Kelepçelendikten sonra ölen kameramanın eşi anlatıyor
Abone olBBC Türkçe'den Sinan Onuş, kelepçelendikten sonra polis otosunda fenalaşarak hayatını kaybetmeden eski kameraman Yılmaz Koçyılmaz'ın eşi ve görgü tanıklarıyla görüştü.
"Saat 15.00 sularıydı. Eşimle telefonla konuştuk. Çok neşeliydi. Yolun kar nedeniyle kapalı olduğunu söyledi ama'geleceğim' diye ekledi. Ardından 'polislerle bir konuşayım, yol ne zaman açılacakmış sorayım' dedi, cenazesi geldi."
Bu sözler, Ankara'da yaşayan ve polis tarafından elleri kelepçelendikten sonra polis otosunda fenalaşarak hayatını kaybeden eski haber kameramanı Yılmaz Koçyılmaz'ın eşi Eda Koçyılmaz'a ait.
13 yıl önce gazeteciliği bırakıp ticarete atılan
Koçyılmaz'ınölümünün, polisin yetkilerini genişlettiği için
muhalefet tarafından yoğun eleştirilere neden olan İç Güvenlik
Paketi'ne ilişkin tartışmaların yaşandığı günlere rast gelmesi
olayı kamuoyu gündemine taşıdı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Umut Oran, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na soru önergesi verdi. Oran, Bakanı Ala'ya, "Koçyılmaz'ın öldürülmesi, görevli polisin 'makul şüphe' uygulamasından mı kaynaklanmaktadır? İç güvenlik paketi, dediğiniz yasa değişikliği henüz TBMM'de görüşülmemişken kolluk tarafından uygulanması yönünde yazılı, sözlü talimat mı verdiniz?" diye sordu.
Bakan Ala, soru önergesine henüz yanıt vermedi.
Olay nasıl gerçekleşti?
45 yaşındaki Yılmaz Koçyılmaz, 10 Şubat öğleden sonra Erdoğan Yıldız ve Arzu Kaplan'la birlikte Ayaş'taki işyerinden Ankara'ya dönmek için yola çıktı. Aracı, firmanın Pazarlama Müdürü Erdoğan Yıldız kullanıyordu.
Yılmaz Koçyılmaz'ın o sırada yanında bulunan görgü tanıkları Yıldız ve Kaplan, BBC Türkçe'ye yaşadıklarını anlattı. Tanıkların ifadesine göre, birkaç kilometre gitmişlerdi kiyoğun kar yağışı nedeniyle polislerin yolu trafiğe kapattığını gördüler. Bir süre beklediler. Polisler, "yol açıldı" uyarısı yapmadan gidince onlar da yollarına devam etti.
3-4 kilometre sonra bu kez başka bir polis ekibinin yolu kestiğini gördüler. En öndeki araç kendilerinindi. Yaklaşık 20 dakika da burada beklediler.
Koçyılmaz, eşiyle konuştuktan sonra polislere ne kadar daha bekleyeceklerini sormak için araçtan indi. Polis aracının yanına yaklaşıp camına eliyle hafifçe vurdu.
Görgü tanıklarının ifadesine göre Koçyılmaz, polis otosununcamını indiren polise, "aracının kar lastiklerinin yeni olduğu, bu nedenle de kardan etkilenmeyeceği için evine gitmek istediğini" söyledi. Polis izin vermedi. Koçyılmaz "Saat ilerlerse hiç gidemeyeceğiz. Yol temizleme araçları da görünmüyor, bırakın gidelim" diye ısrar etti.
Koçyılmaz ısrara devam edince polis aracından indi ve sinirli bir ifadeyle "Senin gibilerle mi uğraşacağız" diyerekbileklerine kelepçe taktı. Ardından zorla polis otosunungözaltı bölümüne sokmaya çalıştı. Bu sırada Koçyılmaz, "Bir yere kaçmıyorum, kelepçe takmanıza gerek yok. Durun, ben yüksek tansiyon hastasıyım, ilacımı almam lazım" diye bağırıyordu.
