Kayıp 700 bin euro davasında son nokta
Abone olMÜNEVVER Karabulut'u başını testereyle keserek öldüren Cem Garipoğlu'nun olay yeri de olan ailesiyle birlikte yaşadığı villadan kayıp olan 700 bin Euro'yu tutanaklara geçirmeyen ve güvenlik kamerası görüntülerini yeterince incelemeyen 6 polis ile 2 site görevlisine verilen 6'şar bin TL adli para cezasını İstinaf Mahkemesi yerinde buldu. Bir üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesi, cezayı isabetli bularak, başvuruyu esastan reddetti.
Münevver Karabulut'un 3 Mart 2009'da öldürülmesinin ardından Cem
Garipoğlu'nun ailesine ait Bahçeşehir'deki villada yapılan aramaya
katılan polisler hakkında kamera görüntülerini yeterince
incelemedikleri ve evde bulunan 700 bin Euro'yu kayıtlara
geçirmedikleri iddiasıyla Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan
Epözdemir'in şikayeti üzerine soruşturma başlatılmıştı.
Savcılık soruşturma sonunda 6 polis hakkında 'görevi kötüye kullanmak', villanın bulunduğu sitenin 3 görevlisi hakkında da 'delilleri ortadan kaldırmak' suçundan dava açmıştı. Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanık polis memurları Tayfun K., Gökmen K., İhsan K. ve Murat D.'nin avukatı, parayı teslim edenin kim olduğunun belli olduğunu, cinayete ilişkin arama sırasında bu suça ilişkin bilgilerin tutanağa geçirildiğini, paraya ilişkin özel bir arama yapılmadığını belirtmişti. Avukat Rezan Epözdemir ise sanıkların cezalandırılmalarını istemişti.
ACILI ANNE: CEM, KIZIM VE TESTERE İLE ÇIKARKEN
GÖRÜLMÜŞ
Duruşmada Münevver Karabulut'un annesi Nagihan Karabulut, olaydan
sonra bir polis memurunun, kendilerine Cem Garipoğlu'nu 3 dakikayla
ellerinden kaçırdıklarını söylediğini anlatarak, "Avukatımız ve bir
mühendis kamera kayıtlarını incelediğinde hiç kayıt olmadığını
görmüşler. Sadece tek bir kamerada Cem Garipoğlu'nun kızımla ve
testere ile giriş çıkışlarını gösteren bir kayıt olduğunu
görmüşler. Tüm kayıtlar silinirken sadece biri hard diske
atılmıştır. Şikayetçiyim" demişti. Baba Süreyya Karabulut da kayıp
700 bin Euro'ya ne olduğunu merak ettiğini belirterek, "Paranın
olay mahallindeki polisler arasında pay edildiğini ya da üstlerine
gittiğini tahmin ediyorum. Kimliklerin ve pasaportların da ne
olduğunu merak ediyorum. Kızımın kanından kim nemalandıysa,
nemalanıyorsa hepsinden şikayetçiyim" diye ifade vermişti.
8 SANIĞA TOPLAM 48 BİN TL PARA CEZASI
VERİLDİ
Mahkeme davanın 25'inci duruşmasında polis memurları Gökmen K.
İhsan K., Tayfun K., Murat D., Ahmet Burak D. ve Sami A.'ya 'görevi
kötüye kullanma' suçundan, site görevlileri Yusuf P. ve Ufuk Y.'ye
'suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme' suçundan 1'er yıl
hapis cezası vermişti. Mahkeme iyi hal indirimi ile 10 aya
düşürdüğü cezayı 6'şar bin TL adli para cezasına çevirmişti. Site
görevlisi Refik İ. ise beraat etmişti. 6 sanığa verilen toplam 48
bin TL adli para cezasının 10 eşit taksitte ödenmesine
hükmetmişti.
VİCDAN SIZLATAN KARAR
Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan Epözdemir, sanıkların 10 aylık
hapis cezasının para cezasına çevrilmesinin ve cezada iyi hal
indirimi uygulanmasının kamu vicdanını rahatsız ettiğini
belirterek, kararı istinaf mahkemesine taşımıştı. Sanıklar da
karara itiraz etmişti.
