Kemal Derviş'ten tokat gibi yanıt
Abone olKimi çevrelere göre, Kemalizm, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinde engel teşkil ediyor. Aynı konuda bir soru da Kemal Derviş'e de geldi. Derviş'in yanıtı ise netti.
BM Kalkınma Programı Başkanlığı’na seçilen Kemal Derviş, Türkiye
için hedefin AB’ye tam üyelik olduğunu belirterek, "21. yüzyılın
barış Avrupasını, ancak Türkiye’nin tam üyeliğiyle birlikte
yaratabiliriz" dedi.
Derviş, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Avrupa Çalışmaları Merkezi
Öğrenci Forumu’nun düzenlediği "Katılım Müzakereleri Eşiğinde
Türkiye" başlıklı konferansa katıldı.
"Avrupa Haftasonu Okulu Programı" kapsamında düzenlenen ve
Avrupa’nın çeşitli üniversitelerinden öğrencilerin de dinleyici
olarak katıldığı konferansta konuşan Derviş, Avrupa Birliği’nin
Türkiye’nin üyeliğini tartıştığını, bunun yanı sıra kendi içinde de
birliğin gelecek vizyonunun ne olacağına ilişkin tartışmalar
bulunduğunu belirtti.
AB’nin geleceğine ilişkin farklı öngörüler olduğuna değinen Derviş,
bazılarının AB’yi bir "süper devlet" ya da "süper ulus" şeklinde
görme eğiliminde olduğunu ve bu süper devleti de din bağlamında
tanımladığını kaydetti.
Bu kapsamda Avrupa’ya ait olma duygusunun güçlendirilmesi için ABD
ya da Müslümanların "öteki" olarak algılandığını belirten Derviş,
Türkiye’nin de "İslam’ın simgesi" olarak görüldüğünü söyledi.
Derviş, ulus ya da dine dayalı ülke tartışmalarının geçen yüzyılda
kaldığını ve AB’nin fikir babası Jean Monnet’in AB’yi barış ve
düzenin kurucusu olarak gördüğünü, böyle bir birliğin ise bazı
kesimleri dışlayarak kurulamayacağını dile getirdi.
"AVRUPA IRKÇILIĞINA DÖNÜŞMESİN"
AB içinde Müslüman bir toplumun varlığının da bu barış projesini
destekleyeceğini vurgulayan Kemal Derviş, Avrupa projesini yeni bir
"Avrupa ulusu" olarak görenlerin, Avrupalılık kimliğini dinsel ya
da etnik bazda tanımlama eğiliminde olduklarını söyledi.
Derviş, "Bazılarına göre Avrupa’yı eski, köklü bir imparatorluk
olarak görmek daha kolay. Ama Avrupalılık kimliği sadece ırk
kökenine ya da din kökenine dayandırılamaz. Avrupa vatanseverliğine
evet, ama bu yönelim Avrupa milliyetçiliğine, Avrupa ırkçılığına
dönüşmemeli" şeklinde konuştu.
Avrupalı genç kuşağın motivasyonunun geçmişin korkularından değil,
Avrupa’nın barış ideolojisini güçlendirebilecek ve
yaygınlaştırabilecek bir birlik olmasından gelmesi gerektiğini
vurgulayan Derviş, "İşte Türkiye’nin de parçası olmak ve
yapılandırılmasına katkıda bulunmak istediği 21. yüzyıl Avrupası da
budur" dedi.
Derviş, sözlerine şöyle devam etti: "Avrupa, kendisini 21. yüzyıla
hazırlamalı ve kendi geleceğini geçmişte aramamalı. Geçmiş
düşmanlıkları, ayrılıkları aşan bir anlayış içinde 21. yüzyılın
Avrupası kurulmalı. Türkiye için de hedef tam üyeliktir. Tüm
üyeliğin anlamı, bu büyük coğrafyada, Türkiye’nin Avrupa’nın
savunma, ekonomi ve sosyal alanlardaki politikalarında söz sahibi
olmasıdır. Biz, bu söz sahibi olan ülke olmak istiyoruz. Bunun
dışında bir seçeneği kabul edemeyiz. Bunun dışındaki bir seçenek,
Avrupa için de yararlı bir seçenek değildir. 21. yüzyılın barış
Avrupasını, ancak Türkiye’nin tam üyeliğiyle birlikte
yaratabiliriz."
YABANCI ÖĞRENCİDEN KEMALİZM SORUSU
Konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Derviş,
Hollandalı bir öğrencinin "Müslümanlık AB’ye uyumda engel olur mu
diye konuşuluyor. Hiç değinilmeyen bir şey var; Türkiye’nin
Kemalizm kökeni uyumda engel olabilir mi?" demesi üzerine,
"Kesinlikle böyle bir engel söz konusu değil" dedi.
Derviş, bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor
Bayramı’nın kutlandığını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Türkiye’nin Kemalizm ideolojisinin AB ile çeliştiği hiçbir nokta
yoktur. Eğer Kemalizm olmasaydı, bugün Avrupa Birliği üyeliğini
tartışıyor olamazdık. Kemalizmin vatanseverliği, ırkçılık anlamında
değildir. O, zamanının çok modern bir lideriydi. Eğer böyle bir
engel olsaydı, bir Avrupa ülkesinin, İsviçre’nin yasasını kendi
ülkesine uyarlamazdı. Türk kadınları seçme ve seçilme hakkını,
Avrupa’da ilk olan Fransa’dan önce ve Atatürk’ün zamanında
almıştır." Derviş, bugün "Kemalist" olduğunu söyleyen bazı köşe
yazarlarının da Atatürk gibi barışçı değil, şovenistik bir
yaklaşımları olduğu eleştirisini de yaptı.
Kaynak: