Karısı Çakıcıyı aldatmış
Abone olAvusturya mahkemesinin Türkiye'ye gönderme kararı çıkarttığı Alaattin Çakıcı'yı eşi aldatmış. Üstelik iki kişiyle. Bunlardan biri üst düzey polismiş diğeri ise bir kadın...
Temmuzda Avusturya’da yakalanan Alaattin Çakıcı, Viyana’daki
hücresinde Türkiye’ye gönderileceği günü beklerken Hürriyet’e
çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çakıcı, eski eşi Uğur Kılıç’ın
Uludağ’da 1995’te öldürülmesinden, MİT-mafya-Yargıtay ilişkilerine,
Türkiye’den kaçışına kadar birçok şeyi açık açık anlattı. Devlete
meydan okuduğunuz şeklinde haberler çıktı. Gerçekten meydan okunuz
mu? -Kardeşim Gençağa, avukatım Mustafa Avlağı ve tercümanım Sırma
Sağlam’ın getirdiği gazetelerde devlete meydan okuduğum, elimde
şantaj kasetleri olduğu ve döndüğümde hesap soracağım şeklinde
haberler okudum. Ben devletime meydan okumadım, başkasına da
okutmam. Hele yabancı bir ülke hákiminin önünde en büyük cezayı
alacağımı bilsem bile ülkemi küçük düşürmem. Öyle de yaptım, üst
mahkemeye gitme ve siyasi iltica haklarımı kullanmadığım için
hákimler de şaşırdı. Hákimin sözleri kanıma dokundu Mahkemede
hákimin size karşı tavrı nasıldı? -Mahkemede Hákim Peter Seda’nın
‘Kürt ya da aşırı solcu olsan seni iade etmezdik, çünkü Türkiye’de
işkence onlara yapılıyor, fakat sen sağ görüşlü birisin, sana
işkence yapmazlar’ sözleri ile ‘Türkiye’de işkenceye tabi tutulman
veya insan haklarına aykırı bir muameleye muhatap olman halinde
Avusturya’nın Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerine başvurarak
yardım talep edebilirsin’ demesi kanıma dokundu. Resmen Türkiye’yi
Avusturya Büyükelçilik ya da konsolosluğuna şikayet edebileceğimi
söylüyordu. Bunu mahkemeyi dinleyen herkes duydu Avusturya basını
da yazdı. Türk adaletine güvenimi söyledim Sizin bu sözlere karşı
tavrınız ne oldu? -Bütün bunları dinledikten sonra sinirlendim ve
geriye dönüp şu sözleri söyledim ‘Kararınıza itiraz etmiyorum,
yasal hakkım olan üst mahkemeye de gitmiyorum. Türkiye’de bundan
önceki hükümetlerde insan hakları ihlalleri vardı, ama şimdiki
hükümet 1946’dan bugüne kadar hiçbir hükümetin yapamadığı,
demokrasi, bireyin temel hak ve insan özgürlükleri adına sessiz
devrimler gerçekleştirdi. Ülkemin adli sistemi ve kanunlarına
inanıyorum, Türkiye’ye dönüp kanunlar önünde yüzleşip devletimle
hesaplaşmam lazım’ dedim. Bunu söylerken Türk adaleti ve
kanunlarına olan güvencimi ifade etmek istedim. Ben hesabımı
ülkemin hákimlerine vereceğim manasında konuştum. Maalesef
haberlerde hákimin sadece Türkiye lehinde söyledikleri yazıldı. Ama
aleyhinde söylediği sözleri mahkemeyi izleyen herkes duydu. Bütün
bu konuşmalar mahkeme tutanaklarında da mevcuttur. Bunlar
yazılmadı. Mafya denmesine çok kızıyorum Kürtlere, solculara
işkence meselesi Türk basınında yer almadı. Sizi sinirlendiren
başka olay oldu mu? -En çok kızdığım şeylerden biri, bana ‘Mafya’
denilmesi. Mafya silah kaçakçılığı, uyuşturucu ve kara para ile
uğraşır. Allahıma binlerce şükür, benim bu konularla yakından
uzaktan ilgim yok. Zaten suçlandığım konular bellidir. Onun için
diyorum ki, ben mafya değilim, kabadayıyım. Hatta iddia ediyorum,
en son kabadayıyım. Zira gerçek kabadayı kalmadı. Eline silah
alarak savunmasız insanları korkutan, uyuşturucu, silah kaçakçılığı
yapan, büyüğüne saygı, küçüğüne sevgi göstermeyen kişiler mafyadır.
