KCK'dan 'öz yönetim' açıklaması: Geç bile kaldık!
Abone olKCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, Doğu ve Güneydoğu'nun bazı illerindeki öz yönetim ilanları için, "Aslında geç kaldığımız bir konudur. Bedeli ne olursa olsun bundan geri adım atılmayacaktır." dedi.
HAKKARİ, Şırnak ve Diyarbakır başta olmak üzere
son günlerde PKK çatışmalarına sahne olan bazı Doğu ve Güneydoğu
illerindeki 'özerklik- öz yönetim' ilanlarına ilişkin olarak,
KCK'dan, "Aslında geç kaldığımız bir konudur. Bedeli ne olursa
olsun bundan geri adım atılmayacaktır. Kürtler kendi öz
yönetimlerini, demokratik özerkliklerini ilan ettiği gibi
savunmasını da bileceklerdir" açıklaması geldi.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, ANF''ye yaptığı
açıklamada, "Halk öz yönetimlerini ilan ederken
“kimliğimizi, halk olmaktan kaynaklı tüm haklarımızı ve
özgürlüğümüzü tanımayan bu devleti biz de tanımıyoruz” demiştir.
Çok basit ama çarpıcı ve anlamlı bir ifadedir. Gerçekten Kürtlerin
halk olmaktan kaynaklı halklarını, anadilde eğitim ve kendini
yönetme hakkını tanımayan bir zihniyeti Kürtler niçin tanısın...
Kürtleri kimliğiyle kültürüyle yok sayan bir devlete Kürtler niçin
benim devletim desin. Öyle bir şey olabilir mi?"
diyerek öz yönetim ilanlarını savundu.
"KÜRTLER STATÜSÜZ YAŞAMAYI NASIL KABUL EDER"
"21. yüzyılın bu çeyreğinde kimliksiz yaşamak tek başına en büyük
isyanın nedenidir. Kürt halkının varlığı ve kimliği dahi kabul
edilmemektedir. Kürtler tabi ki isyan edecektir, etmezlerse
kötüdür." diyen Ok, "Zaten 40 yıllık mücadele de, bunca direniş ve
bedeller de bunun için değil miydi? Yanı başında Güney Kürdistan ve
Rojava’da halkımız statü kazanırken 20 milyonu aşkın Kürdün
yaşadığı Kuzey Kürdistan’da Kürtler nasıl statüsüz yaşamayı kabul
ederler... Her halk gibi Kürtlerde özgür olma ve kendilerini
yönetme hakkına sahiptirler. Bunun önüne geçilemez artık."
ifadelerini kullandı.
İşte o açıklamalardan çarpıcı satırlar:
"ERDOĞAN'IN BAŞKANLIK HAYALLERİ TÜMDEN ORTADAN
KALKACAKTIR"
Bundan sonra 10 tane seçim de olsa Erdoğan ve AKP’nin kazanacağı yoktur. Halen hesaplarını HDP’yi barajın altına düşürmek üzerine yapıyorlar. Büyük yanıldıkları kesindir, HDP daha da güçlenecektir. Faşizm çıplak zorunu geliştirdikçe demokrasi güçleri daha da büyüyecektir. Bunun diyalektiği budur. Zaten şimdiden anketler göstermektedir ki HDP oylarını % 15 bandına ulaştırmıştır. HDP’nin oy oranı yüzde 20’lerin üzerindedir. 1 Kasım seçimlerinde AKP bir kez daha ölümcül bir darbe alacak, Erdoğan’ın başkanlık hayalleri tümden ortadan kalkacaktır.
"SOKAĞA ÇIKMAMAK DEMEK TEHDİTLERE MEYDAN VERMEK
DEMEKTİR"
Seçim kararını alan biz değiliz, Erdoğan’dır. Dolayısıyla seçim
sorumluluğu bu kararı alan Erdoğan ve AKP’ye aittir. AKP ve Erdoğan
herhalde bunu da düşünmüşlerdir. Neredeyse Kürdistan'ın tamamının
yasak ve güvenlik bölgesi olarak ilan edildiği, her taraftan
saldırı ve gerilla eylemlerinin sürdüğü bir ortamda seçimler nasıl
eşit ve demokratik bir ortamda yapılır bilemiyoruz. Denilmektedir
ki sandıklar köylerde kurulmayacak. Bunun anlamı Kürt halkının
iradesini sandığa yansıtmamak ve çalmaktır. Zaten hırsızlık ve
çapulculuk AKP'nin karakteridir. Savaş ortamında seçime giderken
böyle bir politikaları olabilir. Ama bu onların politikasıdır. HDP
ve halkımızın da muhakkak bir politikası olacaktır. AKP’ye
hırsızlık, gasp ve hile yolları tabii ki kapatılacaktır. Kolay
kazanma şansı verilmeyecektir ve halkımız iradesine sahip
çıkacaktır. Bunun için gerekli ve doğru olan ne ise o olacaktır.
Aslında Türkiye’nin şimdiki gündemi Gever, Farqîn, Cizre olmalıdır.
Türk ordusu ve polisi Erdoğan ve AKP’nin talimatları ile katliam
yapmaktadırlar. Halkımız kahramanca bir direniş sergilemektedirler.
Bu direniş sadece Botan ve Farqîn’de değil Kürdistan’ın her
tarafını sarmalıdır. Seçim süreci kuşkusuz ki halkımızın
geliştirdiği görkemli serhıldanlar ve AKP devletinin vahşi
saldırılarına göre gelişecektir. Bundan sonra her şey halkımızın
kendi özyönetimini oluşturması ve savunması olmalıdır. Buna hizmet
etmeyen her şey eksiktir ve doğru değildir. Sadece son iki günde 4
çocuk katledilmiştir. Erdoğan ve AKP gerçekten çocuk
katliamcısıdır. Bu katliamlara halkımızın cevabı daha örgütlü ve
yaygın biçimde direnerek serhıldanları geliştirmek olacaktır.
Kürtlere hakaret eden ve katliam yapan hiçbir güç ve hiç kimse
hesap vermekten kurtulamayacaktır. AKP şimdi katliam için
Kürdistan’ın her tarafını güvenlik bölge ilan edip, her şehir ve
ilçemizde sokağa çıkma yasağını uygulamaktadır. Halkımız bu oyuna
kesinlikle gelmemelidir. Sokağa çıkmamak demek her türlü tehdit,
tehlike, katliam ve işkencelere meydan vermek demektir. Aksine tüm
halkımız meydanları doldurmalı 24 saat ayakta olmalıdır. AKP’nin
zulmü direnişle durdurulabilir.