Kaynana yüzünden Barlas'ı eleştirdi
Abone olTürkiye'nin gündemini ve özellikle de medyadaki yazarların sütunlarını meşgul eden 'Semra Hanım', Devrim ile Barlas arasında tartışmaya yol açtı. Devrim şunu yazdı
Hakkı Devrim Radikal Gazetesi'ndeki köşesinde bu güne kadar
Semra Hanım hakkında ne kadar yorum, tartışma varsa çoğunu köşesine
taşıdı. Ama Devrim, özellikle Mehmet Barlas'ın bu konu daki yazısı
üzerinde duruyor. Çünkü Barlas'ın yazısını Devrim ayrıca ele aldı.
Devrim şunları yazıyor:
Semra Hanım bir hamlede şöhretin en üst kademesine çıkıp oturmuş
gibi görünüyor. 17 Aralık gecesi televizyonda karşı karşıya
geldiler, diyor Haluk Şahin; Semra Hanım'ın şovu Tayyip Erdoğan
şovunu ezip geçti (Rad., 24 ar.).
Bence bir diğer belirti, kimsenin Semra Hanım'ın soyadı nedir, diye
sormayışı. Bizde büyük büyük şöhretler sadece adıyla anılır,
bilirsiniz. Muhsin, Cahide, Safiye, Hamiyet, Zeki, Lefter, Sezen...
deyince kim bunlar diye soran olmaz.
Günümüzde bu süreç değişti. Yılların yerleştirdiği şöhretler
yanında, baş döndürücü bir hızla üne kavuşanlar da «tek adla
anılmak» payesine erişebiliyor. Ne var ki, bu hızlı şöhretlerin
ömrü insanın içini acıtacak kadar kısa oluyor.
İş, bu hanımın yer aldığı şovun çok seyredilmesiyle bitmiyor (Yüzde
78'le bugüne kadar erişilmiş üçüncü reyting; şimdilik birinci
Galatasaray-Juventus maçı, ikinci Asmalı Konak'ın son bölümüymüş).
Ajans Press'in tespitine göre, son bir ayda gazete haberlerine konu
olma birinciliğini de o kazanmış. (390 haber. «Şeref» listesinde
onu 385 haberle İbrahim Tatlıses ve 335 haberle Hülya Avşar takip
etmekteymiş. Durun durun, yanıldım galiba! Semra Hanım birinci
değil ikinci; 693 haberle asıl birinci Cem Yılmaz'mış.)
*
Gelinim Olur Musun? adlı programı ve Semra Hanım'ın gördüğü itibarı
yadırgayanlar, küçümseyenler yanında görmezden gelenler de var;
görmezden gelenleri ayıplayanlar da olduğu gibi.
Zeki Coşkun, «Emre Kongar, şimdilerde unutulan, ama o vakitler
tıpkı Semranım sendromu gibi ortalığı kırıp geçiren Popstar'ı
olarak değerlendirmişti, diyor. Hatta, Popstar ve türevi
denemelerden oluşan popüler kültüre karşı durulamayacağını, buna
kötü deyip karşı duranların da alnını karışlayacağını yazdı»
(Radikal, 24 aralık).
Mehmet Barlas da beni ayıpladı bu konuda. Ama alnımı filan
karışlamadan, müeddep üslubuyla. «Bu önemli olayın farkına
varamadığına göre, Hakkı Devrim'in Ünlüler Çiftliği gibi diğer
ağırlıklı ve sosyo-psikolojik programları da ıskalamış olması
ihtimali fazladır» dedi (Sabah, 20 aralık).
Bir arkadaşı da Perihan Mağden'i (ki işbu Semra Hanım'ı tarif ve
tahlil için çok nefes tüketmişliği var) «Normal Türk Aile
Dinamikleri'ni izleyemeden büyütüldüğü için, şimdi büyük bir
açgözlülükle gözetlediği Türklerin İç Yaşamları'yla vahim bir açığı
telafi etmekte olduğu» için mazur görmüş. Sakal ile bıyık arası bir
durum, sizin anlayacağınız.
*
Hadise-programı ihmal yoluyla hata edenler ile iyi değerlendirip
para kazananlar arasında, hakkını vererek, değerini bilerek
tarafından çözümlemeye ve değerlendirmeye çalışanlar da var:
«Toplumumuzda şiddet mesajı veren herkes çok etkili oluyor» (Prof.
