Kemal Gürüz ben ne yaptım diye sordu
Abone olEski Yök Başkanı Kemal Gürüz'ün kardeşi Yüksel Gürüz, yaptığı açıklama ile sert çıktı
28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan Kemal Gürüz,
kendisini ziyarete gelen kardeşine "Burada olmayı hak
edecek ne yaptım, neden içerdeyim" diye dert yandı.
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün tutuklanmasına yapılan itiraz reddedildi. Gürüz’ün avukatı aracılığıyla yaptığı itirazı değerlendiren 12. Ağır Ceza Mahkemesi, “Tutuklama kararı hukuka uygundur” dedi.
28 Şubat soruşturması kapsamında 25 Haziran’da tutuklanan eski YÖK Genel Başkanı Kemal Gürüz’ün, Sincan Cezaevi’ndeki ilk ziyaretçileri ise kardeşi Yüksel Gürüz ve eşi Güniz Gürüz oldu. Yüksel Gürüz, dün ağabeyini cezaevinde ziyaret ettikten sonra yaptı:
BOĞAZIMDAN GEÇMİYOR
“Sağlığı iyi. Ancak ‘Burada olmayı hak edecek ne yaptım,
neden içerdeyim, düşünüyorum yanıtını bulamıyorum, boğazımdan
hiçbirşey geçmiyor’ diyor, bu ağrına gidiyor. Girdiğinden
beri yemek yemekte zorlanıyor, ilaçlarını almıyor. Ama bize söz
verdi, artık yemeğe başlayacak. Alışveriş yapabilmesi için gerekli
parayı yatırdık. Sayılı giyecek bulundurabiliyor, ilgililere
giyeceklerini teslim ettik. Kafasını dağıtması için iki tane de
kitap bıraktık.
İKİ ALBAYLA BİRLİKTE KALIYOR
İki emekli albay ile birlikte kalıyor. Cezaevi yönetimi, en üst biriminden infaz koruma memuruna kadar son derece nezaketle davranıyorlar. Çok sıkı güvenlik önlemleri vardı, ama biz de aynı nezaketle karşılandık. İlk ziyaretçileri yengem ve ben olduk. Oğlu da ABD’den döndü. O da ziyaretine gidecek. Davasıyla ilgili olarak, bize, ‘Ben kaçmadım, yurt dışından koşa koşa geldim. Burası benim ülkem. Bana yöneltilen üç soru var. Neden katsayı uyguladın, El Ezher’in denkliğini neden vermedin, yurt dışından usulsüz kararlarla öğrencileri neden geri çağırdın. Bu üç karar da YÖK genel kurulunun kararı, hiçbiri şahsi kararım değil.
BENİ DE Mİ TUTUKLAYACAKLAR
BÇG’nin parçası olup olmadığımı sordular. BÇG şemasında yer alıyor muyum diye sordum. Hayır ama uygulamalarınız benziyor dediler’ bilgisini verdi. Ben de ağabeyime çok benziyorum, beni de mi tutuklayacaklar bu mantıkla?
HANGİ GEREKÇEYLE İÇERDE
Ağabeyimi hangi gerekçeyle içerde tuttuklarını anlayamıyoruz. Görevinden ayrıldığından beri yıllardır YÖK’e adımını atmadı. YÖK’e, onun döneminde görev yapan bir Allah’ın kulu bile kalmadı. Evi zaten arandı. Hangi belgeyi, nasıl yok edecek, hangi delili karartabilecek? Bugüne kadar inandığı değerleri savunmaktan ve yasaları uygulamaktan başka birşey yapmadı.”
FİŞLEME MERKEZİ GÜRÜZ'ÜN DÖNEMİNDE
KURULMUŞTU
Yüksek Öğretim Kurumu’nda (YÖK) 28 Şubat sürecinin son izi olan “Toplumsal Faaliyet Birimi” geçtiğimiz aylarda kaldırılmıştı. YÖK Başkanlığı, 29 Şubat 2012'de “İrtica ile Mücadele” konusunda alınan kararları üniversitelere bildiren “Toplumsal Faaliyet Birimi”ni kaldırdı.
“Toplumsal Faaliyet Birimi”, 14 yıl önce Kemal Gürüz'ün başkanlığı döneminde kurulmuştu.Bu birim, akademisyenlenin atama ve terfi süreçlerini idelojik gerekçelerle yönlendirdiği, bir nevi fişleme yaptığı iddiasıyla tartışmaların odağındaydı.
ORDU GÖREVE PANKARTINI O MU HAZIRLAdI?
28 Şubat sürecinde Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel
Başkanlığı’nı yürüten Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, 2003’te yapılan ve ‘Ordu Göreve’ pankartının açıldığı
mitingin Kemal Gürüz tarafından tertip edildiğini öne
sürmüştü. 2003’te yapılan ve ‘Ordu
Göreve’ pankartının açıldığı mitinge göndermede bulunan Hatipoğlu,
şöyle konuşmuştu:
“Darbeci ve Ergenekoncu deniliyor ya onların organize ettiği
mitingler hatırlanacaktır. Bunlardan 25 Ekim 2003’te ‘Ordu Göreve’
pankartının açıldığı miting halen belleklerdedir. Ardından diğer
toplantılar geldi. Tabii bu, bir başlangıçtı. Kemal Gürüz,
Ankara Üniversitesi’ne o mitingi görev olarak verdi. Şimdi ‘O
mitinge sade vatandaş olarak katıldım’ diyor. Ama hakikatinde o
miting kendi talebi ile yapıldı. Anılan miting için dönemin Ankara
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras’a talimat verdi.
Normalde YÖK, bu tür mitingler tertip edemiyor. Hatırlıyorum o
miting için rektörler öğretim üyelerine araba tahsis etti. Yani
üniversitelerde hiç görülmemiş bir şeydi. Çünkü genelde
üniversiteler, öğretim üyelerinin mitinglere katılmamaları için
teşvik ederdi. Ama bu dönemde katılmaları için teşvik
etti."