ESASTAN RET
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tarafların istinaf
başvurularının esastan reddine karar verdi. Mahkemenin verdiği
kararların isabetli olduğunu belirten 2. Ceza Dairesi kararında
şöyle dedi;
"Yargılama sonunda toplanan deliller, karar yerinde incelenip, sanıkların suçunun sübutunun kabul edildiği, eylemlerin olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde nitelendirilerek vasıflarının tayin edildiği, cezayı azaltıcı sebebin niteliğinin takdir kılındığı, savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiği, incelenen dosyaya göre verilen hükümde usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanık ve katılanların ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiştir." Ceza dairesi dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
İDDİANAMEDE OLAY ŞÖYLE ANLATILMIŞTI
3 Mart 2009 tarihinde Münevver Karabulut öldürüldü. Olayın ardından
polis memurları cinayetin şüphelisi Cem Garipoğlu'nun ailesiyle
kaldığı Bahçeşehir'de bulunan villaya hareket etti. Jandarmaya da
haber veren polis memurları ikamette arama yaptı. Polis memurları,
bu aramalar sırasında miktarı net olarak tespit olunamayan, ancak
makul bir rakamın üzerinde olduğu belirtilen yabancı parayı
tutanağa geçirmedi. Arama yapılan villanın güvenlik kameralarının
olay tarihinde kayıt yaptığı ancak bu kaydın 7 Mart 2009 tarihinde
silindiği, görüntülerin CD ya da DVD'ye aktarılmaya çalışıldığı,
bir kısmının da geri dönüşüm kutusuna atıldığı tespit edildi. Polis
memurlarının villaya ait kamera kayıtlarını yeterli düzeyde
incelemedikleri, kameraların çalışmadığı, bozuk olduğu yönünde 4
Mart 2009 günü polis memurları S.A. ve G.K. tarafından tutanak
düzenlendi. Yine aynı memurlar tarafından 5 Mart 2009 günü güzergah
üzerindeki kameralarda ise görüntü bulunmadığına dair ikinci bir
tutanak düzenledi. Villaların yöneticiliğini yapan U.Y. ile site
görevlileri Y.P. ve R.İ. da kameradaki görüntüleri silerek yok
etti. Soruşturma sonunda savcılık, polis memuru sanıklar G.K.,
S.A.,T.K., M.D., İ.K., ve A.D. hakkında "Görevi kötüye kullanmak"
suçundan 1'er yıldan 3'er yıla kadar, site yöneticisi ile
görevlileri U.Y., R.İ., ve Y.P. hakkında da "Suç delillerini yok
etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 6'şar ay ile 5'er yıl
arasında hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Yapılan
yargılamada ifade veren sanık polislerin bir kısmı parayı
görmediklerini, bir kısmı da söz konusu parayı Tülay Garipoğlu'na
verdiklerini anlattı. Polislerden bir kısmı yine güvenlik
kameraları ile herhangi bir bilgisi olmadığını söylerken, bir kısmı
da villa görevlisinin villayı gösteren iki kameranın 2 senedir
bozuk olduğunu, kayıt yapmadığını söylediğini aktardı. Diğer site
görevlisi 3 sanık da kamera görüntüsünü silmediklerini
belirtti.
BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASINA KARAR VERİLDİ
İfadelerin alınmasının ardından mahkeme, güvenlik kamerası
kayıtlarının silinip silinmediği ve teknik sürecini nasıl
yapıldığına ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan
raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi için dosyanın
TÜBİTAK'a gönderilmesine karar verdi. TÜBİTAK, "Yoğunluk sebebi ile
inceleme için ayırabilecek ehliyetli personellerinin bulunmadığını"
gerekçe göstererek dosyayı iade etti. İstanbul Teknik Üniversitesi,
Ortadoğu Teknik Üniversitesi de konu ile ilgili uzman bulunmadığı
gerekçesiyle dosyayı iade etti. Dosya son olarak 11 Aralık 2015
tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı'na
gönderildi. Ancak Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire
Başkanlığı da 80 GB kapasiteli DİSK'in dosya kapsamında
gönderilmemesinden ötürü inceleme yapılamadığını bildirdi. Söz
konusu 23. duruşmada da hard disk bulunamadığı ve bilirkişi raporu
hazırlanamadığı tutanaklara geçti.
CEZAEVİNDE ÖLÜ BULUNMUŞTU
Cinayetin işlediği 3 Mart 2009 gününden sonra 197 gün kaçan Cem
Garipoğlu, 17 Eylül 2009 günü avukatıyla birlikte teslim olmuştu.
24 yıl hapis cezasına çarptırılan Garipoğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde
de Silivri'deki kapalı cezaevindeki koğuşunda ölü bulunmuştu.