Özcan Köknel). l «Gelin kaynana çatışması. Eğitim seviyesi düşük
kadınlar yaşla statü kazanmaya başlıyor» (Prof. Nilüfer Narlı). l
«Gelin-kaynana tartışması, her sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyde
yaşanan bir sorun. Gelinim Olur Musun?'dan daha düzeyli bir şekilde
olsa da Bir İstanbul Masalı'nda da aynı sorunu izlemiyor muyuz?
(Doç. Bengi Semerci).
Programı hemen de seyretmedim, diyebilirim. Ama bu, yazılanları da
okumadım anlamına gelmesin.
Mehmet Y. Yılmaz, programın A ve B grubu izleyiciler nezdinde de
itibar gördüğünü belirttikten sonra soruyordu: «Mutlu mu olmalıyız?
Böyle bir toplumda bile Orhan Pamuk gibi yazarlar, Leyla Gencer
gibi evrensel sanatçılar çıkabiliyor!» diye...
Emre Aköz «Rol yapmayan, kendini bir kalıba sokma zorunluluğu
hissetmeyen her kesimden insanlar... Düşündüklerini ve
hissettiklerini reality show'larda açık açık ortaya koyuyorlar»
diye memnun. Mehmet Barlas heyecanlanmış: «Bu tablo, Yeni
Türkiye'nin, sosyo-kültürel yapısını yansıttığı ve müthiş bir
çeşitliliğin varlığını kanıtladığı için de, program ilgi çekti»
diyor.
*
İki satır, baş başa konuşalım istiyorum Mehmet Barlas'la. Bana, bu
programı es geçersen Türkiye'deki bazı sosyo-kütürel gelişmeleri de
gözden kaçırmış olursun, diyor.
Hatırlar mı bilmem? Bir büyük şairimiz kumarhanede basılmış ve «Ben
orada sosyo-kültürel araştırma yapıyordum» demişti; kim olduğunu o
bilir sanıyorum.
70'lerin başında sinema, televizyon karşısında âciz kalmış, çareyi
porno filmlerde aramıştı. Paris'in halini hatırlıyorum.
Sosyo-kültürel araştırma yapmak üzere o filmleri seyretme
mecburiyeti duyanların, mesela bana nispetle bir kârı oldu mu,
dersiniz?
Perşembe akşamı Kadir Çelik'in Objektif'ini seyrettim. İki
biliminsanı, Prof. Toktamış Ateş ile Doç. Arif Verimli. Bir
televizyon yazarı, eleştirici Yüksel Aytuğ. İki güzel genç kadın,
Asuman Krause ile Lerzan Mutlu. Bu sonuncular hakkında bilgi sahibi
değilim; sordum, biri manken, diğeri şarkıcıymış.
Seyretmeye bir saat bir çeyrek tahammül ettim. Kadir Çelik
misafirleri kadar seyircisine de rahat vermeyen bir sunucu.
Toktamış Ateş oraya gelmiş, ama konuyu ciddîye almayı kendine pek
de yediremiyor. İki genç hanım gülüp eğlendiler. O programa
kesinlikle katılmayacaklarını, bir de Semra Hanım'ın oğlu Ata'yı
zavallı ve gülünç bulduklarını açığa vurdular.
Kim kaldı geriye? Eleştirici Yüksel Aytuğ ile Doç. Arif Verimli.
Onlar konuştu.
Verimli – Format olarak, toplum olarak doğru olmayan çok şey var bu
programda.
Aytuğ – Alt tarafı bir televziyon programı.
Verimli – Üç ay boyunca profesyonel oyuncu bile devamlı rol
yapamaz.
Aytuğ – Finale doğru, Semra Hanım itirazlarını yumuşattı. Çünkü
merakı canlı tutmak lazım.
Verimli – Yüzde 78 seyirci orada kendini buldu.
Aytuğ – Gün boyu yapılan çekimleri getirin bana, ben size Semra
Hanım'ı montajla iyi de gösteririm, kötü de.
Verimli – Semra Hanım'ın günlük hayatında farklı davranacağını
sanmıyorum.
Aytuğ – Bence Semra Hanım ve diğerleri her şeyin farkındalar.
Verimli – Orada gördüğümüz yüzde 95 kendi davranışlarıydı.
Aytuğ – Ama bu bir şov...dedi, elli kere tekrar etti, ama Doç.
Verimli'ye apaçık gerçeği anlatamadı gitti.
Mehmet Bey Biraderim, sosyo-kültürel çalışmadan söz ederken, buna
benzer bir netice alınmasını mı bekliyor, diye merak ederim.
YAZI:Hakkı DEVRİM