Katliamdan haberi yokmuş!

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ü, Beyaz TV'de yayınlanan Sürmanşet programında Osman Gökçek’in sorularını yanıtlarken izledim.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ü, Beyaz TV'de yayınlanan Sürmanşet programında Osman Gökçek’in sorularını yanıtlarken izledim.

Özkök'ün bazı sorulara verdiği cevaplar bilindik bir taktiği içeriyordu. Mesela Erdoğan'dan bahsederken uzmanların sıkça önerdiği "Tost" tekniğini kullanması ilginçti.

"Tost" tekniği dediğin şudur.

Bir eleştiri, ancak iki övgü arasında sunulursa kişi veyahut toplum üzerinde etkili olabilir.

Yani birini eleştireceksen önce, "Şu yönlerin çok güzel. Hele hele şu huyuna bayılıyorum" diyerek konuya girdikten sonra "ama" diye devam edip, "Şu yönün de bence çok kötü" diyerek emelinize ulaşırsınız.

Yılların kurdu Özkök de bunu yaptı.

Erdoğan'a yönelik eleştirilere geçmeden önce şu cümleyi kurdu: "Yaptıklarının yüzde 60-70 ile mutabıkım ve hayranlıkla izledim. Bak burada hayranlık kelimesini kullanıyorum. Seçime iki hafta kala kullanıyorum bu lafımı.

Ama yüzde 30'u var ki korkutuyor beni. Ben bugün rejimden ne kadar korkuyor ve çekiniyorsam, 28 Şubat'ta da o kadar korkuyor ve çekiniyordum. Hatta diyebilirim ki askerden korktuğumdan daha çok korkuyorum."


Yani över gibi yaptıktan sonra, yıllardır toplumun zihnine zerk edilmeye çalışılan "Diktatör" söyleminin haklı olduğunu ima ediyor aklı sıra...

Yayının ilk başlarında Özkök'ün mimiklerine dikkat ettim. Duruşunda meydan okurcasına bir soğukkanlılık ve güven vardı.

Ancak ilerleyen saatlerde sorulan sorular karşısında aklı ağzına itaat etmemeye başladı.

Osman Gökçek'in önüne koyduğu manşetler sonrası kelimeler sanki dilinin ucunda donup kalmış gibiydi. Bir şeylerin ters gideceğine dair içine oturan his yüzünden okunuyordu.

Gözlerindeki şifreler çözüldü, "İstesem de istemesem de şimdi topluma hesap verme vakti" dercesine panik içinde cevaplar vermeye başladı.

Erdoğan hapse girip yasaklı olduğunda alaycı bir şekilde, "Muhtar bile olamaz" diye manşet atan kendisiydi. O manşet önüne konulduğunda öyle bir panikledi ki "28 Şubat'ta Erdoğan'a haksızlıklar yapıldı" diyerek zulmedenlerden olduğunu itiraf etti.

Yaptığı hatalarla ilgili kaç kez özür diledi ben sayamadım.

Benim için programın en can alıcı noktası, Berkin Elvan, Yasin Börü ve Fırat Simsil kıyaslamasının olduğu bölümdü.

Doğrusunu isterseniz Özkök'ü bu kadar aciz durumda görebileceğimi hiç düşünmemiştim.

Berkin Elvan'ın ölümü üzerinden yazdığı sert yazıları, "İsrail taş atan Filistinli çocukları öldürdüğünde nasıl tepki gösteriyorsam, Berkin Elvan için de aynı tepkiyi gösterdim" diyerek savunması onun adına utanç vericiydi.

Kendi ülkesi ile dünyanın terörist devleti İsrail'i aynı kefede görüyormuş, öğrenmiş olduk!

DHKP-C teröristleriyle birlikte kendi ülkesinin polisiyle çatışan Berkin Elvan ile, ülkesini işgal eden İsrail polislerine taş atan Filistinli çocuklar arasında bir fark görmüyormuş!

İsrail'in her gün katlettiği masum Filistin halkını ne zaman ve hangi yazısında savunduğuna da şahit olmadık ya, neyse...

Keşke biraz samimi olup, "Evet kardeşim. Berkin Elvan ekmek almaya falan gitmemişti. Onu sahaya süren DHKP-C'ydi ve ölümüne neden olan da onlardı. Biz bunu görmek istemedik ve hükümete çakmak için Berkin'i kullandık" diyebilseydi.

