Karayılan'dan Apo mektubuna cevap var
Abone olKandil'den beklenen mesaj geldi. Murat Karayılan Öcalan'ın mektubuna olumlu cevap verdi. Mektubun içeriğine dair ipuçları da bu açıklamada.
İNTERNETHABER (özel içerik)- İkinci
İmralı görüşmelerinin ardından Öcalan'ın Kandil'e gönderdiği
mektuba gelecek mesaj merak konusuydu. Murat Karayılan bu konuda
ilk kez konuştu.
Murat Karayılan'dan gelen mesaj Öcalan'ın izinden gideceklerine
işaret ediyor. Kandil, sürece bağlı kalacağını ama 'temkinli'
olduğunu açık bir şekilde koyuyor.
*Karayılan'ın açıklamaları ile ilk kez Öcalan'ın mektubunun
çerçevesine dair ipuçları da yansımış oldu. Öcalan, "kazan-kazan"
stratejisi üzerine PKK'yı ikna etmeye çalışıyor.
*Karayılan'ın söylediğine göre Öcalan, "Hiçbir şey eskisi
gibi olmayacak, her şey yenilenecek, köklü değişime
kavuşacak” perspektifiyle yola çıkmış.
KANDİL'DE DEVLET BAHÇELİ'Yİ İZLİYOR "Biraz önce MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis’te
yaptığı konuşmayı dinledim. 8 maddelik bir çözüm önerisi sundu.
Sunduğu çerçeve tamı tamına Kürt halkına ve PKK’ye karşı topyekun
bir soykırımı öngören bir çerçevedir. Bir türlü anlam
veremiyorum:....." BDP'Lİ VEKİLLERİN PKK'LILARLA BULUŞTUĞU O FOTOĞRAF Öcalan'ın, Kandil'deki PKK'lılara yazdığı mektubu götüren BDP milletvekillerinin, Kuzey Irak'taki örgüt yöneticileriyle buluştukları toplantının fotoğrafları, örgüt çizgisindeki yayın organlarında yer aldı. |
BDP EŞBAŞKANLARI İLE NE
KONUŞTULAR?
Kürt haber ajansına konuşan Karayılan, BDP eşbaşkanlarının teslim
ettiği Öcalan'ın mektubu konusunda şunları söyledi;
"İlk kez Eşbaşkanlar düzeyinde bir BDP heyeti alanımıza
gelmiştir. Kendileriyle görüşme yapıldı. Önderliğimizin mektubunu
bizlere ilettiler. Mektup bizim için çok önemli bir değer ifade
etmektedir."
MEKTUP VE ÖCALAN'IN PLANI İÇİN KANDİL NE
DİYOR?
"İşin gerçeğini ifade edersek biz de belirli noktalarda
anlamakta zorlanıyoruz ve anlamaya çalışıyoruz.
Önderliğimiz başlatmış olduğu bu süreci sadece bir siyasal çıkış
gibi ele almıyor. Bunu ideolojik, felsefi, siyasal ve toplumsal
boyutlarıyla çok köklü ve derinlikli ele almaktadır. Yani
Önderliğimiz bunu, taktik bir çıkış olarak öngörmüyor, stratejik
bir çıkış olarak öngörüyor.
HERŞEY DEĞİŞECEK
“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, her şey yenilenecek,
köklü değişime kavuşacak” perspektifiyle yola çıkmış
bulunuyor.
Tüm Türkiye’yi ve Kürtleri ilgilendirdiği gibi, aslında Ortadoğu
bölgesini de yakından ilgilendiren yeni, çok derinlikli
stratejik bir yaklaşım söz konusudur.
KAZAN KAZAN FORMÜLÜ
Burada kesinlikle tüm tarafların kazanacağı yepyeni bir çözüm
çerçevesi söz konusudur. Hiç kimsenin kaybetmediği, herkes
açısından “kazan kazan” formülünün söz konusu olduğu bir
çerçeve eksen alınıyor. Burada geri adım atma, ileri adım
atma, kazanma ya da kaybetme değil, herkesin kazanacağı bir
formülasyondan bahsediliyor. Tabii ki tarafların bunu
doğru anlaması önemlidir.
Biz PKK olarak bunu anlamaya ve buna anlam biçmeye çalışıyoruz.
Çünkü bizim için hemen algılanması ve hemen gereklerinin yapılması
öyle basit-sıradan bir şey değildir.
HENÜZ PROJE NET DEĞİL
Sorunu çözmek için Önder Apo’nun, İmralı’da bir devlet heyetiyle
yaptığı diyaloglar sonucu şimdi bir çözüm perspektifini netleştirme
çabası vardır; sorunun silahlı çatışmadan siyasal bir zemine
evirilmesi ve demokratik yöntemlerle çözümü için ortak bir çözüm
projesini netleştirme çabası vardır. Bunun için bizlerden ve
çeşitli kesimlerden görüş istemiştir. Henüz ortada karşı tarafın
netleşmiş bir projesi yoktur.
ÇOK ÖNEMLİ BİR ÇABA, DEĞER VERMEYEN KANDAN
YANADIR
Bu çok önemli, çok değerli ve çok tarihsel bir çabadır. Buna
değer biçmek lazım. Kim ki değer biçmezse o, ‘kanın dökülmesinden
yanadır’ demektir.
İYİMSERİZ AMA TEMKİNLİYİZ
ÇÜNKÜ...
