Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bomba açıklama! İttifak partileri de ismi de değişiyor
Abone olCHP lideki Kemal Kılıçdaroğlu son dönemde muhalefet partileriyle olan sık görüşmeler için ittifakın genişleyeceği iddialarına yanıt verdi. Katılımların olabileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu ittifakın isminin de değişebileceğini söyledi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’na yeni
katılımların olabileceğini ifade etti. İttifak isminin
değiştirilmesi konusunda kapıyı kapatmayan Kılıçdaroğlu, “Bu konuya
bileşenlerin tamamı karar verir” dedi.
Birgün'e konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye siyasi yapısını iyi bilen
bir siyasetçinin muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini
dile getirerek, “Bozulan hukuk düzenini yeniden inşa etmek,
devletin yaşadığı çürümeyi sonlandırmak istiyorsak, devleti bilen,
sağduyulu, ittifakın bileşenlerine güven veren ve ortak hareket
etmeyi temel ilke olarak kabul etmiş birisini Cumhurbaşkanı adayı
olarak belirleriz” dedi.
Yeni partilerle yeni bir ittifak kurulması ya da Millet İttifakı’nın isminin değişmesi konusunda da konuşan Kılıçdaroğlu, “İttifakı oluşturan bileşenlerin tamamı karar verir. ‘Benim düşüncem şudur’ demem doğru olmaz” dedi.
'Korkudan dinliyorlar'
Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu
hakkındaki yemek ve MOBESE tartışmalarıyla ilgili şunları
söyledi:
“Demokrasinin olmadığı ülkelerde otoriter yönetimler, toplumu
baskılamak için yasa dışı yollarla delil üretmek isterler. Toplumun
duyarlı kesimlerini dinleyip oradan elde ettikleri gayri resmi
bilgilerle onların üzerinde baskı kurmak isterler. Demokrasilerde
bu kabul edilemez. Belediye başkanlarımızın, bizim telefonlarımız
dinleniyor. Ama şu bir gerçek ki ne yaparlarsa yapsınlar, biz yasa
dışı hiçbir olayın içinde değiliz. Yaptığımız her şey yasal. Bizi
dinlemelerinden son derece memnunuz. Umarım bizi örnek alırlar. Bu
şekliyle dinlemek, devleti yönetenlerin korkularından
kaynaklanıyor. Korkunun esiri olan bir yönetici ise ülkesini
sağlıklı yönetemez. Adaletli ve ahlaklı yönetim sergileyemez çünkü
siz daha baştan tüm kuralları ezerek yasa dışı yola
başvuruyorsunuz. Mevcut AKP yönetimi bu haliyle otoriter bir
rejimdir. Vatandaşlarımızın bunu korku unsuru olarak kabul
etmemelerini isterim. Zaten burada ne konuşuyorsak dışarda da onu
konuşuyoruz.”
'Demokrasi vurgusu Diyarbakır'a özgü değil'
Kar yağışından dolayı ertelenen Diyarbakır ziyaretine dair de
konuşan Kılıçdaroğlu, “Diyarbakır ziyaretime ilişkin demokrasi
vurgusu yaptım ama bu oraya özgü bir vurgu değildi. Örneğin Rize’ye
de diğer illere de gitsem demokrasi vurgusu yapardım. Bölgede
geçmişte büyük acılar yaşandı. Şehitlerimiz var, insanlar büyük
acılar yaşadılar. Terörün bölgede çok etkin olduğunu biliyoruz.
Bugün için çok minimize edilmesi, hepimizin de mutlak arzusu.
Terörün insanlık suçu olduğunu biliyoruz ama terörle mücadele
ediyoruz derken demokrasi askıya alınıyor. Demokrasi askıya
alınırsa da en çok terör örgütlerine prim verirsiniz. Toplum
üzerindeki kurulan baskı, bu baskının yoğunlaşması, belli
kesimlerin terör örgütlerine sempati duyulmasını sağlar. Havalar
biraz daha ısınınca daha iyi koşullarda Diyarbakır’a mutlaka
gideceğim. Eğer Diyarbakır’a belirlediğimiz tarihte gitmiş olsaydım
cezaevinde işkence görmüş bir yurttaşı da ziyaret edecektim.
İşkence suçu, o dönemin yetkilileri gözetiminde gerçekleşmişse
onlarla helalleşmemiz lazım. Diyarbakırlılara sadece demokrasi
değil, insan hakları, ekonomi, işsizlik hakkındaki fikirlerimi ve
çözüm önerilerimi anlatacağım” dedi.
