Katliamdan kurtulan asker dişlerini yedi
Abone olBingöl'de 1993 yılında PKK'nın 33 askeri şehit ettiği katliamdan sağ kurtulan askerler, o dehşet gününü yeniden anlattılar.
İnanılır gibi değil ama gerçek. Ürpertici filmlerde
insanı sarsan sahneleri cebinden çıkartacak anılarla dolu o
katliamdan kurtulanların anlattıkları.
Hiçbiri o tarihi ağzına almıyor. 24 Mayıs 1993 yerine “O
gün” diyor. O gün saat 12.55’te, Malatya İl Jandarma
Komutanlığı’ndan iki midibüse bindirildiler. Sivil giysiliydiler.
Üstlerinde değil silah, bir çakı bile yoktu. Silahlı refakatçileri
de. Acemi eğitimini tamamlayan 50 ana kuzusuydular.
Davul zurnalarla uğurlanmışlardı Hatay, Adana, Konya, Isparta,
Denizli, Trabzon’dan. Vatan borcunu ödeyeceklerdi. Dağıtım için
Bingöl İl Jandarma Komutanlığı’na gidiyorlardı. 20 yaşında,
nişanlı, sözlüydüler. Şoförler o kadar çok mola vermişti ki, üç
saatlik yol bitmek bilmemişti. “Bingöl 15 km” tabelasını
gördüklerinde saat 18.00’di. İşte o saatte yollarını PKK kesti. 50
ana kuzusundan 33’ünü, tam 7 bin 500 kurşunla katlettiler.
Hayatta kalanların yaraları iyileşse de ruhları hep kanıyor.
Kahroluyorlar, devletin bunca yıldır kendilerini yok saymasına, bir
gazi beratını çok görmesine, bu karanlık pusuyu aydınlatmamasına ve
bir kaçakçı kadar değer vermemesine... PKK katliamından kurtulan
yedi gazi, 19 yıl sonra ilk kez bir araya geldi. Bugün 39 yaşındaki
bu koca adamlar, birbirlerine sarılıp ağlarken, o geceden beri hiç
büyümemiş ana kuzularıydı. “Zaten bizim doğum tarihimiz o gün”
diyorlar.
RUH SAĞLIKLARI BOZULDU
Şehit olan arkadaşlarının altında kaldığı için şans eseri kurtulan
Trabzonlu Osman Partal, ellerindeki bağı çözüp nöbetçi PKK’lıyı
“Bizi serbest bıraktılar” diyerek arkadaşlarının hayatını kurtaran
Adanalı Erkan Omay, yedi kez ameliyat olan Hataylı Bünyamin Atlı,
psikolojik tedavi olmasına “gerek yok” diyen albayın, iş istemek
için gittiği belediyenin kovduğu Denizlili Mustafa Özçelik ve
diğerleri...
EVLİLİKLERİ YÜRÜMÜYOR
O korkunç geceden sağ çıktıklarında devlet onlara sadece on gün
hava değişimi izni verdi. Ardından aynı bölgeye asker olarak
gönderdi, hem de o dönem terhisler durdurulduğu için 19 aylığına ve
yine silahlı refakatçi olmadan. 50 askeri savunmasız bir şekilde
PKK’ya yem yapan askeri sorumlulara gelince... Yargılanmadılar
bile. O gün doğanlar bugün 19 yaşında ama kaçının haberi var, bu
vatan uğruna şehit olan 33 Mehmetçik’ten, sağ çıkanların ne halde
olduğundan? Sağ kalanlardan yedi Mehmetçik, “Biz buradayız” diyor.
Hafızalar tazelensin, olay soruşturulup sorumlular cezalandırılsın,
siyasi irade kendilerini resmen “gazi” saysın istiyor. Yedisi de
bugün ruhsal ve maddi açıdan çok kötü durumda. Evlilikleri
yürümüyor, düzenli iş ve gelirleri yok. O günü, bugünlerini bölük
pörçük de olsa anlatmaları hiç kolay olmadı. Kimse gözyaşlarını
tutmadı. Hürriyet gazetesi o askerleri buldu, o günü ve sonrasında
yaşadıkları trajik olayları sayfasına taşıdı.
SAKIK CEBİMDEN BİR SİGARA ALDI
Trabzonlu Osman Partal: Ben öndeki midibüsteydim.
Parmaksız Zeki dedikleri Şemdin Sakık kapıyı açıp şoföre “Diğer
midibüs nerede” diye sordu. Her şeyin sonuydu. Kurt kuzuyu
kapmıştı. PKK’lılar gayet rahattı. Köye vardıktan sonra bir
kamyonla çantalarımız geldi. Üzerimizdeki her şeyi aldılar.
Bünyamin’in spor ayakkabıları güzeldi. Bir PKK’lı alıp kendi
plastik ayakkabılarını verdi. Sakık, benim de içinde bulunduğum
grup için “kampa gidecek” emrini verdi. Cebimdeki paketten bir
sigara aldı, nereli olduğumu sordu. Trabzonluyum, dediğimde
“Trabzon’u başkent yapacağız” dedi. Zifiri karanlıkta yürüyorduk.
