Katilin silahı sahte rakı
Abone olLacoste’u aslından kaliteli üreterek başladı sahtekârlık Türkiye’de. Sonra kitap, kaset, CD oldu raflarda. Gıda oldu, ilaç oldu, içki oldu. Ve bir şişede ölüm old
Bir ülke düşünün hemen... O ülkede hırsızı, uğursuzu, kapkaççısı
mahkemenin bir kapısından girip diğer kapısından çıksın... Hatta
yaptığı işin utancını bile taşımasın. Bir de hesap sorsun sizlere,
“İş vardı da çalışmadık mı?” diye. Siz olsanız tek riski polis
tarafından hırpalanmak olan bu mesleği bırakır mısınız?
Bırakmazsınız değil mi? Onların da bırakmasını beklemeyin o
zaman... Peki, aynı ülkede hayat pahalılığı karşısında evine ekmek
götürmekten aciz insanların elindeki üç kuruşa da göz dikerek
onlara sahte ya da bozuk gıda satanlara ne yapmalı? Yakalayıp
okkalı bir ceza vermeli değil mi? Yo hayır. Zabıtalar tarafından
mühürlenmek ve televizyon programlarında teşhir edilmek dışında bir
müeyyidesi yok. Aslında var da hem komik, hem de caydırmaktan uzak.
Sahte gıda üretenlere neredeyse madalya takmadığımız için
sahtekârlar daha bir cüretli artık. Öylesine gözleri dönmüş ki,
yakında bizim bile sahtemizi üretmekten çekinmeyeceklerdir... Olayı
biliyorsunuz. Adamlar oturmuş üşenmemiş Türkiye’deki birçok ilacın
önce tabletlerinin kalıplarını çıkarmış, sonra kutu ve şişelerini
imal etmiş, onları koyacakları kâğıt ambalajları hazırlamış ve son
olarak kireç ve laktoz gibi maddelerle ilaç üretmiş. Özür dilerim
ilaç değil, ilaç süsü verilmiş zehir... 3 milyon YTL tutarında
sahte ilaç üretmiş utanmazlar. Bunlardan biri SSK’dan emekli bir
ilaç deposu sahibiymiş. Ama iflas etmiş. Sizce bu ilaçları eski
günleri hatırlamak için evini süslemekte mi kullanacak? “Tabii ki
hayır” dediğinizi duyar gibiyiz. Malum şahıs deneyimli, elindeki
son sermayeyi de bu işe yatırdığına göre, ilaç deposunu yeniden
kuracak kuşkusuz. Sonra etiketleri basıp özellikle taşrada bulunan
eczaneler aracılığı ile yurda dağıtacak. 3 milyon YTL’yi alıp
çetesiyle kırıştıktan sonra tatlı parayı bırakamayacak ve bu işi
sürdürecek. Bir gün onun ürettiği dilaltı hapına ihtiyaç duyacak
garibanın biri, atacak ağzına ama nafile geçmeyecek çarpıntısı.
Yığılıp kalacak. Kalbi bu hainliği bilemeden ölecek. Kimsenin
aklının ucundan geçmeyecek yerde yatanın bir cinayete kurban
gittiğini. Masum kalbi suçlanacak herkes tarafından. Suçlular ise
ellerini kollarını sallayarak dolaşacak, çünkü adalet onlara bir
şey yapamayacak... İnanmıyor musunuz? Masum gibi gözüken bir
sahtekârlığın insanların hayatını alıp götürdüğüne, o zaman
Gaziosmanpaşa’da bugün yaşanan olayı düşünün. Sadece daha fazla
para kazanmak için kilosu 500 bin lira olan etil alkol yerine
kilosu 50 bin liradan metil alkol kullandıkları sahte rakıyı
İstanbul’un varoşlarında piyasaya süren çete mensupları da kuşkusuz
adam öldüreceklerini düşünmemişlerdi. Ama onların bu aç gözlülüğü
bugün 6 kişinin ölümüne (4 kişi ise hala hastanelerde tedavi
görüyor) ve en az 20 kişinin büyük acıya düşmesine sebep oldu.
Sahte rakıyı üreten 9 kişi, içki ürettikleri malzeme ve maddelerle
birlikte yakalanıp gözaltına alındı. Bu insanlık düşmanlarından
birinin halkın can güvenliğini sağlamakla yükümlü bir uzman çavuş
olması ise manidardı. Ama asıl endişe işte tam bu noktada başlıyor.
Bu aç gözlü insanlar bu cüreti nereden buluyor? Tabii ki adaletin
kendilerine uygulayacağı cezanın onların elde edeceği kardan daha
ağır olmadığını bildiklerinden... Adam sahte ve bozuk gıda
üretiyor. En büyük yaptırım elindeki malın alınıp imha edilmesi
oluyor. O güne kadar elde ettiği karın zerresi olmayacak para
cezasını da verdi mi devlet kenara çekiliyor? Ondan cesaret alan
bir diğeri oturuyor. Sahte ilaç üretiyor. Bunları piyasaya
sürdüğünde bir sürü insan sahte haplardan olmasa bile tedavisini
yapamadığı için ölecek ya da sakat kalacak. Zanlı tüm deliller
ortada iken tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Kimse
bu adamı, taammüden cinayete teşebbüsten yargılamayı düşünmüyor. Bu
adamın yaptığı iş şu an itibariyle adam öldürmeye eksik teşebbüs
değil de nedir? Bu ilaçlar piyasaya sürülseydi, beklide yüzlerce
insanın ölümünden sorumlu olacaktı. O zaman bu adamı taammüden yani
tasarlayarak adam öldürmeye tam teşebbüsten yargılayabilecek
miydik? Tabii ki zor... Önümüzdeki acı örnek ise sahte rakıcılar
olacak. Ürettikleri rakı ile şimdiden 6 kişiyi katlettiler.
Hastanede tedavileri sürenler ölmez, piyasaya sürdükleri diğer
sahte rakıları kimse almaz ve içmezse bilânço en az bu olacak.
Peki, bu 9 aç gözlü insan sizce hangi suçlama ile yargılanacak?
Sahtekârlıktan mı? Halkın sağlığını tehlikeye atmaktan mı? Ölümler
göz önüne alınarak kastı aşan eylemden mi yargılanacaklar? Adalet
onları hangi gerekçelerle yargılayacak? Hangi maddelerden
cezalandıracak? Biz bilmiyoruz. Ama onlar biliyor. Ve cüretleri de
buradan geliyor.