'6 partinin çalışması Türkiye için dönüm
noktası'
Cumhur İttifakı’nın Millet İttifakı’nın parçalanacağına yönelik
ülkeyi beklentiye sokmaya çalıştığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Şu an
güçlendirilmiş parlamenter sistem için çalışan altı siyasi parti
genel başkanı da büyük sorumluluk içinde hareket ediyor. Demokrasi
konusundaki açmazların farkındalar. Altı siyasi partinin genel
başkanları, güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda bir görüş
addediyorlarsa bu Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde önemli bir
dönüm noktasıdır, umut vericidir. İttifakı oluşturacak siyasi
partiler oturacak, konuşacak, kamuoyuna taahhütlerde bulunacaklar.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerken hangi adımların
atılması gerekiyor, bu konuda çalışmak, çaba göstermek gerekiyor.
Toplumun karamsar olmasına hiç gerek yok. Bütün bu sorunlar akılcı
yöntemlerle uygarca konuşarak tartışarak çözülür” ifadelerini
kullandı.
Cumhurbaşkanlığı’na nasıl bir profili aday göstereceklerine dair
de açıklama yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bozulan hukuk
düzenini yeniden inşa etmek istiyorsanız, devletin yaşadığı
çürümeyi sonlandırmak ve yeniden inşa etmek istiyorsanız, devleti
bilen, sağduyulu, ittifakın bileşenlerine güven veren ve ortak
hareket etmeyi temel ilke olarak kabul etmiş birisini cumhurbaşkanı
adayı olarak belirlersiniz. Çünkü bu bir geçiş süreci. Böyle bir
cumhurbaşkanı Türkiye’yi inşa konusunda elbirliğiyle bir güç olarak
ortaya çıkabilir. ‘Biz çok popüler bir ismi getirip cumhurbaşkanı
seçelim’ diye bir düşüncemiz yok. Cumhurbaşkanı adayının
nitelikleri çok önemli. Adayın siyasetçi olması lazım. Çünkü devlet
siyasal bir organ. Siyasal organı iyi tanıyan bir siyasetçi olması
lazım.”
'Hiçbir konu hiçbir siyasi partinin tekeline
verilemez'
Her partinin ekonomi alanında çalışmaları olduğunu ifade eden
Kılıçdaroğlu, “Her partinin kendi programı var. Biz, ‘Kendi
programınızı bir kenara bırakın’ diyemeyiz. Hepsini oturup
konuşuruz. Her partide ekonomi konusunda genel başkan yardımcısı
düzeyinde yetkin insanlar var” dedi.
Ekonomi programının DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a
bırakıldığına dair iddiaları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Hiçbir
konu hiçbir siyasi partinin tekeline verilemez. Çünkü sorun
ekonomi, insan hakları, adaletsizlik, liyakat sisteminin çökmesi,
devletteki çürüme, liyakat sisteminin çürümüş olması. Hangi
görüşten olursak olalım önce devleti doğru saat gibi çalışan bir
organa dönüştürmek zorundayız. Merkez Bankası’ndan tutun Kamu İhale
Kurumu’na kadar en nitelikli insanlar buralarda görev yapacaklar,
yasaların gereğini yapacaklar, yasadışı iş yapan bürokratlar
bürokrasiden ayıklanacak, düzgün, namuslu insanlar gelecek. Bunun A
Partisi, B Partisi olmaz. Siz devletteki yapıya parti gözlüğü ile
bakarsanız devletin yapılanmasında uyumsuzluk çıkar. Biz altı ay
içinde Türkiye’de bütün çarkların rahatlıkla dönebileceğine
inanıyoruz. Bütün bunların hepsi yapılabilir. Kamuda hala çalışan
çok nitelikli insanlar var. Bunlar biraz köşeye atılmış insanlar,
yetki ve görev verildiğinde çok iyi çalışırlar” açıklamasını
yaptı.
'Seçim olacak ve Erdoğan’ı demokratik yollarla
göndereceğiz'
Kılıçdaroğlu, yarın seçim olacak gibi çalıştıklarını ifade ederek,
“Seçim sandıklarının başındaki görevlilere kadar çalışma yapıyoruz.
Bu konuda çok iddialıyız. ‘Erdoğan seçim yapar mı, kaybetse de
gitmez...’ Bunlar hayal, halkın moralini bozmak için bazı
arkadaşların yazdıkları, televizyonlarda söyledikleri. Seçim olacak
ve Erdoğan’ı demokratik yollarla göndereceğiz. Türkiye
coğrafyasının neresinde yaşarsa yaşasın vatandaşların bunu
bilmesini isterim. ‘Efendim acaba seçim olur mu?’ diye soruyorlar.
Bu özellikle AK Parti kanadının pompaladığı bir şey, insanların
sandığa gitmemesini sağlamak için yürütülen bir çaba. Hiç kimsenin
hele hiçbir aydının bunu söylemeye hakkı yok. Seçim olacak ya
zamanında ya erken. Sandığa gideceğiz, sandıklara sahip çıkacağız,
oyumuzu kullanacağız ve bir kâbus dönemini sonlandıracağız,
herkesin buna inanması lazım” diye konuştu.