Kayalıklarda fenerleri yakıp söndürerek anlaşıyorlardı. Kamp yerine
geldiğimizde benimle birlikte 36 Mehmetçiği arkadaşlarımızdan
ayırıp götürdüler.
ÜZERİMİZE 7500 MERMİ BOŞALTMIŞLAR
Çobanlardan ip bulamadıkları için ellerimiz serbestti. Yan yana tek
sıra dizdiler. Kalaşnikof’larla taradılar bizi. G3, Kanas, Bixi de
vardı bazılarında. Olay yeri tutanağında gördüm sonradan. Üzerimize
7500 mermi boşaltmışlar. Yaralanmıştım ama ölmedim. Çünkü şehit
olan arkadaşlarım üzerime düşmüşlerdi. İkinci gün yapılan
operasyonda 67 PKK’lı öldürüldü. Birinin cebinden benim cüzdanım
çıktı. Künyelerimizi takmışlardı. Şimdi gazı bitmiş çakmak gibiyim.
Devlet bir “pardon” bile demedi. Kaçakçı kadar değerimiz yok mu?
İki çocuğuma babalık yapamıyorum.
DİŞLERİMİ YİYORUM
Askere giderken sağlamdım, elimde sanatım vardı. Gümüş ustasıydım.
Şimdi işsiz ve hastayım. 1993’te GATA’da bir hafta kaldıktan sonra,
“Sağlıklıdır, askerliğe elverişlidir” raporu verdiler. Terörle
mücadele 30 yıldır var. Ama GATA’da Harp Psikiyatrisi 2009’da
açıldı. İki yıl tedavi oldum, yeni çıktım. Travma sonrası stres
bozukluğu, anksiyete var. Dişlerimi yiyorum. Bana gazilik rütbesini
çok görenlere soruyorum: Suçum vatanımı sevmem, asker olmam mı?
Kaçakçılar için kurduğunuz komisyonlar gibi bizim için de komisyon
kurun. Evlatlarımın karşısına utanç içinde çıkmayayım, şehit
kardeşlerimin hatırasına da saygısızlık etmeyeyim.
ÖYLE ASIK SURATLIYDI Kİ
Hataylı Mehmet Kebapçıoğlu: Katliamdan sonra gelen
askeri yetkililer, “Sizin için öldüler, siz taşıyacaksınız
arkadaşlarınızı” dediler. PKK’nın elinde iki gün esir kaldıktan
sonra gecenin 3’ünde yağmur, şimşek altında arkadaşlarımın
cesetlerini taşıdım. Bunca yıl geçti, askeri yetkililerden hiç
kimse aramadı. Arkadaşlarım aradı, 2011’de beraber GATA’ya gittik.
Psikiyatr bize iki gün test yaptırdıktan sonra “Tedavi olmanız
gerekiyor” dedi. Bir albayın karşısına çıktık. Öyle asık suratlıydı
ki, kendimi iyi ifade edemedim. “Tedaviye ihtiyaç yoktur” dedi,
ilgilenmedi. Başbakanlık’a dilekçe yazıp şikâyet ettim ama cevap
gelmedi. İki yıl önce İstanbul’daki Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz,
Terörle Mücadele’den iki polisi yollayıp ifademi aldırdı ama bir
şey çıkmadı. Evliyim, iki çocuğum var. Ayakkabı işçisiyim, yılın
yarısı boştayım. Psikolojim bozuk.
ANNESİYLE KARŞILAŞMAMAYA ÇALIŞIYORUM
Denizlili İbrahim Atik: Kurban Bayramı’ydı o gün.
Devlet bizi kurbanlık kuzu gibi yolladı. Bu çocukların, mesela o
gece şehit düşen Şeref’in hesabını, annesine veren var mı? Beni her
gördüğünde “Oğluma neden sahip çıkmadın” diyor. Devlet sahip
çıkmadı ki. Babası kalp krizinden öldü. Annesiyle karşılaşmamaya
çalışıyorum. Beni görünce hüngür hüngür ağlıyor. O olaydan sonra
GATA’da üç kez tedavi oldum, yine askere gönderdiler. Şu an
çağırsalar yine giderim. Eşim Kürt. En büyük destekçim ama ayrıyız.
O olaydan sonra hiçbir işte dikiş tutturamadım (bacaklarındaki
PKK’nın yaptığı işkence izlerini gösteriyor). Sezonluk işçiyim. İki
çocuğum var. Biz bu vatan için doğduk, ölürüz. İş istemek için
belediyeye gidiyorum ama derdimi bile anlatamadan kendimi dışarıda
buluyorum. Bizim gibilere neden iş vermiyorlar? O günden beri
kahkahalarla gülmedim hiç.
ÇAKMA GAZİYİM
Adanalı Erkan Omay: Askere gönüllü gitmiştim.
Başımda iki kadın terörist ve Şemdin Sakık vardı. Ellerine
düştüğümde aklımda hep onlarla dövüşüp kaçmak vardı. Üzerimizde bir
çakı olsa saldıracaktık. Havanın kararmasını beklemek için Bingöl
yakınındaki bir köye götürdüler. Başka yönlerden gelenlerle
birlikte PKK’lıların sayısı 200-300’e çıktı. Köylüler, alkışlayıp
devlet aleyhinde sloganlar attı. “TC gelip kurtarsın sizi” dediler.
