Kemal Çapraz'ın öldüğü gece Türkiye gazetesi çok değişti

Türkiye Gazetesi'nin "Yeni Türkiye" olduğu saatler.... 16 Eylül tarihi... 5 sene önce, tam da bu saatlerde, Türkiye'deki ilk şefim Kemal Çapraz'ı bir trafik kazasında kurban verdik. Ekran'da "değişim rüzgarı" eserken, Kemal'i düşündüm, "o da olsaydı keşke

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

Türkiye Gazetesi'nin "Yeni Türkiye" olduğu saatler.... 16 Eylül tarihi... 5 sene önce, tam da bu saatlerde, Türkiye'deki ilk şefim Kemal Çapraz'ı bir trafik kazasında kurban verdik. Ekran'da "değişim rüzgarı" eserken, Kemal'i düşündüm, "o da olsaydı keşke" demekten alamadım kendimi... 

O güzel insanı bir kez daha yad ediyor, Allah'tan rahmet diliyorum.

                            ***

Türkiye benim ilk göz ağrım.. Haysiyet yoksunu kimi kalemşorlerin gazete dağıtanları ayıpladığı bir dönemde, Türkiye'yi koltuğumun altında gururla taşıdığımı söylemekten hiç gocunmadım. Zira, bu mesleğe giden yolum, gazete dağıtarak başlamıştı. Özümü, geçmişimi, alın akımı nasıl inkar edebilirim?

Kendimi inkar etmiş olmaz mıydım? 

Türkiye'nin bugünlere gelmesinde toplu iğnenin ucu kadar olsa da, benim de katkımın olması hakikaten farklı bir duygu. Mücahit Ören'in hasretini çektiği Enver Abi de bu güzel günleri görebilseydi keşke...

Türkiye'nin yaşlı logosuna gençlik aşısı yapanların arasında, onun da imzası olsaydı keşke...

                           *** 

Türkiye değişti, Türkiye gazetesinin değişime ayak diretmesi olmazdı. Mücahit Ören'in yıllardır bu değişime hazırlandığını biliyordum. Enver Abi'nin sağlığıydı değişimi geciktiren, Mücahit Ören'in elini kolunu bağlayan.

Enver Abi hakkın rahmetine kavuştu, bayrağı Mücahit Ören devraldı. Ona düşen bu değişimi gerçekleştirmekti. Ona düşen, aldığı bayrağı daha da yukarılara dikmekti. Ona düşen, barışa, kardeşliğe hizmet etmekti. Nasıl ki Enver Abi, kardeşin kardeşi boğazladığı o zor günlerde zor bir işe soyunduysa, Mücahit Ören'in de Türkiye'nin en zor günlerinde bu görevi üstlenmesi gerekiyordu.

Öyle yaptı, alacağı tepkilere rağmen, köklü bir değişimin altına imza attı ve Nuh Albayrak'ın yol arkadaşlarını belirlemesinde, sonuna kadar açık bir kapı bıraktı.

Kemal Çapraz'ın ölüm yıldönümü olan gecede Türkiye'nin değişen hali ile tanıştık. Yazarlarıyla buluştuk. Melih Altınok'la selamlaştık, Yıldıray Oğur'la tokalaştık, Alper Görmüş'le koyu bir sohbete daldık. Deniz Ülke Arıboğan'la sosyal medya üzerine çene çaldık,  Fuat Uğur'la değişimden sonraki yolculuğu masaya yatırdık.

                         ***

"Huzur veren gazete" sloganı yerini "Yeni Türkiye'nin Yeni Türkiye"sine bırakmıştı. Değişimi gerçekleştirenler ise, gecenin sonunda hem mutlu hem de huzurluydu. Nuh Albayrak'ı görmeliydiniz, yeni çocuk sahibi olmuş gibiydi...

Endişeler de yok değil, bir kesim Taraf'ın eski yazarlarıyla çıkılan yolun, ne zaman biteceğinin hesabını yapıyor şimdiden. Bir kesim, bu yazarların atama ile Türkiye'de yazacağını iddia ediyor. Gerçeği bilen ve yaşayan diğer kesim ise, çıkılan yolun dikensiz olacağı görüşünde birleşiyor.

Yıldıray Oğur veya Melih Altınok...

Ya da diğerleri...

Uzak değiller bu gazeteye...

Alper Görmüş ise, geçmişte muhafazakar yazarlara yaptıklarının bir başkası tarafından kendisine yapılmasının huzurunu yaşıyor. Alnı dik bir şekilde, "Türkiye'deyim evet" diyebiliyor! Yıldıray Oğur, çocukluğunda dedesinin kapısına bırakılan gazetede yazmanın keyfini yaşıyor. Melih Altınok ise kibire kafa tutuyor.

Bu meslekte korkulara yer yok!

Nuh Albayrak, ele güne bunu gösterdi ve iyi bir ekip oluşturdu.

Bize düşen, şans dilemektir!

Yolun açık olsun arkadaşım!