Kars'ta tüp bebek skandalı
Abone olAncak yaptırdığı bu aşı, Dağhan ailesinin perişan etti. Yaşanan olayda tam bir sağlık skandalı yaşandı.
Ülkemizde yeni gelişen 'tüp bebek' olayı Kars'ta sağlık skandalına dönüştü. Yeterli sağlık ünitesi bulunmayan Kars SSK Hastanesi'nde sezaryenle 24 gün önce doğumları gerçekleştirilen 10 yıllık evli Dağhan çiftinin ikiz tüp bebekleri, doğumlarından üç saat sonra hayatlarını kaybetti. Sağlıklı bebek dünyaya getirmek için varını yoğunu ortaya koyan baba adayı Ömer Dağhan (45), evlat özlemiyle tutuşan eşi Olcay'ı Ankara'ya götürerek 'tüp bebek' aşısı yaptırdı. İlk deneme başarısız olunca aile yılmadı ve aradan aylar geçtikten sonra Ankara Gazi Üniversitesi'ne yeniden müracaat etti. Gazi Üniversitesi'nde 'tüp bebek' aşılaması yaptırılan 35 yaşındaki anne adayı Olcay Dağhan'ın yapılan kontrollerde biri erkek, diğeri kız olan ikiz çocuklara hamile kaldığı belirlendi. Oldukça masraflı olan 'tüp bebek' uygulamasıyla Ankara'da kaldığı 3 ay içinde yaklaşık 15 milyar lira masraf eden Dağhan çifti, bu masrafların altından kalkamayacaklarını anlayınca eşinin de SSK'lı olması nedeniyle memleketi Kars'a döndüler. Kars'ta Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi'ne (SSK) müracaat ederek Kadın Doğum Uzmanı Dr. Halil Yanık'ın kontrolü altında muayenelerin devam ettiğini, rutin olarak 15 günde bir eşini kontrole götürdüğünü ve ikizlerin bu süre içinde sağlık durumlarının iyi olduğunu söyleyen Ömer Dağhan, eşinin normal doğumdan 24 gün önce sezaryen ameliyatıyla doğum yapılacağının ve herhangi bir sorunla karşılaşılmayacağının söylendiğini belirtti. Kadın Doğum Uzmanı Dr. Halil Yanık tarafından eşinin geçen Cuma günü ameliyata alındığını söyleyen Ömer Dağhan, "9 ay önce Ankara Gazi Üniversitesi'nde 'tüp bebek' için aşılama yapıldı. Maddi açıdan zor bir durumdu ve 3 ay sonra Kars'a döndüm. Eşim sigortalıydı, bu nedenle SSK'ya gittik. Ama, Kars'ta 'kıymetli bebek' doğumunun zor olduğunu gördük. SSK Hastanesi'nde tam teşekküllü yaşam ünitesi olan 'küvez' bile yoktur. Doğumevinde ise ısınma amaçlı küvez var. Bunlara güvenerek doğum uzmanı Dr. Halil Yanık, çocukların burada doğabileceklerini söyledi" dedi. Doğum için eşini gerekirse Erzurum'a veya Ankara'ya götürebileceğini Dr. Halil Yanık'a söylediğini belirten Ömer Dağhan, "Dr. Halil Yanık bu teklifi kabul etmedi. Normal doğumdan 24 gün önce geçtiğimiz Cuma günü eşim sezaryen ameliyatına alındı. Ben dışarıda merakla bekliyordum. Bir baktık, iki hemşire çocukları yarı çıplak alel acele dışarı çıkardılar ve ambulansa koyarak doğumevine götürdüler. Maalesef doğumevinde çocuğumun biri mosmordu, diğeri ise ona göre biraz iyiydi. Bayağı uğraştılar. Görevlilerden birisi çocuklarda solunum yetmezliği olduğunu ve Erzurum'a götürüleceğini söyledi. Erkek çocuğum 1.5 saat sonra yolda öldü. Erzurum Aziziye Araştırma Hastanesi'nde uzmanlar, çocuğun erken doğum olduğunu ve 24 gün önce böyle bir doğumda çocukların Kars'ta yaşama şansının olmadığını söylediler. Ve uzmanlar, doğumun Erzurum'da olması halinde yaşama şanslarının yüzde yüz olacağını belirttiler. Yine Erzurum'daki profesörler, bu tür doğumların Kars'ta yapılmasının çok sakıncalı olduğunu ifade ettiler" diye konuştu. ANNEYE YAPILMASI GEREKEN KAN İĞNESİ YAPILMADI Doğumu gerçekleştiren Dr. Halil Yanık'ın Kars'a yeni geldiğini, bugüne kadar 'kıymetli bebek' doğumuna girmediğini de vurgulayan Ömer Dağhan, "İkizlerden erkek olanının yolda ölmesinden sonra ambulans tekrar Kars'a dönüp ikizlerden kız çocuğunu da 8 saat sonra 15 Mayıs Cumartesi sabahı Erzurum Aziziye Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Fakat kız çocuğum yapılan