Kasım ayı sanayi üretimi için ne dediler?
Abone olOdeabank Ekonomik Araştırma Müdürü İnanç Sözer, artışa geçen Kasım ayı sanayi üretimini değerlendirdi.
Odeabank Ekonomik Araştırma Müdürü İnanç Sözer, iç talepteki
toparlanmanın 2013'ten itibaren daha belirgin hale gelmesini
beklediklerini, dış talepte ise aşağı yönlü risklere rağmen,
ülke ve ürün çeşitliliği ile ihracattaki artışın 2013'te de
süreceğini öngördüklerini belirtti.
TÜİK tarafından açıklanan Kasım ayı sanayi üretim verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Sözer, Kasımda sanayi üretimin pozitif takvim etkisiyle yüzde 11 ile yüzde 10'luk beklentilerinin ve ortalama piyasa tahmininin sınırlı üzerinde artarak 14 ayın en yüksek artışını kaydettiğini vurguladı.
Sözer, ekonomik aktivitedeki toparlanmanın son çeyrekte sınırlı kaldığına dikkati çekerek, ''Kurban Bayramı'nın 2012'de Kasımdan Ekime kaymasıyla, bu sene sanayide çalışma gün sayısı geçen seneye kıyasla üç gün fazla idi. Takvim etkisinden arındırılmış üretim Kasımda yüzde 3,1 ile Ocak-Ekim dönemindeki yüzde 2,6'lık ortalamanın sınırlı üzerinde arttı. Sanayi üretimi Ocak-Kasım döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,9 oranında arttı. Takvim ve mevsim etkisinden arındırıldığında ise, aylık üretim Ekim'deki yüzde 2,4'lük sert düşüşün ardından Kasım'da yüzde 1,5 oranında yükseldi'' diye konuştu.
Takvim etkisiyle genele yayılan bir iyileşme görülse de, ekonomideki gidişatı anlamak açısından takvim etkisini dışlamak adına Ekim-Kasım dönemi verilerini birlikte analiz etmenin daha doğru olacağını söyleyen Sözer, şunları kaydetti:
''Bu çerçevede ana sektörlerden enerjide üretimin son
çeyrekte daralmaya dönmesi dikkat çekerken, yatırımlarda daha
belirgin olmak üzere iç talep ılımlı bir şekilde toparlanıyor.
Üçüncü çeyrekte yüzde 4 daralan yatırım malı üretimi Ekim-Kasım
döneminde yüzde 1,0 ile artışa dönerken, enerji malı üretimi yüzde
4 artıştan yüzde 1 düşüşe geçti.
Üçüncü çeyrekte yüzde 4,4 artan tüketim malı üretimi Ekim-Kasım döneminde de yüzde 4,8 oranında artarak, iç talebin ana sürükleyicisi olmaya devam etti. Merkez Bankasının 2012'nin ikinci yarısından itibaren gevşettiği para politikasının gecikmeli etkisiyle iç talep yıl sonundan itibaren toparlanıyor.
Bununla birlikte iç talepteki toparlanmanın 2013'ten itibaren daha belirgin hale gelmesini bekliyoruz. Dış talepte ise aşağı yönlü risklere rağmen, ülke ve ürün çeşitliliği ile ihracattaki artışın 2013'te de süreceğini öngörüyoruz.''
2013 yılının en önemli zorlukları
Sözer, 2013 yılının en önemli zorluklarından birinin, finansal istikrarda sağlanan kazanımların korunması için, iç talep ile birlikte ilk defa ihracatı da büyümeye pozitif katkı sağlar hale getirmek olacağını vurguladı.
Bunun için Merkez Bankasının iç talebi kontrollü canlandırmaya ve TL'nin gelişmekte olan ülkelere karşı mevcut birikimli değer kaybını korumaya yönelik para politikası izleyeceğini tahmin ettiklerini belirten Sözer, ''Çeyrek üretim gelişmelerinde takvim etkisi ile sert değişimler görülüyor. Ekim-Aralık aylarında negatif, Kasım'da ise pozitif takvim etkisi var. Bu doğrultuda Ekim'de yüzde 6 daralan üretimin, Kasım'da yüzde 11 arttıktan sonra Aralık'ta sadece yüzde 2 civarında büyümesini bekliyoruz'' dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Kasım'da yüzde 19 artan ihracatın, Aralık'ta yüzde 2 daraldığını, Kasım'da yüzde 2 gerileyen elektrik üretiminin ise Aralık'ta sınırlı iyileşmeyle yüzde 0,05 oranında azaldığını anımsatan Sözer, bu çerçevede üçüncü çeyrekte beklentilerin altında gelen yıllık büyüme oranının yakın dönemin dibi olduğunu ve son çeyrekten itibaren kademeli olarak toparlanacağını belirtti.
2012 ve 2013 büyüme beklentileri
Buna paralel olarak üçüncü çeyrekte yüzde 1,6 olan yıllık büyümenin son çeyrekte yüzde 3,5 civarında ve 2012 yılı genelinde de yüzde 3 seviyesinde gerçekleşeceğini öngören Sözer, 2013 yılında ise hükümetin yüzde 4'ün ve ortalama piyasa beklentisi olan yüzde 4,1'in üzerinde, yüzde 4,6 oranında büyüme beklediklerini dile getirdi.
ABD'de mali uçurum ve Avrupa'da borç sorunu ile ilgili belirsizliklerin ciddi riskler oluşturmakla birlikte, global ekonomik aktivitenin öngörülenden daha iyi bir büyüme kaydedebileceğini ifade eden Sözer, yurt içinde ise gevşek finansal koşullar ile iç talebin kademeli olarak potansiyel büyüme seviyesine yaklaşmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.