Karayalçın'ın hedefi başka
Abone olGözünün ve gönlünün başbakanlıkta olduğunu belirten Murat Karayalçın, Sol ittifakı Sabah'a anlattı
Murat Karayalçın. Onu nasıl hatırlıyorsunuz? Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı, Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı... SHP
Genel Başkanı bugün tekrar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
adayı. Karayalçın, DEHAP, EMEP, ÖDP, Özgür Parti ve SDP ile
birlikteliğin yeni bir siyaset tarzı olduğunu söylüyor. "Solun
eşref saati geldi de geçiyor bile. Halkın gündemindeki sorunların
tartışılması gerek" Murat Karayalçın, DEHAP, EMEP, ÖDP, Özgür Parti
ve SDP ile bir birlikteliğin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan
adayı. Karayalçın ile solun niye değişmesi gerektiğini, partilerin
ittifakını ve niye tekrar belediyede görev almak istediğini
konuştuk. Soldaki bu birliktelik seçime dönük bir girişim mi yoksa
devamı gelecek mi? Biz hep beraber güç birliğinde olacağımızı
kamuoyuna duyurduk. Bu bile başlı başına bir olaydır aslında. İlk
kez böyle bir şey oluyor, biz zaten birkaç aydır bunun sağlanması
için uğraşıyorduk. Gerçek neden solun birlikteliğini sağlamak mı
yoksa AKP'ye karşı durmak mı? Aslında bu yeni bir siyaset yapma
tekniği. Bunun hem aritmetik, hem de siyasetin içeriğine yeni bir
nitelik kazandırma gibi bir yönü var. Yurttaş ile siyasi partiler
arasında yeni bir ilişki kurma gibi bir misyonu da var. Avrupa'da
sağ partiler de bu tür ittifaklar yapıyorlar. Kimi partiler kendi
içlerinde esnek bir yapıya sahipler. Farklı seslere, düşüncelere
kendi yapıları içinde yer verebiliyorlar. Ya farklı seslere yer
veremeyen partiler? Eğer parti yapıları esnek değilse, bu sefer
etrafta çok sayıda parti kuruluyor. Güney Avrupa'da bu çok yaygın.
Eskiden insanlar kalın çizgilerle pekala bir araya
gelebiliyorlardı. Şimdi çok çeşitli nedenlerle, teknoloji gibi,
artık ayrıntılara takılıyorlar, örgütleniyorlar. ZEYTİN DALI
PROJESİ GİBİ Bizde genelde koalisyonlar seçimden sonra kurulur,
değil mi? Evet. Önceden birbirleriyle ilişkisi olmayan siyasi
partiler bir araya gelip, zorunluluk nedeniyle hükümet kuruyorlar.
Siz de kurdunuz ama... Evet ben de yaptım. Hatta koalisyondan sonra
bir vatandaş beni söyle eleştirmişti. Demişti ki "Seçimlerden önce
partinizin programında bunlar vardı, şimdi yok. Niye yok?" Siz ne
cevap verdiniz? "O bizim partimizin vaadleriydi. Biz tek başımıza
iktidar değiliz" dedim. Ama bu inandırıcı gelmiyor.O yüzden benim
düşünceme göre siyasi partiler seçimlerden önce bir araya
gelmeliler ve seçim sonrası yerine seçim öncesi koalisyon
kurmalılar. Seçim sonrası koalisyon yapmak zor, peki seçim öncesi?
Her ikisi de çok zor. Yine de ben bunun Türkiye'deki demokrasiye
ciddi bir zenginlik kazandıracağı görüşündeyim. Ayrıca belli siyasi
projelerin etrafında da toplanılabilir. Diyelim AB, siyasi partiler
bunun için ayrıca bir koalisyon kurabilirler. Altı parti
birliktelik kurdunuz. Peki niye CHP, DSP ve YTP yok? Kendilerine
sosyal demokrat parti diyenlerle seçim birlikteliğini sağlayamadık
da, kendilerine sosyal demokrat olarak tanımlamayanlarla sağladık.