tüm müdahalelere rağmen 3 saat sonra öldü. Kız çocuğumda da akciğer yetmezliği tespit edildi. Aziziye Araştırma Hastanesi'ndeki uzmanlar, 'tüp bebekler'in son 24 günde akciğerlerini ancak toplayabildiklerini söylediler. Ayrıca, 8. ayında ise anneye bir iğne vurulması gerekiyormuş, o iğne bile vurulmamış. Ankara Gazi Ünivertesi'nden Prof. Dr. Bülent Tranş'la görüştüm sekizinci ayda anneye kan iğnesi vurulması gerektiğini söyledi" şeklinde konuştu. Çocuklarının gerekli sağlık ünitesi olmayan bir yerde ameliyata alınarak ölmelerine sebep verildiğini iddia eden Ömer Dağhan, gerekli yasal işlemleri başlatacağını da kaydederek şunları söyledi: "En büyük şanssızlığım Kars'ta yaşamam, sağlık diye hiçbir şeyin olmadığı Kars'ta olmamdır. Kimse demesin 'Kars'ta bir doğumevi, bir SSK Hastanesi var. Bunlar büyük şehirlerdeki küçük birer polikliniklerdir. Bir ihmalim varsa çıkarsınlar. Bir anne, bir babanın ne ihmali olur? 15 günde bir 40 milyon lira verip ultrasona sokuyorduk. Ama Erzurum'daki uzmanlar Kars'taki ultrasonla dış yapısı ve kilosunun görülebileceğini, iç yapısının görülemeyeceğini, iyi donanımlı bir hastanede iç yapısının görülebileceğini söylüyorlar. Ama ne acı ki, akciğer solunum yetmezliğini bile görememişler. Benim çocuklarım gibi diğer aile çocukları, genç yaşta evlenenler var. Ama korkuyorlar ve haklılar. Tüp bebek gerekliyse bir anne Kars'ta doğum yapamasın mı? Bir tüp poliklinikliği kursunlar demiyorum, ama yeter ki eksik doğan çocukları kurtarın. Bundan sonra doğacak olan çocukları düşünüyorum." Eşi Olcay'ın sinir krizleri geçirdiğini, çok rahatsız olduğunu, günlerdir hiçbir şey yiyip içemediğini de kaydeden Ömer Dağhan, bütün hayallerinin tükendiğini belirterek, "Kars'ta artık yaşayamam. Kars'ta ne yapayım? Bu bir ihmal değil, katliamdır. Allah'ın mukadderatı, kaza geçirip ölseydiler olurdu. Biz buna tamamen bir ihmal, eksiklik, diyoruz. Devlet bana el atıp hastaneme yaşam ünitesini koymadıktan sonra ne anlamı var? Gelip bana 'çocuk eksik doğdu, Kars'ta kurtardık' deyin. Bunu deyin canımı yiyin. Çocuklarımın katledildiğine inanıyorum. Yetkilisi, bilirkişisi gelsinler. İkisi de Karadağ mezarlığındalar" ifadesini kullandı. "ÜNİTESİ YETERSİZ YERLERDE TÜP BEBEK DOĞUMLARI YAPILAMAZ" Bir açıklama yapmayan yetkililer, gerekli açıklamanın ileriki bir tarihte yapılabileceğini söylediler. Doğumu gerçekleştiren Kadın Doğum Uzmanı Halil Yanık'ın 20 Mayıs günü izne ayrılarak İstanbul'a gittiği öğrenildi. Uzmanlar ise, 'tüp bebek'lerin, 'kıymetli bebek' sınıfına girdiklerini ve gerekli ünitelerin yeterli olmadığı hastanelerde doğumun gerçekleştirilemeyeceğini belirttiler. Uzmanlar ayrıca, SSK Hastanesi'nde 'küvez' bulunmadığını, Doğumevi Hastanesi'nde de bulunan 'küvez'lerin ısınma küvezi olduğunu, bu küvezlerin erken doğan bebeklere fayda getirmediğini vurguladılar. İkiz tüp bebeklerin akciğerleri oluşmadan erken ve teşkilatsız hastanede doğumların gerçekleştirilmesi nedeniyle ölmüş olabileceklerini de vurgulayan uzmanlar, tüp bebeklerin daha da itina isteyen bir alan olduğunda fikir birliğine vardılar. 2 kilo 300 gram olarak dünyaya gelen ikizlerden erkek olanının adını "Doğuhan", kız olanın ise "Doğa" koymayı düşündüklerini dile getiren çift, 8 aydan sonra çocuklarının ölümüyle karşılaşmanın şokunu üzerinden atamadıklarını ifade ettiler. Dağhan çifti, çocuklarının odasını bile hazırladıklarını ve özellikle erkek çocuğunun büyüyünce boksör olmasını çok istediğini söyledi. Baba adayı Ömer Dağhan, odaya her girişlerinde hayatlarının karardığını belirtti. Yatağından çıkmayan anne adayı Olcay ise, saat başı sakinleştirici ilaç alarak hayatta kalmaya çalışıyor.