Diyemedi...

"Peki Berkin'i aylarca konuştunuz da kurban eti dağıtırken katledilen Yasin Börü ile markete giderken PKK'nın patlattığı bomba sonucu ölen Fırat Simsil'i neden konuşmadınız?" sorusuna verdiği cevap ise dehşet vericiydi.

O çocukları ömrü hayatında ilk kez görüyormuş gibi şaşkın şaşkın bakıp dudağını bükerek, "Benim bundan haberim yok. Bunları duymadım" demekle yetindi!

Bunu söyleyen köylü Hasan, çoban Ramazan değil ha!

Bu ülkede kendini basının amiral gemisi olarak gösteren Hürriyet gazetesinin baş yazarı söylüyor bunu. Türkiye bir yılı aşkın süredir Yasin Börü'nün nasıl vahşice, nasıl barbarca katledildiğini konuşuyor ama, o duymuyor.

PKK'nın patlattığı bomba sonucu minik bedeni paramparça olan Fırat Simsil'i de duymamış.

Normaldir!

Çünkü Yasin ile Fırat'ın elinde sapan, cebinde bilye, kafasında poşu yoktu ve ikisi de molotof taşımıyordu. Çünkü onların arkasında DHKP-C ve PKK yoktu.

Duymaması çok normal!

Kendi yayın grubunun televizyonu Fırat'ın katledildiği vahşeti, "Bomba erken patladı" diye verirse, yazı yazdığı gazete, "Diyarbakır'da bomba patladı: 1 ölü" diyerek HDP'nin oy kaybına uğramaması için PKK'nın adını anmazsa tabi ki duymaz ve görmez.

Genel yayın yönetmenliği sırasında toplumun akıl sağlığıyla oynayan adamdan ancak böyle bir cevap beklenirdi.

"Aslında kulaklarım duydu ama vicdanım duymadı" diyecek hali yok ya!..

Kılıçdaroğlu'ndan yüzde 52 müjdesi!

Ekranda kendini rezil edenlerden biri de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ydu. Habertürk'te Fatih Altaylı'ya konuşurken izledim. Altaylı'nın alaycı sorularındaki kinayeyi anlamaktan çok uzaktı.

Koltukta değil de şezlongda uzanmış gibi yayılan Altaylı'nın karşısında hazırolda durması özgüven eksikliği yaşadığını gösteriyordu. "Altaylı'nın karşısında böyle oturan, dünya liderlerinin karşısında yerde yatar herhalde" diye düşünmeden edemedim.

Söyleşinin bir yerinde, "Halkın yüzde 52'si bize oy verebileceğini söylüyor" demesi yok mu?

Ben orada koptum!

Belli ki Cumhurbaşkanı'nın aldığı oy oranı bunda bir takıntı haline gelmiş. Yapılan anket sonuçlarına göre halkın yüzde 52'si CHP'ye oy verebileceğini söylemiş, bizimki bunu övünerek anlatıyor.

Anketi yapanlar bir kişiye üç kez aynı soruyu sormuşlar herhalde! İşin tuhaf olan kısmı şurası...

"Toplumun yüzde 52'si bize ileride oy verebilir" diye umutsuz bir hayale tutunup hava atan adam, halkın yüzde 52'sinin oyunu alan Cumhurbaşkanı'na demediğini bırakmıyor!

Merak ediyorum

"Yüzde 52'lik kesim bize oy verebileceğini söylemiş" derken bu kadar sevinen bir adamın, gerçekten yüzde 52 aldığında ne yapar acaba?

Bu rakamlara sevinecek ne var anlamadım.

Seçmene "İleride şartlar değişirse CHP'ye oy verir misin?" diye sormuşlar, o da "Olabilir" diye cevap vermiş. Kimbilir belki de Kılıçdaroğlu'nun gitmesini ilk şart olarak koşmuşlardır! Belki de "Erdoğan CHP'nin başına geçerse oy veririm" diyenlerin oranıdır yüzde 52. Olamaz mı yani?

Kılıçdaroğlu'na tavsiyem...

Hocam bu ankete fazla anlam yüklemeyin. Siz "AK Parti'ye ileride oy verebilirim" diyenlerin oranını görseniz var ya!

Öyle bir şaşırırsınız ki kıbleyi sorsalar havayı gösterirsiniz vallahi!