Çok ilginç. Böyle bir birlikteliğin gerçekleşmesi koşulların ve
seçmenlerin dayatmasıyla gerçekleşti. İtalyanların meşhur Zeytin
Dalı Projesi gerçekleştiğinde yıl 1996'ydı. Bizim eşref saatimiz bu
yıl yakalandı. Bir adım atılması için AKP gibi bir partinin
böylesine yükselmesi mi gerekliydi? Yalnızca o değil aslında.
Türkiye'de solun örgütü diyalog içine girmesi gerekiyor. Gündemdeki
ve halkın karşısındaki sorunları tartışması lazım. Bence bu bir
zorunluluk. Bütün dünya değişiyor, sol aynı kalamaz, sol kendisini
eskisi gibi sürdüremez. Sürdürürse de seçmenden destek göremez.
Maalesef Türkiye "sol"u hep uzaktan tartıştı. Bizim kurduğumuz
birliktelik tabii ki AKP'ye yönelik nitelikler taşıyor ama aynı
zamanda halkın gündem maddelerinin de tartışılmasını sağlıyor.
DETAYLARI KONUŞMADIK Yani bu birliktelik 29 marttan sonra da devam
edecek. Öyle mi? Evet. Hatta katılmayanları da çağırıyorum. İttifak
sözcüğünü kullanmıyorum çünkü bunu büyük birliktelik için
saklıyorum. Maalesef onu bu sefer yine yapamadık. Doğu Perinçek de
katılmadı size. Niye? Doğu Bey, daha büyük bir birliktelik olması
gerektiğini söyledi ve katılmadı. Ben DEHAP yüzünden katılmadı diye
biliyordum. O konuda eleştirileri vardı ama gerçek nedenin bu
olmadığını düşündüm. Perinçek bana "DEHAP, CHP ya da SHP
listelerinden seçime girerse, ayrıca Kıbrıs ve Kuzey Irak konusunda
üzerinde mutabakata varacağımız bir metni imzalarsa bizim için bir
sakınca taşımaz" dedi. İyi de bu "Olmaz" demenin başka bir yolu.
Mümkün mü bu söyledikleri sizce? DEHAP ile bizim ortak bir basın
açıklamamız oldu. Orada Kıbrıs yoktu ama... Evet ama o konuda da
çok farklı bir düşünce ortaya çıkacağını sanmıyorum. Birkaç gün
önce, Ferhat Tunç'un adaylığını açıklarken ben Kıbrıs konusunda
şöyle dedim. "İki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı
bir Kıbrıs çözümü istiyoruz." Konuşmamdan sonra birliktelik
partilerimizin genel başkanlarından hiç biri "Yanlış söylüyorsun!"
demedi. Aklımı kurcalayan bir nokta var. Yani böyle mi
öğreniyorsunuz birliktelik kurduğunuz partilerin düşüncelerini.
Önceden oturup "Bizim örneğin K. Irak konusunda ya da Kıbrıs
hakkında ortak düşüncemiz ne olmalı ya da bir açıklamada ne
diyeceğiz?" diye konuşmadınız mı? Hayır bunlar konuşulmadı. Gerekli
değil mi sizce? Yani belki. Tabii gerekirdi. Hem süremiz azdı hem
de bu tartışmalar bir başlayınca... (Gülüyor) Biliyorsunuz. Aslında
bütün konuları tartışmamız gerekirdi ama o zaman bizdeki zamanı
kullanamayabilirdik. Neyse özetle biz kavga için bir araya
gelmedik, dedikodu yapmıyoruz. Örgütlü bir diyaloğumuz var.