Ben yaşı benden bir ay bile büyük olan kişiye ağabey diye hitap
ederim. Halen annem bağırdığında cevap vermez, susar, siniri
geçince sarılır elini öperim. Bu saygı, gelenek göreneklerimizde
vardır. Kabadayı gücü ne olursa olsun düşmanı bile misafir gelse, o
an husumeti bir kenara bırakır, ayağa kalkar en iyi şekilde
ağırladıktan sonra gönderir. Kabadayı savunmasız insanlara korku
salmaz, tam tersine yardım elini uzatır, ama ülkeyi soyanların
haksız kara para kazananların korkulu rüyasıdır. 1 yıl önce de
görüşmüşlerdi 1998’de Fransa’da yakalandıktan sonra Çakıcı
dosyasını çok yakından takip eden Paris Temsilcimiz Muammer
Elveren, yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı ile
Türkiye’den kaçmadan önce 2003’te bir araya gelmişti. Elveren bu
görüşmede röportaj teklif etmiş, ancak Çakıcı sorunlarının çığ gibi
olduğu gerekçesiyle reddetmiş ve uygun bir zamanda konuşma sözü
vermişti. Elveren 1 yıl sonra Çakıcı ile hücresinde görüştü. Kamp
kurdular ÇAKICI cezaevinde bulunduğu için kardeşi Gençağa Çakıcı da
Viyana’da kamp kurdu. Ceza avukatı Mustafa Avlağı, cezaevinde
tercümanlığını yapan Sırma Sağlam da, Gençağa Çakıcı ile birlikte
Muammer Elveren’e Çakıcı’nın durumu ile bilgi verdiler. Karın seni
bir kadınla aldatıyor Eski eşiniz Uğur Çakıcı’nın öldürülmesi
konusunda suçlanıyorsunuz. Bu konunun aslı nedir? Babası Dündar
Kılıç ben Amerika’dayken devamlı telefonla arayıp ‘Alaattin, eşin
olmadık ahlaksızlıklar yapıyor, üst düzey bir emniyet yetkilisi ve
bir kadınla ilişkisi olduğu dedikoduları ayyuka çıktı. Bu kadın
hepimizi rezil ediyor. Buna bir çare bul, ne yapacaksan yap bu
böyle devam edemez. Ya gel namusunu temizle, ya Amerika’ya yanına
aldır, işi hallet ya da başka bir yolla bu sorunu çöz’ diyordu.
Dündar Kılıç’ın bütün bu konuşmalarını ben kasete aldım. Hatta
Uğur’a da dinlettim. Daha sonra Uğur’un yaptığı ahlaksızlıkları
duyan bir arkadaşım onu Uludağ’da görünce silahı çekip vuruyor.
Mahkemeye çıkıp itiraf edip cezasını da yedi zaten. Ben Kılıç
Ailesi’ne iki kez iyilik yaptım. Onlara, birincisi kimliğimi,
ikincisi de onurumu verdim. Onlar buna saygı göstermediler. Uğur
Kılıç’la evlenirken benim için dünyanın en değerli kadını olan
Rabia Sultan eşim Gönül’ü haberi olmadan boşayarak büyük haksızlık
yaptım. Bütün bu yaptıklarıma rağmen Kılıç Ailesi bana saygı ve
onur duyması gerekirken kıymet bilmediler, nankör çıktılar ve
kalleşçe kardeşim Gençağa’yı sırtından vurdular. SABAH