Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli'nin önerisine destek verdi
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Koronavirüs Bilim Kurulu'nun sözcüsü olmalı önerisine destek vererek açıklamaları Bilim Kurulu sözcüsünün yapmasını, alınması gereken önlemleri açıklayacak bir yetkili olması gerektiğini kaydetti.
Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Candaş Tolga
Işık'ın Instagram hesabındaki canlı yayına katıldı,
gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarında Bahçeli'ye destek verdiği kısım
dikkat çekti.
"Açıklamaları bilim kurulu sözcüsü
yapmalıydı"
Kılıçdaroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın çalışmalarını
başarılı bulup bulmadığına ilişkin bir soru üzerine, bir bakanı
"başarılı" ve "başarısız" diye vurgulamak istemediğini
belirtti.
Sağlık Bakanının Bilim Kurulu ile zaman zaman görüş farklılıkları olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Bilim Kurulunun söylediklerini yapsaydı çok daha güzel olurdu ve çok daha kısa sürede çok daha az hasar görerek Türkiye bu süreci aşabilirdi." dedi.
Kılıçdaroğlu, Koca'nın bir doktor olduğunun altını çizerek insan hayatının ne kadar değerli olduğunu en iyi bilecek kişilerden birisi olduğunu ifade ederek "Süreç içerisinde bir şeyler yapmaya çalışıyor. Özel olarak, bir eleştiri getirmek belki haksızlık olur." değerlendirmesini yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Bilim Kurulunun
bir sözcüsü olması yönündeki sözlerini doğru bulduğuna işaret eden
Kılıçdaroğlu, açıklamaları Bilim Kurulu sözcüsünün yapmasını, yani
siyasetten arındırılmış, tümüyle sağlığa kilitlenmiş, alınması
gereken önlemleri açıklayacak bir yetkili olması gerektiğini
kaydetti.
"Otoriter rejimler, bu süreçte
zayıflayacak"
Kılıçdaroğlu, bazı siyasetçilerin, salgının "otoriter rejimlerin de
güçlenmesine yol açacağı" yönündeki görüşlerine katılmadığını
belirterek "Tam tersini düşünüyorum. Otoriter rejimlerin bu süreç
içerisinde zayıflayacağını, sosyal devlete olan ilginin artacağını
düşünüyorum. Dolayısıyla devleti yöneten yöneticiler, zorunlu
olarak istemeseler bile sosyal politikaları uygulamak zorunda
kalacaklardır." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ABD Başkanı Donald Trump ile Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun, evinde kalan vatandaşlar için açıkladığı destek çalışmalarına işaret ederek Türkiye'de ise Kısa Çalışma Ödeneği, nakdi ücret desteği gibi uygulamaların devreye alındığını anımsattı.
"Bu bağlamda Türkiye de sosyal politikalarını geliştirmek zorunda ve bu çalışmayı da yaparken sağlıklı ve tutarlı bir strateji izlemesi lazım." diyen Kılıçdaroğlu, bu stratejinin birinci ayağında sağlığın olması gerektiğini aktardı.
"Yeniden şapkamızı önümüze koyup düşünmek
zorundayız"
Kılıçdaroğlu, sağlık çalışanlarının bu süreçte çok başarılı bir
şekilde çalıştığını vurgulayarak stratejinin ikinci ayağında
işsizlikle mücadele ve üçüncü ayağında da yoksullukla mücadelenin
olması gerektiğini söyledi. Sosyal devletin tam da bu noktada
ortaya çıktığını anlatan Kılıçdaroğlu, kısa çalışma ödeneği ve
diğer desteklerde kayıt dışı çalışanların durumunun da dikkate
alınmasının önemli olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla biz, yeniden şapkamızı önümüze koyup düşünmek zorundayız. Dedim ki demokratik bir anayasaya ihtiyacımız var, ikincisi devleti yönetenlerin kesinlikle hesap verebilir konumda olmaları lazım. Madem benim vergimi topluyorsun, benim vergimi harcıyorsun nerelere harcandığını bana, topluma söylemiyor. Yani devlet yönetiminde şeffaflık olsun, bunu sağlayalım diyorum. Üçüncüsü 'aile yardımları sigortası'nı çıkarın dedim." ifadelerini kullandı.
Aile yardımları sigortasının 1971'de çıkarılmasının önerildiğini ama 2020 yılına gelindiğinde hala çıkmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, yoksullukla mücadelenin "insan onurunu koruyarak devletin vatandaşa asgari bir gelir güvencesi" sağlaması anlamına geldiğini dile getirdi.
"Kavgadan, kutuplaşmadan toplumun kurtulması
lazım"
Siyasette kutuplaşma, kavga olduğunu dile getiren
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bu kavgadan, kutuplaşmadan
toplumun kurtulması lazım. Siyaset, sorunları çözme sanatına
dönüşmeli. Siyaset, intikam, öç alma alanı değil ki. İktidar,
muhalefet beraber oturacağız, konuşacağız. Kovid-19 çıktı,
Türkiye'yi geldi vurdu. Binlerce kişi hayatını kaybetti, yoğun
bakımda, hastanelerde yatıyor. Yaklaşık 5 milyon kişi, en az, şu
anda işinden oldu, evinde. Aylık alamıyor. Ona sadece sınırlı
sayıda bir miktar para ödeniyor ama tamamına da değil. Şu soruyu
sormamız gerekiyor; böyle bir tablodan biz nasıl çıkabiliriz? Bunun
için 'Ekonomik Sosyal Konseyi' toplayın önerisinde bulunduk."
Kovid-19 ile mücadele için Bilim Kurulu'nun oluşturulduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Ekonomik Sosyal Konseyi ise işsizlik ve yoksullukla mücadele için oluşturulmasını istediklerini ama gereğinin yapılmadığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, şu ana kadar getirilen çözümlerin yaraya merhem olmadığını savundu.
"Kovid-19'la ilgili rapor, dün gece bana
gönderildi"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu süreçte
Sayın Cumhurbaşkanı ile hiç görüştünüz mü?" sorusu
üzerine, böyle temel bir sorunla karşılaşıldığında devleti
yönetenlerin ortak aklı egemen kılmak ve ortak politika oluşturmak
açısından diğer siyasi partilerin liderlerini davet etmesi
gerektiğini belirtti. Hayatın her tarafını etkileyen bu olayda
görüşlerinin alınmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, bunun üzerine
partinin kendi içinde bir Bilim Kurulu oluşturduklarını anımsatarak
şöyle konuştu: "Dışarıdan bu konuları iyi bilen arkadaşlarımızla
bir rapor hazırladık. Raporu, parlamentoda grubu olsun veya
olmasın, bütün siyasi partilerin genel başkanlarına önerilerimizi
de ekleyerek gönderdik. Sayın Erdoğan'a da gönderdim. Sayın Erdoğan
da daha sonra, onlar da Kovid-19'la ilgili bir rapor hazırladılar.
Dün gece saat 23.00'te bana gönderildi bu rapor. Yapılan
uygulamalar, bir şekliyle orada yazılmış vaziyette. Yüz yüze
görüşmenin, düşüncelerimizi aktarmanın, gerekirse eleştirileri
yapmamızın bize değil ülkeye yönetenlere büyük katkısı olacağı
kanısındayım. Çünkü bazen bizim gördüğümüzü onlar görmeyebilirler,
bazen onların gördüğünü biz görmeyebiliriz veya onların bildiğini
biz bilmeyebiliriz. Dolayısıyla ortak, sağlıklı, tutarlı bir
politika oluşturmak gerekiyordu ama bu olmadı."