Seçimden sonra konuları tek tek ele alacağız elbette. Her konuda
anlaşmayacağız belki ama en azından bir "oydaşma" sürecini beraber
geçirmiş olacağız. ANKARA UFKUNU YİTİRDİ Niye bu birliktelik için
milletvekili seçimlerini beklemediniz peki? Her şey daha net ortada
olmaz mıydı? Ben yerel seçimlerin milletvekili seçimlerine göre
daha uygun bir test aşaması olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar
bana çizdiğiniz tablo İtalya'yı da örnek gösteriyorsunuz, sol
partileri iktidara taşıyacağını düşündüğünüz bir birliktelik. Bu
tabloda bir lider olarak yer almak yerine niye Ankara'de Belediye
Başkanı adayı olarak ortaya çıktınız? Çok doğru bir soru. Türkiye
siyasi geleneğinde bu yok. Genel başkanlar milletvekili adayıdır.
Valla koşullar benim belediye başkan adaylığına gelmemi gerektirdi.
Hangi koşullar bunlar? Çok çeşitli koşullar. Bir tanesi Ankara'nın
10 yıldır yönetimiyle ilgili yaşanan ve görülenler. Ankara'da çok
haksız, plansız, yanlış işler yapıldığını düşünüyorum. Ankara
ufkunu yitirmiştir. Bana Ankaralılar aday olmam yolunda telkinlerde
bulundular, bunun da etkisi var. Ayrıca önümüzdeki ilk seçim yerel
seçimler. Biz amaçlarımızı belediyelerden de başlayarak
gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Çok daha yüksek mevkilerdeki
görevlerde bulundunuz. Belediye başkanlığı size yeterli gelecek mi?
Hizmet edebileceğim tüm yerlerde varım. Siyasetçinin nerede
kalacağı hiç belli olmaz tabii. (Gülüyor) Siyasetçinin içinden,
gönlünden bir yığın şey geçer. Sizin gönlünüzden ne geçiyor? Benim
gönlümdeki başbakanlık. Ben Türkiye'nin Başbakan'ı olmak istiyorum,
gözüm orada. Ama eğer bugün belediyede hizmet verme olanağım varsa,
orada hizmet veririm. Muhtarlıkta hizmet verme olanağım varsa,
orada da keyifle olurum. Ben bana önerilen mevkiler için "Eğitimim
uygun değildir" demem. Belediye başkanlığınız için olumlu tepkiler
aldınız ama daha sonraki çizginizde son derece ağır eleştirildiniz.
Keşke hiç Belediye Başkanlığı'ndan ayrılmasaydım dediğiniz oldu mu?
Hayır hiç demedim ve yaptıklarımdan da memnunum. Aslında bir dönem
daha belediyede kalmak istiyordum ama İnönü o dönem genel
başkanlığı bıraktı biliyorsunuz. Başbakan yardımcılığım dönemine
dair eleştirileri tabii ki ben de biliyorum. AYRILMAYI DÜŞÜNDÜM
Peki o dönem sizi bu seçimlerde yaralamayacak mı? Özellikle 5 Nisan
kararları? 5 Nisan'dan sonra yapılan çalışmalar dikkate alındığında
bunun bir önemi olmadığı görülüyor. Aslında tartışılması gereken
Türkiye'nin niye o tarihe getirildiğidir. Aslında 5 Nisan kararları
diye bir şey yok. Kararlar ve uygulananlar sadece kamuoyuna
açıklandı. Açıklamasaydık referans gösterilen bir tarih de
olmayacaktı bugün. O dönemde ben ayrılmay çok düşündüm. Bütçe
olarak önüme öylesine bir tablo gelmişti ki anlatamam. Ayrılsaydım
bütün bu eleştiriler olmazdı ama Türkiye çok daha ağır koşullarla
karşı karşıya kalırdı. Sizin döneminizde sadece 5 Nisan yok ki,
insan hakları ihlalleri de var. Çok doğru. APO bile ifadesinde,
terörün belinin kırılması, alan savunma konsepti hep bizim
hükümetimiz zamanında yapıldığını söyledi. O dönemde haklısınız
köylüler iki ateş arasında kaldılar ve köy terkleri başladı. O
çatışma dönemi insan hakları ihlallerinin yoğun olduğu bir dönemdi.
Kaynak : Sabah