TOBB'un Genel Kurul toplantısından ayrılan Başbakan giderken
Kemal Kılıçdaroğlu ayağa kalkmamış. Elini de sıkmamış.
Elbette biri size elini uzattığında ayağa kalkıp elini sıkmak en
uygunudur.
Oturduğunuz yerden elinizi uzatmanız veyahut o kişiyi görmezden
gelmeniz, karşınızdaki kişiye değer vermediğinizi onu
küçümsediğinizi ortaya koyar...
Kemal Kılıçdaroğlu da bence Başbakanın elini ayağa kalkıp
sıkmalıydı...
Fakat...
Her şey normal olabilseydi!
Şu bir gerçek ki, Başbakan, fazlasıyla öfke dolu, bağırıp
çağırmayı seven, karşındakini azarlamayı normal gören, kendisine
itaat edilmesinden hoşlanan, bu tip anlayışla yetişmiş bir
insan...
Bu yüzden genellikle Başbakanın konuşmalarını dinlemiyorum ve
izlemiyorum...
Sonradan okuyorum...
Kendimce böyle bir çözüm buldum.
Kemal Kılıçdaroğlu ise yapması gerekeni yapıp, son kelimesine
kadar Başbakanı dinliyor, dinlemeli!
İster sevsin ister sevmesin ülkenin Başbakanı konuşuyor.
Fakat Başbakan hiçbir yerde ülkenin Ana Muhalefet Partisi
Liderini dinlemiyor.
O konuşmaya çıkacağı vakit bulunduğu yeri terkediyor.
Besbelli küçümsüyor, değer vermiyor.
Bunu görmezden gelip, Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirmek ancak ve
ancak “yandaş” bir kelimeyle açıklanabilir ki, yakışmaz...
Sorun herkes ayaktayken Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayağa kalkmaması
ise...
En doğrusunu yapmış!
Bir değil, iki değil...
Ben ağzımı açtığımda kulaklarını tıkayan adamın elini ben de
sıkmazdım.
Başbakan bile olsa!
Saygı sadece bir tarafın göstermesi gereken bir şey
değildir.
Her fırsatta insani değerlerden dem vuran Başbakanın da saygıyı
cebine koyup dolaşması lazım...
Eğer saygı görmek istiyorsa...
Yok eğer istemiyorsa...
Kendi bilir...
twitter.com/nsrnylmz