Görgü tanığı Erdoğan Yıldız, araya girdi. Polislere,"Koçyılmaz'ın hasta olduğunu, izin verirlerse sakinleştirebileceğini" söyledi. Polisler, ne Koçyılmaz'ı ne de Yıldız'ı dinledi. Koçyılmaz'ı polis otosunun gözaltı bölümüne zorla sokan polis, Yıldız ve Kaplan'a "Bizi takip edin" dedi. Yıldız ve Kaplan, "Karakola gidiyoruz" diye düşünerek kendi araçlarıyla polis otosunu takip etmeye başladı. 500 metre kadar gitmişlerdi ki polis otosu durdu.
Yine her iki görgü tanığının ifadelerine göre, Koçyılmaz'ıkelepçeleyen polis, araçtan çıktı. Polis otosunun gözaltı bölümündeki Koçyılmaz'ı oradan indirip, arka koltuğa oturttu. Ardından da arkadaki araca gelip, Koçyılmaz'ın ilaçlarını istedi.
Tanık Erdoğan Yıldız, aracın torpido gözündeki ilacı polise verdi. Yıldız'ın ifadesine göre, birkaç dakika sonra aynı polis tekrar geldi. Bu kez de "limon var mı" diye sordu. Erdoğan Yıldız, "olmadığını" söyledi ama yakındaki bir markete koşarak limon alıp geldi. Yıldız ve Kaplan, polis aracının içini göremiyorlardı. Bu nedenle de Koçyılmaz'a ne olduğunu bilmiyorlardı.
'Ambulans çağırmamışlar'
Koçyılmaz'ın firmasında olaydan bir gün önce işe başlayan tanık Arzu Kaplan, bu andan sonrasını ise şöyle anlattı:
"Polisler, Yılmaz Bey'i araçtan indirdi. Yüzü mosmordu. Nefes almıyordu ve baygındı. İlk müdahaleyi Erdoğan Bey yaptı. Polisler ambulans bile çağırmamışlar. Hatta Erdoğan Bey'e yardım bile etmediler. Tam bu sırada Beypazarı yönüne giden bir ambulans gördük, durdurduk. Yılmaz Bey'i oraya taşıdık ama kurtaramadılar. 15 dakika ambulansın yanında kaldık. Aracımızı almak için olay yerine döndük, polisler hiçbir şey söylemeden gitmişti."
Olay kamuoyunda tartışılırken Ankara Valiliği tarafından dayazılı bir açıklama yapıldı.
"Adli ve idari soruşturmanın başlatıldığının" duyurulduğu açıklamada ayrıca, "Cumhuriyet Savcısı nezaretinde yapılan ilk incelemede darp ve cebir izine rastlanmadığı belirtilmektedir" denildi. Koçyılmaz'ın eşi ve görgü tanıkları, Valiliğin açıklamasına tepki gösterdi.
Görgü tanıkları Yıldız ve Kaplan, "Biz savcıya, darp ettiler demedik. Tartışma oldu, Yılmaz Bey kelepçe taktırmak ve polis otosuna binmek istemedi. Polis bunları zorla yaptı, diye ifade verdik" dedi.
Koçyılmaz'ın eşi Eda Koçyılmaz da BBC Türkçe'ye, "Biz,darp iddiasında hiç bulunmadık. Kendisine silah çekmeyen, şiddet uygulamaya kalkmayan birine niye kelepçe takılır? Hasta olduğunu söylemesine rağmen niye dinlenmez ve eşim ölür? Ben, bu soruları soruyorum. Suçlular kimse ortaya çıkarılması için sonuna kadar mücadele edeceğim. 16 Şubat Pazartesi günü de adliyeye giderek suç duyurusunda bulunacağım" diye konuştu.