Katliam için Obama'ya çok ağır yazı
Abone olABD'nin saygın gazetelerinden The Washington Post, Obama yönetimini, Mısır'da darbe karşıtlarına yönelik katliamda "suç ortağı" olmakla eleştirdi.
Washington Pos başyazısında Obama
yönetimi, Kahire'deki on binlerce protestocuya rejim tarafından
girişilen korkunç kanlı baskında suç ortağı olmakla
eleştirildi.
Gazetenin başyazısında, "Mısır'daki 3 Temmuz darbesi öncesinde
Obama yönetiminin, ordunun seçilmiş bir hükümeti görevden
uzaklaştırmada "belirleyici rol" oynadığı herhangi bir ülkeye
yardımların kesilmesini gerektiren ABD yasasına işaret ederek,
Mısır ordusunu Muhammed Mursi iktidarını devirmemesi yönünde özel
olarak uyardığı" belirtildi.
UTANÇ VERİCİ
Gazete, "buna rağmen generallerin ABD'nin uyarılarını görmezden
geldiğinde, Beyaz Saray'ın yasayı hiçe saymayı seçtiğini"
kaydederek, "uzayan ve utanç verici bir gecikmeden sonra, ABD
Dışişleri Bakanlığı bir darbenin gerçekleşip gerçekleşmediğine dair
bir karar vermemeyi seçtiğini duyurdu ve Dışişleri Bakanı John
Kerry, Mısır ordusunun 'demokrasiyi yeniden inşa etmekte olduğunu'
ilan etti" ifadesini kullandı.
SUÇ ORTAĞI OLDULAR
Yazıda, "Bu kararlar yüzünden Obama yönetimi, Kahire'deki iki meydanda kamp kuran on binlerce protestocuya karşı fiili (de facto) rejim tarafından girişilen yeni ve korkunç kanlı baskında suç ortağı" değerlendirmesinde bulunuldu.
Mısır'da aralarında kadın ve çocukların de olduğu yüzlerce
kişinin hayatını kaybettiği, kaosun patlak verdiği, öfkeli
grupların güvenlik güçlerince büyük oranda korumasız bırakılan
Hıristiyan kiliselerine baskınlar düzenlediği belirtilen yazıda,
ordunun olağanüstü hal ilan ederek, Mısır'ı 2011 devriminden önce
varolan otokratik statükoya aslen geri döndürdüğü kaydedildi.
WASHINGTON ZATEN İNANDIRICI
OLMAMIŞTI
Yazıda, Obama yönetiminin, daha önce orduyu göstericilere karşı güç kullanmama ve Mursi ile diğer siyasi tutukluları salıvermeye çağırması gibi, dünkü son baskına da beklendiği gibi tepki gösterdiğine işaret edilerek, şöyle devam edildi:
"Ordunun bu çağrılara aldırış etmemesi mantıklı ve öngörülebilirdi. Washington zaten uyarılarının inandırıcı olmadığını göstermişti. Gerçekten de, polis dün hala Kahire caddelerinde silahsız sivillere ateş açarken, bir Beyaz Saray sözcüsü gazetecilere, ABD yönetiminin, (Mısır'da) darbe olup olmadığına dair bir yargıda bulunmama kararını yineliyordu.
ABD KENDİNİ
BALTALADI
İnsan haklarının büyük çapta ihlaline karşı katı bir duruş
sergilemeyi reddetmesi, ABD açısından kendi kendini baltalayıcı
olduğu kadar vicdansızca da. ABD'nin Mısır ordusuna devam eden
desteği, ülkenin, yeniden inşa edilmiş bir demokrasi yerine, yeni
bir diktatörlüğe sürüklenmesine katkı sağlıyor. Darbe lideri
General Abdulfettah es-Sisi, kendisini giderek artan şekilde, Cemal
Abdülnasır gibi eski diktatörler tarzında bir ulusal kurtarıcı
olarak biçimlendiriyor. Dünkü kanlı saldırı, (Sisi'nin), Sayın
Mursi'nin Müslüman Kardeşler Teşkilatı ile uzlaşı çağrısında
bulunan, geçici hükümetteki sivil ılımlıları bastırmasını temsil
ediyor. Gereğine uygun olarak, (bu ılımlıların) lideri,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed El Baradey istifa etti."
Gazetedeki yazıda, birden fazla seçimi kazanan ve hala
milyonlarca Mısırlı tarafından desteklenen Müslüman Kardeşler'e
yönelik saldırıyı, demokrasiye inandırıcı bir geçişin takip
edebileceğini hayal etmenin zor olduğu belirtilerek, bunun Mısır'ı
daha fazla şiddete sürüklemesinin daha muhtemel olduğu görüşü dile
getirildi.
ABD ORDUYA KARŞI
DEĞİŞMELİ
Dış güçlerin de olayların trajik akışını artık değiştiremeyebileceği kaydedilen açıklamada, "Ancak ABD, 40 yıldır yakın müttefiki olan bir ülkeyi etkileme yolunda biraz şansa sahip olmayı diliyorsa, orduya karşı politikasını derhal değiştirmelidir. Bu, tüm yardımlar ve işbirliğinin tamamen askıya alınması ve bununla birlikte, ilişkilerin, generallerin baskı kampanyasına son verdikleri ve demokrasiyi yeniden inşa etme yolunda somut adımlar attıkları takdirde ve zamanda yeniden başlatılacağı mesajının verilmesi anlamına gelmektedir" ifadeleri kullanıldı.