Tarih, garipliklerle dolu...
Bazen olaylar olmasını istediğinizin tam tersinde tekerrür eder. Kurtulmak istediğiniz şey ve kişi bir ömür boyunca kâbusunuz olup çıkıverir...
Cemal Kaşıkçı cinayeti de aynen bu minval üzere gelişiyor.
Cemal Kaşıkçı, kendisini öldürerek kurtulmak isteyenlerin adeta kâbusu oldu. Kaşıkçı’yı öldürerek onu unutturacağını sananlar bundan sonra en azından yılda bir kez onunla ve onun mücadelesi ile yüzleşmek zorunda kalacaklar.
Dün Türk Arap Medya Derneği Başkanı gazeteci dostum Turan Kışlakçı’nın daveti ile katıldığım Cemal Kaşıkçı anma programından ve genel olarak Cemal Kaşıkçı cinayeti olayından edindiğim izlenimleri özetle yukarıdaki cümlelerle ifade edebilirim.
Programda bir konuşma yapan dostum Turan Kışlakçı’nın sözleri bundan sonra Kaşıkçı cinayeti planlayıcı ve uygulayıcılarının yaşayacağı kâbusun başlangıcı niteliğindeydi.
Türkiye ve dünyada pek az insanın yakından tanıdığı Cemal Kaşıkçı, Turan Kışlakçı’nın anlatımıyla adeta bütün dünya insanlarının yakinen tanıdığı ve hayranlık duyacağı bir kişiliğe dönüştü.
Kışlakçı’nın “Cemal, adı gibi güzel bir adamdı. İyi bir insan, sadık bir dost ve temiz bir kalbe sahipti. Sözünde ve amelinde samimi, kelimeleri ve kalemiyle eleştirirken dahî içten davranır, coğrafyamızın kaygılarını ise kalbinde ve aklında taşırdı” sözleriyle anlatmaya başladığı Kaşıkçı, sanırım benim gibi birçok insanın sevgisini ve sempatisini kazanmıştır.
Yine Kışlakçı’nın konuşmasından Kaşıkçı’nın davasının ve idealinin ayak izlerini görebiliyoruz.
Daha önceleri “Kaşıkçı” denince akla gelen “zenginlik” ifadesinin yerini sanırım bu gidişle bir dava uğruna şehit edilmiş bir insan imajı alacak.
Bir özgürlük savaşçısı ve fikirleri için hayatını kaybetmiş bir insan...
Sanırım Kaşıkçı’nın düşmanları Kaşıkçı’ya bundan daha büyük bir iyilik yapamazlardı.
2 Ekim 2016 yılında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı El Arap TV için röportaj yaptıktan tam 2 sene sonra ne ilgin. tesadüftür ki 2 Ekim 2018 yılında Kaşıkçı’yı katledenlerin kâbusu sadece bu kadarla da sınırlı değil.
Dostum Kışlakçı konuşmasında “Suudi Arabistan’dan bu binayı bize vermelerini talep ediyoruz. Burada onun adına bir müze kuralım ve anısını ebedi yaşatalım. Bilinmeli ki, Fransız Devrimi için Alexis de Tocqueville neyse, Arap Baharı için Cemal Kaşıkçı da gelecek yüzyıllarda aynı duygularla anılacaktır” ifadelerini kullandı ki eğer Kışlakçı’nın bu isteği gerçekleşirse asıl o zaman görün siz kâbusu...
Umarım Kışlakçı’nın bu isteği gerçekleşir.
Umarım masum bir insanın katledildiği bu bina onun adıyla anılacak bir müzeye dönüştürülür.
İşte o zaman Kaşıkçı’nın düşmanlarının kâbusu adeta bir karabasana dönüşecektir.
Kurtulmak, unutturmak istedikleri kişi her gün ama her gün fikirlerini, ideallerini, davasını birlerine anlatma imkanına kavuşacaktır. Bu şekilde Kaşıkçı’yı tanıyan kişilerin onun katillerine edeceği beddualar ve ahh’lar sadece onlara değil onların yedi ceddine yetecektir...
Yazımı yine dostum Turan Kışlakçı’nın konuşmasından bir iktibasla tamamlamak istiyorum:
“Bu halim ve selim insanı, iki kez şehit ettiler: Önce onu öldürdüklerinde şehit oldu, ikinci olarak da barbar ve alçak katliam ile ilgili kanıtları tahrif ettiklerinde. Fakat şunu unuttular: “Bu çocuksu kalbe sahip adam, ölmeyecek ve insanlığın ebedi muhayyilesinde yaşayacaktı.”
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser