Karneler yarın saat kaçta alınacak ders yapılacak mı?
Abone olYarın milyonlarca öğrenci yıl sonu karnesini alacak ve uzun bir yaz tatiline çıkacak. Uzun bir eğitim yılının ardından tatile çıkacak olan öğrenciler yarın saat kaçta karne alınacak sorusunu araştırmaya başladı. Yarın okullarda ders yapılmayacak, yoklama alınmayacak. En geç saat 12.00'ye kadar karnelerin tüm okulda dağıtılması bekleniyor.
Yarın yani 14 Haziran cuma günü okullar tatil olacak,
milyonlarca öğrenci yıl sonu karnesini alarak yaz tatiline
başlayacak. Peki yarın yani son ders gününde karneler ne zaman
verilecek, okullarda ders yapılacak mı, öğretmenler yoklama
alacak mı?
2019-202o eğitim öğretim yılında öğrencileri değişiklikler bekliyor. Bunlardan en dikkat çekici olanlar ise kısalan yaz tatili ve okullar 1 hafta erken açıklaması oldu. Ayrıca öğrenciler 1'er hafta olmak üzere iki dönemde toplam 14 gün ara tatil yapacak. Yeni eğitim yılı 9 Eylül'de başlayacak.
Peki aileler karnesi başarısız olan öğrenciye nasıl yaklaşmalı:
Başarısızlığın nedeni bir hastalık da
olabilir
Doç. Dr. Gül Karaçetin, bu konuşmada dikkat edilecek en önemli
noktalardan birinin çocuğun çabasına odaklanılması olduğunu
belirterek, "Karne sonucu olumluysa karne için yapılan ve
sergilediği çabanın aile tarafından fark edildiğini gösteren bir
konuşma ya da karne alındığı gün birlikte vakit geçirilmesi,
çocuğun sevdiği bir aktivitenin yapılması yeterlidir." ifadelerini
kullandı.
Karne sonucunun olumsuz olması halinde, ilk önce çocuğun
kendisini ifade etmesine izin verilmesi, ayrıca çocuğun, başarısız
olduğu yönlerini değerlendirmesinin istenilmesi gerektiğini
vurgulayan Karaçetin, başarının tanımının gösterilen çaba üzerinden
yapılmasını önerdi.
Çocuğun bu konudaki fikirleri öğrenildikten sonra mutlaka öğretmeniyle de konuşulması ve olumsuz karneye neden olabilecek şeylerin sorulması gerektiğine işaret eden Karaçetin, şu bilgileri verdi:
"Ders başarısızlığına bazı psikiyatrik bozuklukları da neden olabilir. Örneğin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bunlardan biridir. Dikkat eksikliğinde çocuk yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak derse dikkatini veremez, dikkat süresi kısadır, dikkati dış uyaranlarla kolayca dağılabilir. Verilen ödevlerin bitirilememesi, unutkanlık, eşyalarını kaybetme, dikkat gerektiren işleri erteleme gibi belirtileri olabilir. Dikkat eksikliği tek başına görülebildiği gibi, aşırı hareketlilik, oturması gerekirken yerde oturamama, motor takılmış gibi sürekli amaçsızca hareket etme gibi hiperaktivite belirtileriyle birlikte de olabilir. Bazen sırasını bekleyememe, söz kesme, düşünmeden hareket etme gibi dürtüsellik belirtileri de görülebilir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu belirtileri varlığında anne-babalar mutlaka vakit kaybetmeden çocuk psikiyatrisine başvurmalıdırlar çünkü bu durum tedavi edilebilir ve tedavi ne kadar erken başlanırsa sonuçlar o kadar olumlu olur. Dikkati yeterli olmayan çocuk ne kadar zeki olursa olsun ders başında yeterince oturamaz; bu durumda çocuğun suçlanması, 'yaramaz' şeklinde damgalanması, sıklıkla mutsuzluk, keyifsizlik ve kendine güven azlığına ve depresyona yol açabilir."
Ders başarısında düşüklüğe yol açan ikinci bir nedenin de öğrenme bozukluğu olabileceğini aktaran Karaçetin, belirtilerin varlığında mutlaka çocuk psikiyatrisi uzmanına başvurulması gerektiğini söyledi.
"Çocukların kişiliklerine yönelik yıkıcı eleştirileri yapmayın"
uyarısı
Her çocuğun güçlü ve zayıf yönleri olduğunu, bu anlamda
anne-babaların çocuklarının güçlü ve zayıf yönlerini bilmeleri ve
bu alanlara göre beklentilerini şekillendirmeleri gerektiğini ifade
eden Karaçetin, çocuğun zayıf olduğu alanlarda yüksek beklentiyle
yaklaşmanın çocukta kaygı oluşturduğunu belirtti.
Karaçetin, eğer çocuk eğitim dönemi boyunca yeterince çaba göstermemişse bu konuda farkındalığının sağlanması, bu durumun sebepleri ve gelecekte aynı durumun tekrarlanmaması için çözüm önerilerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, şu önerilerde bulundu:
"Aileler bu süreçte suçlayıcı ve örseleyici bir dil kullanmamalıdırlar. Notların kötü olması durumunda yapılan sık yanlışlardan biri çocukların kişiliklerine yönelik yıkıcı eleştirilerin yapılmasıdır, örneğin, 'Tembelsin, anlamıyorsun, sana harcadığımız parayı hak etmiyorsun' gibi ağır eleştiriler çocuğun kendisini yetersiz, suçlu ve mutsuz hissetmesine yol açabilir, hem ruhsal sağlığını hem de ebeveynle olan ilişkisini olumsuz yönde etkileyebilir. Hiçbir zaman çocuk karşılaştırma yapılarak eleştirilmemelidir. 'Kuzeninin notları senden daha iyi…' şeklinde başlayan cümleler çocuğun kendine olan güvenini olumsuz etkiler, kendine güvenmeyen ve kendini mutlu hissetmeyen bir çocuktan ders çalışmasını ve başarılı olmasını beklemek gerçekçi bir beklenti değildir. Notlar olumsuzsa yıkıcı eleştiriler ya da ceza yerine neler yaşandığı konuşulmalıdır. 'Ben' dili kullanarak neden bu şekilde olduğu konusunda çocuğun fikri mutlaka sorulmalı. Eğer çocuk yeterince çaba göstermemişse, çalışmamışsa o zaman aile bu davranışa yönelik eleştiri yapabilir ama hiçbir zaman çocuğun kişiliğine yönelik eleştiri yapılmamalıdır, çocukla birlikte gelecek dönemler için alınabilecek önlemler, çözüm yolları araştırılmalıdır.