KCK Savcısı Sadrettin Sarıkaya'nın görevden alınmasını kim sağladı?

"Tayyip Erdoğan düşmanlığı" paçalarından fışkıran kimi kalem erbabı yazarlar ise, "bağımsız yargı" yalanına sığınarak, Sarıkaya'nın görevden uzaklaştırılmasına tepki gösterdiler:

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

Öyle ateşli, öyle yakıcı ki... Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ahmet Şık'ın kitabının adından yola çıkarak, "dokunan yanıyor" dediği gibi!

Brüksel yolunda, bu konuyu enine boyuna tartıştık konuya hakim arkadaşlarla. Cemaat'in içini iyi bilen, Cemaat'e gönül bağı ile bağlı olan (ismi bende saklı) bir arkadaş...

Dedi ki:

-Bu olay beni korkutuyor!

Şakayla karışık, işi "İktidar-Cemaat" çatışmasına getirdim!

Bir kavga olduğunu o da doğruladı.

Ama o kavganın bazı dinamiklerle oynanacak kadar büyük olmadığını söyledi kesin bir dille:

-Bu işin Cemaat'le ilgisi yok!

                      ***

Brüksel'den döndük, güne pek de sürpriz olmayan bir kararla başladık.

KCK Savcısı Sadrettin Sarıkaya, MİT Kanunu ile ilgili yapılması beklenen değişikliklikler beklenmeden Başsavcı tarafından görevden uzaklaştırıldı.

Sürpriz olmadı çünkü...

MİT Kanunu değişikliğine kadar her şey geç olabilirdi.

O yüzden HSYK kartı B Planı olarak hazır tutuldu.

C Planı meğer Başsavcı'ymış!

                       ***

Türkiye üç gündür nefesini tutmuş bekliyordu.

Herkes aynı soruyu soruyordu:

-Bu işin ucu nereye kadar gidecek?

Ankara toplantı üzerine toplantı yapıyor, devletin tepesi yapılanın yanlış olduğunu söylüyor, Savcı Sarıkaya ise bildiğini, daha doğrusu siyasi otoriteye adeta meyden okuyordu. Bir gün daha zaman olsa, haftasonu olmasa kimbilir gündemi sarsan daha neler olacaktı!

Bereket ki, Başsavcı devreye girdi ve akıl durgunluğuna neden olan bu tartışma şimdilik rafa kaldırıldı.

Türkiye daha fazla gerginliği kaldıramazdı çünkü!

İktidarın gündemindeki MİT Kanunu değişikliğine karşı muhalefetin tavrı, belki de C Planı'nın devreye girmesini hızlandırdı. Öyle ya, MHP ve CHP'nin şiddetle karşı çıktığı değişiklik, öyle şıp diye Meclis'ten geçecek gibi değildi.

Zira, Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk tepkisi yamandı:

-Dokunan yanıyor.

"Tayyip Erdoğan düşmanlığı" paçalarından fışkıran kimi kalem erbabı yazarlar ise, "bağımsız yargı" yalanına sığınarak, Sarıkaya'nın görevden uzaklaştırılmasına tepki gösterdiler:

-Hani yargıya müdahale yoktu?

Yaşar Büyükanıt'ı dava eden Ferhat Sarıkaya da bir yargı mensubuydu.

"İyi çocuklar" yüzünden Ferhat Sarıkaya'nın hayatı cehenneme çevrilirken, demokrat görünümlü zihniyet askerin yargıya müdahalesine sessiz kalabiliyordu. Hatta alkışlıyorlardı. Hiç kimse sadece görevini yapan Şemdinli Savcı'na yapılan zulmü görmüyordu. 

O yargıçın hayatı söndürülürken, sesi çıkmayanlar, bugün Türkiye'yi kilitleyen savcı görevden alındı diye kıyameti koparıyor.

Bu ne yaman çelişkitir a dostlar!