...
Giderek alışmaya başladı...
Pardon...
Bu arada unutmadan söyleyeyim...
Bir emekli Albay (CHP'ye üye değilmiş ama karı - koca oylarını CHP için kullanacaklarmış. Geçen seçimlerde MHP'ye oy vermişler) şöyle dedi:
"Beyefendi. Bizim buralarda Erdoğan'ın Kemal beyle ilgili söylediği bir şey çok etkili oldu"
O etkili olan şey ne miymiş?..
Buyurun o halde emekli albaydan dinleyelim:
"Kemal Beyin SSK genel müdürlüğü sırasında çok başarısız olduğunu söylemesi ve ondan söz ederken 'sıradan devlet memuru" deyişi halkı etkiledi. Ama şimdi artık o kadar etkili değil."
Neden etkili değilmiş?..
Çünkü...
Bir yazı yayınlanmış ve elden ele dağıtılmış...
Yazıda; Kemal bey'in yaptığı görevin sıradan olmadığı Genelkurmay başkanı ile aynı değerde olduğu maaş ve göstergelerle anlatılıyormuş...
Ve...
Kılıçdaroğlu'nun genel müdürlüğü döneminin bugünkünden çok daha iyi olduğu rakamlarla anlatılıyormuş...
Şöyle dedi Albay:
"O yazı burada çok etkili oldu. Şimdi CHP'liler diyorlar ki; 'bizim genel başkanımız devletin en üst düzey bürokratıydı; Tayyip (Sözünü kesip bir Başbakan'dan küçük adıyla söz edilmesini doğru bulmadığımı hatırlattım. Albay özür diledi, ifadenin kendisine değil, vatandaşa ait oluğunu belirtti) ise İstanbul belediyesinde otobüs biletçisiydi"...
Çok ilginç...
Buralarda söylenen ama ulusal medyaya yansımayan bu söylem çok tutmuş...
"Otobüs biletçisinden başbakan oluyor da devletin genel müdüründen mi olmayacakmış?"
İşte böyle...
Ve...
İşte bu kadar...
adnanberkokan@gmail.com