Karın ağrısına dikkat !
Abone olFizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hicran Yeşilyurt, karın ağrılarının ‘ailevi Akdeniz ateşi’ hastalığının habercisi olabileceğini sö...
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hicran Yeşilyurt,
karın ağrılarının ‘ailevi Akdeniz ateşi’ hastalığının habercisi
olabileceğini söyledi.
Hastalığın şiddetli karın ağrısı, ateşli ataklar ve ciltte döküntü
ile ortaya çıktığını dile getiren Özel Tekirdağ Yaşam Hastanesi
Uzman Doktoru Yeşilyurt, hastalığın tedavi edilmediği takdirde
idrarda aşırı protein kaybı ile karakterize edilen nefrotik
sendroma ve daha sonra böbrek yetmezliğine neden olabileceğini
kaydetti. Hastalığın kalıtımsal olduğuna dikkat çeken Yeşilyurt,
“Ailevi Akdeniz ateşi, tekrarlayan ateş, karın ağrısı, göğüs
ağrısı, eklemde ağrı, şişlik atakları ve nadiren kalp zarı tulumu,
menenjit atakları ile seyreden, genetik geçişli bir hastalıktır.
Hastalığın ortalama başlangıç yaşı 5’tir” dedi.
Hastalıkta tanı koymanın oldukça zor olduğunu ifade eden Yeşilyurt,
karın ağrısı şikayetiyle doktora başvuran hastalara rahatlatıcı
tedavi uygulandığını, hatta şiddetli ataklarda apandisit tanısıyla
hastanın ameliyata alınabildiğini söyleyerek, hastaları uyardı.
Ailevi Akdeniz anemisi hastalarının genellikle nefes darlığı, göğüs
ağrısı şikayeti ile göğüs hastalıklarına veya kardiyoloji bölümüne,
eklemde ağrı ve şişlik şikayeti ile ortopedi veya fizik tedavi
bölümüne, karın ağrısı atakları ile dahiliye, genel cerrahi, çocuk
hastalıkları polikliniğine, aile hekimliğine başvurduğunu ancak
tanıda ailevi Akdeniz anemisi teşhisi konulamadığını belirtti.
TÜRKİYE’DE GÖRÜLME SIKLIĞI
Ailevi Akdeniz anemisi ataklarının tekrarlayan ateş ve ağrılı
durumlarla ortaya çıktığını kaydeden Uzm. Dr. Yeşilyurt, “Ataklar
en fazla 3 gün sürer, en şiddetli atak ilk 24 saatte görülür.
Ataklar sırasında hastaların tamamında ateş görülür, karın ağrısı
hastaların yüzde 97’sinde, eklemde şişlik ve ağrı ile seyreden
artrit bulguları ise hastaların yüzde 40 ila 70’inde saptanmıştır.
Göğüs ağrısı sıklığı yüzde 25-80 olup genellikle tek taraflı,
solunumu güçleştiren göğüs ağrısıdır. Kalp zarı tutulumu ise
hastaların yüzde 0,5’inde saptanmıştır. Hastaların yüzde 14’ünde
ciltte erizipel benzeri kızarıklık tespit edilmiştir” diye
konuştu.
Hastalığın Türkiye’de binde 1 oranında görüldüğünün altını çizen
Yeşilyurt, hastalığın taşıyıcılık oranının ise 5’te bir olduğunu
söyledi.
AİLEVİ AKDENİZ ANEMİSİ TANISI NASIL KONULUR?
Tekrarlayan ateşli ataklar, ciltte döküntüler, birinci derecede
akrabada hastalığın tespit edilmesinin tanıya destek olduğunu
belirten Uzm. Dr. Yeşilyurt, “Aile öyküsünün pozitif olması tanıyı
desteklemekle birlikte resesif geçişli genetik hastalık olması
nedeniyle ailede başka ailevi Akdeniz anemisi hastasının
bulunmayabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır. Genetik tanı klinik
tanının doğrulanması, sınırda vakalarda tanının kesinleştirilmesi
ve taşıyıcıların tespiti amacıyla yapılmaktadır. Kesin tanı içinse
genetik test taraması (MEPV genindeki mutasyonların taranması) esas
alınmaktadır. Ülkemizde strip test ve ekzon 2-10 dizi analizi,
ekzon 10 analizi ile yüzde 90’dan fazla oranda tanı
konulabilmektedir. Hastalık saptanan kişilerin birinci derece
akrabalarında genetik analizlerinin yapılması gerekmektedir”
dedi.
“HASTALIĞA BAĞLI CİDDİ SORUNLAR GELİŞEBİLİR”
Hastalığın, tanı ve tedavisinin gecikmesi halinde idrarda aşırı
protein kaybı ile karakterize edilen nefrotik sendroma ve daha
sonra böbrek yetmezliğine sebep olabileceğini aktaran Uzm. Dr.
Yeşilyurt, “Ayrıca hastalıkta amyloid yani dışı böbrek hastalıkları
olabilmekte ve böbrek fonksiyonlarını bozmaktadır. En sık görülen
M694V mutasyonunda amiloidoz riski çok yüksektir. Bu nedenle
amiloidoz riskinin önceden belirlenebilmesi için genetik testin
yapılması önerilmektedir. Amiloidoz; amiloid adı verilen proteinin
organlarda birikmesidir. Amiloid kemik iliği hücreleri tarafından
üretilir ve sıklıkla böbrekler, kalp, dalak ve gastrointestinal
sistem ve sinir sitemini etkiler. FMF’de üreme organlarında
inflamasyona yol açtığında kısırlık görülebilir. FMF’in neden
olduğu kronik artrit diz, ayak bileği, kalça ve dirsek eklemlerinde
ağrılar ile seyreder ve eklem tahribatı olmadan iyileşebilir”
ifadelerini kullandı.
Ani başlangıçlı sağ kalça ağrısı yakınması ile 21 yaşında bir
bayanın Özel Tekirdağ Yaşam Hastanesi’ne başvurduğunu söyleyen Uzm.
Dr. Yeşilyurt, sözlerine şöyle devam etti: “Hastanın kalça ağrısı
1-2 gündür mevcuttu ve hareket esnasında şiddetleniyor ve yürümede
aksaklığa neden oluyordu. Karın ağrısının ayda 1 kez ve adet
dönemleri öncesinde olduğunu ve adet dönemi ağrılarına bağladığını
ifade ediyordu. Ailede tanı konulmuş FMF hastası olmadığını, daha
önce kısa süreli kolşisin tedavisi aldığını ve özellikle karın
ağrısı şikayetinde belirgin değişiklik olmadığını söylüyordu. Kan
tetkiklerinde sedimentasyon ve CRP’de yükseklik saptandı. Çekilen
sağ kalça MR’ında sağ kalça ekleminde yaygın sıvı artışı saptandı.
Hastaya FMF ön tanısı ile genetik analiz yaptırması önerildi.
Hastayla sonraki görüşmemizde genetik tahlil sonucunun yüzde 100
ailevi Akdeniz anemisi hastalığını gösterdiği ve kolşisin tedavine
başlandığı öğrenildi. Ayrıca kardeşinde de benzer şikayetlerin
olduğunu hatta dedesinin şiddetli karın ağrısı nedeniyle apandisit
ameliyatı olduğunu ifade ediyordu. Biz ortalama başlangıç yaşı 5
olan hastalığın tanısını, 21 yaşında bize başvuran hastamıza
koyabilmiş olduk. Kaldı ki 60-70 yaşına gelip de ailevi Akdeniz
anemisi hastalığı olup tanı konulmamış birçok insan olduğunu
düşünüyorum.”
(İHA)