Kaset mağduru MHP'li Bahçeli'ye seslendi
Abone olPartisine dönme isteğini yineleyen İhsan Barutçu, MHP lideri Bahçeli'nin affını alıp elini öpmek istiyor
Seçim öncesi yaşanan kaset skandallarının mağdurlarından
İhsan Barutçu, şu anda Meclis’te bulunan tek bağımsız milletvekili.
Bahçeli’nin istifa çağrısına uymayarak MHP listesinden Meclis’e
giren Barutçu, “Affetmek büyüklüğün şanındandır” diyerek partisine
dönme isteğini yineledi.
Kaset mağduru Bağımsız İstanbul Milletvekili İhsan Barutçu, MHP'ye
dönebilmek için Devlet Bahçeli'ye gideceği mesajını verdi. Vatan
gazetesinden Deniz Güçer'in haberine göre Barutçu "Bizim de
bildiklerimiz var ama ifşa etmek yol da değil, insanlıkla da
bağdaşmaz" dedi.
Bahçeli ile kasetler çıktıktan sonra ihraç süreci başlamadan
görüşme talebi olmadığını belirten Barutçu, Meclis Başkanlığı'nda
Tunca Toskay'a oy verdiğini açıkladı.
İşte İhsan Barutçu röportajından ara başlıklar:
YEMİN TÖRENİNE NEDEN SON ANDA GELDİ?
Barutçu, "Yemin öncesi bir kararsızlık yaşadınız mı?"
sorusunu şöyle yanıtladı;
"Tabii. 12 Haziran seçimleri, öncesi ve sonrası
itibariyle farklı bir şekilde yaşandı. Her şeye rağmen MHP yüzde 13
gibi önemli bir seçmen desteğini alarak grubunu kurdu. O süreçte
şahsımız kirli saldırının mağduru durumundayken, bu komployu
kuranlara 'eyvallah' dememek adına, risk alarak adaylığımı
sürdürdüm. Hassas bir süreçten geçtiğimiz için normalde Meclis'in
açıldığı gün yemin etmeyi düşünmüyordum. Ama sözüne itibar ettiğim,
siyasi tecrübesi olan insanlarla yaptığım değerlendirmelerde boykot
kararı ile Meclis'e gelmeyen milletvekilleri olunca gününde yemin
etmeye karar verdim. Aynı rotada görünmemek hassasiyetiyle yeminimi
ettim."
BAHÇELİ VE TEŞKİLATINA HAKSIZLIK MI YAPIYOR?
Hem partim hem partililerim benim hassasiyetimi
bilirler. Faydacı ve Makyavelist bir anlayışla partimin bünyesinde
siyasi hayatımı sürdürmedim. Ağır süreçlerin, zor dönemlerin içinde
bulundum. 12 Eylül döneminde çok ağır sosyal maliyet ödeyen
ülküdaşlardan biriyim. 12 yıl cezaevinde kaldım. Ağır ve zor
şartlarda mücadele ettim ama hiçbir zaman partimden menfaat umarak
karşılık beklemedim. Yaptığım MHP'ye dönük bir saldırıda risk
alarak komployu kuran, kurgulayan güç odaklarına karşı meydan
okumaktır. Partim, partili arkadaşlarım hele hele sayın genel
başkanımla bir problem oluşturayım, 'rağmen' hareket edeyim
düşüncesini hiçbir zaman aklımın ucundan geçirmedim. Bu olaydan
dolayı yakınlarım, aile bireylerim, dava arkadaşlarım ciddi manevi
tahribat gördü. Bir karşılığı olmalı, o da komployu kuranlarla
hesaplaşmaktır. Ucunda ne risk olacaksa, ödenmesi gereken bedel
neyse onu ödeyerek, o riski göğüsleyerek, böyle bir karar aldım.
Yoksa milletvekilliği benim için vazgeçilmez değil.
BAHÇELİ'NİN ELİNİ ÖPEBİLİRİM
Barutçu, "Bahçeli'den randevu talep edip görüşmek ve partinize geri
dönmek gibi bir arzunuz, niyetiniz var mı?" sorusuna ise şöyle
yanıt verdi;
Aceleci değiliz. Önemle ifade etmek istiyorum; MHP
oportünist bir anlayışla siyasetini sürdüren bir parti değildir.
Diğer arkadaşlarımız partiden, adaylıktan istifa ederken, bana bir
ayrıcalık tanınsın gibi bir beklenti içinde değilim. Ancak zamanla
bu duruşum anlaşılığında, daha gönül rahatlığıyla gerektiğinde
genel başkanımın elini de öpebilirim. İlk fırsatta da bunu
deneyebilirim. O manada herhangi bir kaygımız yok. Zira benim sayın
genel başkanıma gönül bağım devam ediyor.
Devlet Bahçeli'nin kendisine olan kırgınlığının geçeceğini umut
eden Barutçu, herşeye zamana bıraktığını ifade etti ve ekledi;
"Takdir büyüğümüzündür. "Affetmek büyüklüğün şanındandır" derler.
Biz zamanı bekleyeceğiz. Genel Başkanımız partimizin tüzel yapısını
koruma adına bir hassasiyet gösterirse, ona saygı duyacağız. Yoksa
hiçbirimizin bir diğerini bir kalemde gönlünden silmesi mümkün
değil. Dava arkadaşlarımıza, hele hele genel başkanımıza bu manada
iç burukluğu ya da haddimiz olmayan bir mesafe oluşturmamız mümkün
değil."
VEKİLLİKTEN İSTİFA EDERİM!
Failler ortaya çıkarıldığı takdirde her türlü bedeli
ödemeye hazır olduğunu açıklayan Barutçu, milletvekilliğinden
istifa edebileceğini vurguladı;
Önce bu komployu oluşturanların toplumca sorgulanması
lazım, karşı tepkinin oluşması gerekiyor. Beraberinde işin
takibiyle ilgili kurum ve kuruluşların konunun üzerine gitmesi
lazım. Özeleştiri noktasında ise; tabii ki siyasetçi hatta
toplumdaki saygın insanlar daha dikkatli olmalı. Ancak kişinin
konumu ne olursa olsun, ne gerekçe ile olursa olsun yapılan alçakça
saldırının bir karşılığının oluşması lazım. Özellikle söylüyorum,
failler ortaya çıkarılsın ben her şekilde bedel ödemeye
hazırım.
İstifa ederim diyorsunuz yani?
Tabii. Ortaya çıkarılsınlar, maksadım budur. Temcit pilavı gibi
getirip, o işin mağduru konumundakileri suçluymuşcasına tek taraflı
suçlu gibi yargılanması ne inanç, ne siyasi ahlak değerleriyle
örtüşüyor. Üzüldüğümüz bir taraf da seçimin malzemesi haline
getirenler oldu. Adeta Türkiye'yi Afganistan'a dönüştürmüş bir
zihniyetle bizi recm etmeye giden bir yol takip edildi. Siyasette
ve ekranlarda belli kesimler, mal bulmuş mağribi gibi üzerine
abanarak kendilerine fayda sağlamaya çalıştılar. Bizim de farklı
siyasi partilerden bildiklerimiz, duyduklarımız var. Ama bunları
ifşa etmek insanlıkla da bağdaşmaz, bir yol da değil. Siyaseten
rekabetiniz varsa sözünüzle ortaya koyarsınız.