Kısacası, sürece dönük tüm halkımız iyimser olmalı, temkinli bir iyimserlik içerisinde olmalı ama her şeyin tamam olduğunu düşünmemek gerekiyor. Süreç kalıcı bir barışa dönüşebilir. Bunun için bu kez daha ciddi bir ortam söz konusudur. Apo, her iki tarafın da yararına, 20 yıllık barışçıl çabaların tecrübesine dayanarak sürecin çerçevesini çizmeye çalışmaktadır. Bu açıdan bu süreç öncekilere benzememektedir. Bu süreç, daha derinlikli ele alınmakta, daha köklü ve daha kalıcı bir barışı geliştirmeye aday bir süreçtir. Ancak bu süreç, aynı zamanda her an kırılabilecek ve her an kapsamlı bir çatışmaya dönüşebilecek bir süreçtir de.
ŞİDDET DURMADAN OLMAZ
Çünkü netleşmeyen yönler vardır. Yani şimdi taraflar çıkıp da
“biz artık şiddetten vazgeçtik, şiddeti bir tarafa veriyoruz,
bu işi diyalogla çözeceğiz” demiyorsa burada sorun var
demektir. Türkiye hala bunu söylemediği gibi, net bir çözüm
projesini de ortaya koymamıştır. Kimse ham hayal peşinde koşmasın.
Dolayısıyla her şeyin bittiğini ve barış sürecinin tamamlandığını
sanmak yanlış olur.
AKP'YE KARŞI KAYGIMIZ
VAR
Şimdi gerçeği şu. Biz, izah ettiğim bu ve benzeri nedenlerden
dolayı AKP hükümetinin politikalarına ilişkin kaygılar taşıyoruz.
Ama aynı zamanda Önderliğimize de çok güveniyoruz ve sonuna kadar
inanıyoruz. Biz Önderliğimizin elbette ki her zaman arkasında
olmayı esas alacağız. Bu konuda Önderliğimizin gönderdiği mektup
bizlerde önemli oranda bir kanaat oluşturmuş olsa da halen üzerinde
düşünmemiz gereken noktalar da vardır. Bu açıdan bizim karar
almamız kolay değildir.
AKP'DEKİ EN YUMUŞAK DİLLİ
KİŞİ
KP temsilcileri içerisinde zaman zaman böyle en yumuşak dil
kullanan kişi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tır. Bülent Arınç’ın
2-3 gün önceki bir konuşmasına tanık oldum: Barıştan bahsediyordu;
bu iyi bir şey. Ama bununla beraber değerlendirmesinde, “Terör
örgütü sadece kendi başına değildir. İşin içinde uyuşturucu
kaçakçılığı ve milyon dolarlar vardır. Bu açıdan karar vermeleri
zordur” türünde şeyler söylüyordu. Şimdi ben şunu söylemek
istiyorum: Bülent Bey, yaşı 70’e yaklaşmış olgun bir adamdır.
Psikolojik savaşın bu argümanlarına bakarak konuşacağına, biraz
eğilip gerçeğe göre konuşsa daha iyi olmaz mı?
ÖCALAN'IN OLMASI ŞART
Biz kendimizi her zamankini aşan, daha kapsamlı bir hamlesel savaşa
hazırlamışız. Bu açıdan da yapımızı barışa ikna etmenin bizim için
kolay olmadığını ifade etmek istiyorum. Bizim bu konuda dile
getirdiğimiz “Önderlik devreye girmelidir” sözü kesinlikle bir
politika değil, bir gerekliliktir. Tekrar ediyorum, bir
gerekliliktir. Biz şimdi belki durdurabiliriz ama belli bir noktaya
kadar durdurabiliriz. Yönetim olarak, bütün bu konularda herkesi
ikna etmenin bizi de aşan bir durum olacağını düşünüyoruz. O açıdan
ileriki süreçlerde Önderliğin de devreye girmesi gerektiğini
tekraren vurgulamak durumundayım.
BDP'LİLER YETERLİ
DEĞİL
Önderliğimizle paylaşma gereğini hissettiğimiz hususlar vardır.
Aslında kesin ve net bir karar için sadece BDP’lilerin gidip
gelmesi yetmemektedir; doğrudan bir ilişkiye ihtiyaç vardır. Bu
konuda BDP’lilerin oynadığı rol küçümsenemez bir roldür. Kalıcı
kararlaşmalara gitmek için kesinlikle onların da aktif bir biçimde
dahil olmalarının bir gereklilik olduğu konusunda hiçbir şüphe
olamaz.
TUTANAKLARIN SIZDIRILMASI
BİR OPERASYON
Murat Karayılan, Milliyet'in yayınladığı İmralı Tutanakları ile
ilgili de konuştu. Karayılan'a göre bu süreci baltalamak için
planlanmış bir operasyon.
İşte söyledikleri;
"Metnin, sürece bir biçimde çomak sokmak isteyen bazı
kesimler tarafından çalınıp sızdırıldığı ihtimali yüksek bir
ihtimal olarak öne çıkmaktadır.
ANCAK SIZDIRILMIŞ OLMASI BÜYÜK BİR FACİA
DEĞİL
Fakat metnin sızdırılmış olması, öyle büyük bir facia da
değildir. Yani biz, “bu sabotajdır”, bilmem “2. Oslo sızdırmasıdır”
türündeki değerlendirmeleri de abartılı buluyoruz. Doğru, bunu
basına sızdıranın iyi bir niyet taşımadığı açık. Ama daha sürecin
başında herkes şeffaflıktan bahsediyordu, “her şey şeffaf
gelişecek” deniliyordu. Peki, o zaman niye bu kadar sert
eleştirilerle karşılanıyor.
(...) Biz bu görüşme notunun yayınlanmış olmasını da bir felaket
olarak görmüyoruz.