Kekeç bu kez Ekşi'ye hak verdi
Abone olHer fırsatta Oktay Ekşi'nin başkanı bulunduğu Basın Konseyi'ni ciddiye almadığını söyleyen Yenişafak yazarı Ahmet Kekeç, bu kez Hürriyet yazarına hak verdi.
Her fırsatta Basın Konseyi'ni ciddiye almadığını belirten Ahmet
Kekeç, bu kez Oktay Ekşi'nin yazısına bu kez hak verdi.
Ekşi'nin Türkiye-İsrail ilişkilerine değindiği yazısına destek
veren Kekeç'in yazısı şöyle:
Oktay Başkan'a destek...
Oktay Başkan, "Basın Konseyi"nin faaliyetleriyle ilgili yazdığım
yazılardan dolayı bana kızgın... Ben onun konseyini ciddiye
almıyorum, o benim yazdıklarımı "katlanılabilir" bulmuyor.
Olabilir.
Her zaman anlaşacak değiliz ya...
Fakat bazen hissiyatıma tercüman olan yazılar yazıyor. 31 Ağustos
tarihli olanı mesela... Özetle diyor ki Oktay Başkan, "İsraillilere
sorarsanız, Başbakan Erdoğan'ın, Şeyh Ahmed Yasin'in öldürülmesi
üzerine İsrail'i resmen 'devlet terörü' yapmakla suçlaması
ilişkilerin bozulmasına yol açtı. Ne var ki İsrailliler hep
işlerine geleni anımsıyorlar. Örneğin aynı Erdoğan'ın 15 Kasım
2003'te İstanbul'daki iki sinagoga yönelik terör olayları üzerine
hahambaşının ayağına gidip taziyede bulunmasını unutuyorlar."
Daha sonra sözü, İsrail'in Kuzey Irak'ta yürüttüğü faaliyetlere
getiriyor ve şöyle diyor: "ABD'nin Pulitzer Ödüllü gazetecisi
Seymour Hersh, Haziran 2004'te New Yorker dergisinde yayınlanan bir
yazısında İsrail'in, 2003 sonundan itibaren Kuzey Irak'ta
peşmergeleri, en gizli komando birimi olan Mistaravim'le aynı
düzeyde eğitimden geçirdiğini bildirdi. Dahası, Türk kaynakları,
İsrail'in Kuzey Irak'ta genişleyen varlığından ve Kürtlerin
bağımsız devlet hırsını teşvik etmesinden giderek daha çok
rahatsızlık duyduklarını belirtti. Yazılanlar sadece Seymour
Hersh'in bildirdiklerinden ibaret olsa, sorun yoktu. Sonraki
günlerde özellikle ABD'deki Museviler arasında bağımsız bir Kürt
devletinin İsrail için Türkiye'den çok daha iyi ve yararlı
olacağını savunanlar seslerini duyurmaya başladılar."
Hulasa, demek istiyor ki Oktay Başkan, ilişkilerin hızla bozulma
sürecine girmesinde asıl fail İsrail'in kendisidir. Bir de tabii,
yine Ekşi'ye göre, suları bulandırmayı ve iki ülkeyi birbirine
düşman etmeyi kendi çıkarlarına uygun görenler var. Bunlara örnek
olarak da, Hitler'e hayran olduğunu yazan köşe yazarını ve ABD'de
mukim bir Yahudi örgütünü gösteriyor Ekşi ve şöyle devam ediyor:
"ABD'de -üstelik Yahudileri temsil etme iddiasıyla- Türkiye'ye bela
okuyanların havlama sesleri taa buralara geliyor. Bu böyle devam
ederse Türklerin gözünde İsrail, bir zamanlar Suriye'nin aldığı
yeri alacak... Bunu İsrail görmüyor mu?"
Görmez mi?
Belki de böylesi işine geliyordur.
Önceki gün, bir okurumdan, (Ekşi'nin benzetmesiyle) işbu "havlama
sesi"ni örnekleyen bir mail aldım. Dr. Benjamin Yafet adlı, Türkçe
konuşan, Türkçe yazan, muhtemelen bir Türk Yahudisi, "İsrail
bölgede huzur içinde yaşamak istiyorsa, Türkiye'yi ve Türkleri
kendisine düşman etmemeli" diyen M. D. adlı "grup arkadaşına"
şunları yazıyor:
"Biz Yahudi'ler 'NEVER AGAIN' diye and içtik. İsrail bu gün, her
türlü Arap devletlerinin toplamını harp halinde kesin yener ve
isterse de YOK EDEBİLİR! Bu denkleme İran'ı da ilave edebilir ve
yine aynı neticeyi alabilirsiniz. Bu denkleme M. D.'nin gayet
şizofrenik olarak ilave ettiği Türkiye'yi de katabilirsiniz, netice
yine değişmez. Türkiye'ye askeri silah teknolojisi transferi
yapanın kim olduğunu unutmayalım. Bir termo nükleer bombanın, Texas
eyaleti büyüklüğünde bir memleketi harabeye çevireceğini de
unutmayalım. Evet baylar bayanlar, tehdite tehdit ile cevap
veriyorum. Sıkıyorsa hodri meydan. İsrail'in nerede olduğu
belli..."
Gru-içi bir yazışma...
Ama internet ortamında yüzbinlerce, milyonlarca kişi okuyor
Türk istihbarat birimlerine de ulaşmıştır mutlaka.
Bu yazışmayı ileten okurum, mektubunun sonuna şöyle bir not
düşmüş:
"Sadece fanatik bir Yahudi görüşü deyip geçmeyin, bugün ABD'de ve
İsrail'de yaşayan Yahudi çoğunluğu böyle düşünüyor..."
Böyle düşünüyorsa, Oktay Başkan haklı.
Demek ki, İsrail şımarıklığı sadece Türkiye-İsrail ilişkilerini
değil, dünya barışını da tehdit ediyor.
Yazı: Ahmet Kekeç
Kaynak: Yenişafak