Gece yürümeye devam ettik. O gece kamp yaptılar ve bizi üç gruba
ayırdılar. İkinci dağıtımda da gönüllü komando oldum. Yine aynı
yoldu, yine silahlı refakatçi yoktu. Bir daha aynı şekilde gitmem,
dedim. Önümü cip kesti, Diyarbakır’a uçakla gönderdiler. Beni
havaalanında askeri konvoy karşıladı. Sanki generaldim. Siirt’e
silahlı konvoyla gittik. Keşke önceki de böyle olsaydı. Eruh’ta bir
süre elime silah vermeyip misafir ettiler. Bana “gazi” diyor
tanıyanlar ama elimde belgem yok. Ben gazi değil çakma gaziyim.
Maaş istemiyorum, gazilik onuru bana yeter. Allah devlete zeval
vermesin. Bu olaydan sonra da devlete en ufak saygısızlığım olmaz.
İşsiz, evine ekmek götüremeyen arkadaşlarım var. Şükür benim elim
ekmek tutuyor. Çanakkale’de bir hoşafla vatanı kurtarmışlar.
Bizimki ne ki? Üç beş çakalın işi...
ŞOFÖRLERE DOKUNMADILAR
Hataylı Bünyamin Atlı: Hatay’dan üç kişiydik.
Hasan Gültutmaz o gece şehit oldu. Öndeki araçla aramızda 300 yüz
metre vardı. PKK’nın yol kestiğini görünce bizim şoföre durmasını
söyledik. Geri dönmek için yol manevra yapmaya uygundu.
Kaçabilirdik ama şoför bizi dinlemedi, devam etti. “Köylüler nevruz
kutluyor” dedi. PKK o zaman ateşkes ilan etmiş tek taraflı. Bu
yüzden herhalde, sabah bizden önce dağıtıma gidenlerde de refakatçi
yokmuş. Şoförden şikâyetçi olduk daha sonra. Erdal İnönü, Doğan
Güreş, İsmet Sezgin ve Jandarma Genel Komutanı Aydın İlter’e,
Askeri Savcılık’a da anlattım.
ÇAPRAZ BAĞLARIM KOPMUŞ
Sonradan o iki şoföre hiçbir şey olmadığını öğrendim. Olaydan sonra
Genelkurmay Başkanlığı, tedavi olmam için beni memleketim Hatay’a
gönderdi. Rahmetli ağabeyim, beni İskenderun Deniz
Hastanesi’ne götürdü. Baştabip albay, “Atatürk’ü tanıyor musun?”
dedi. Tabii, bizim önderimizdir, dedim. “Ben de çok üzüldüm
öldüğüne” deyip “Birliğine sevki uygundur” yazdı. Kurmay başkanına
gidip şikâyet ettim, “Vietnam gibi bir olay yaşamışsın. Bunu size
nasıl yapar” dedi. O albay bu kez “Tedavisi uygundur” yazdı ama
psikiyatr “Birliğinde tedavi olur” dedi. Çaldıran’daki bölük
komutanım, tedavi izni vermedi. Sadece silah vermeyip geri hizmette
görevlendirdi. PKK bizi öyle yürüttü ki çapraz bağlarım kopmuş.
Yıllar sonra ortaya çıktı. Tedavide geç kalmışım. Vücudumda iflas
etmeyen organım kalmadı. Yedi kez ameliyat oldum. Evliyim, üç
çocukluyum, işsizim. Bin canım olsa, bu vatana feda olsun. Vatanı
sevmek imandandır.
KIRICI BİRİ OLUP ÇIKTIM
Konyalı Adnan Gebeş: Ertesi gece PKK’nın mermisi
bittiği için bizim grubu öldüremedi. Polis sandıklarını da
kafalarına kadar toprağa gömüp işkence yaptılar. Kendileri sipere
geçtiler. Askerlik öncesi kadın terzisiydim. Bu olaydan sonra
ruhen, bedenen eskisi gibi olamadım. Dükkânımı kaybettim. Şimdi
asgari ücretli işçiyim. Evimi, iki çocuğumu geçindiremiyorum. O
günden beri uykularım düzensiz. Kırıcı biri olup çıktım.
Yakınlarımı incitmemeye çalışıyorum.
ÇENEMLE KAZDIM
Denizlili Mustafa Özçelik: PKK’lılar bizi 15
gündür beklediklerini söyledi. Midibüsü durdurduklarında şoför
onlara, “Bunların hepsi asker” dedi. Yolda sık sık mola vererek
bizi oyalamıştı zaten. GATA’ya parasızlıktan gidemedim. Siz
hiç bilir misiniz, insanın çenesiyle toprağı nasıl kazdığını? PKK o
gece bizi yem olarak attığında, bombalardan, mermilerden korunmak
için çenemle çamuru kazarak birkaç santim daha alçalmaya
çalışmıştım açık arazide.