Karara MÜSİADdan ağır tepki
Abone olTürban kararına yönelik açıklama yapan MÜSİAD, Türkiye'de yatırım ortamının karanlığa mahkum edildiğini savundu...
MÜSİAD Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklamada Anayasa
Mahkemesi'nce alınan son kararla ülkede yeni bir kilitlenmeyene
neden olduğunu, işdünyasındaki tedirginliğin arttığını, güven ve
istikrar ortamının büyük bir yara aldığını
belirtti.
Anayasa Mahkemesi'nin, insan hak ve özgürlüklerinin
genişletilmesine yönelik olarak yaptığı anayasa değişikliğini
iptali etmesi kararı hakkında MÜSİAD Yönetim Kurulu adına yapılan
yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:
BU KARAR HUKUKİ DEĞİL SİYASİDİR
"Anayasa Mahkemesi, TBMM tarafından aralarında AK Parti, MHP ve DTP
milletvekillerinin de bulunduğu 411 Milletvekilinin, bir başka
deyişle TBMM’in yaklaşık %75’inin kabul oyuyla gerçekleşen
anayasa değişikliğinin, anayasanın 148. maddesinin açık hükümlerine
rağmen iptal edilmesi şaşırtıcı, hayret verici ve akıl
almazdır. Kanunen Anayasa Mahkemesinin TBMM’nce yapılan
anayasa değişikliğini sadece şeklen inceleme yetkisine sahip
olmasına rağmen, esastan inceleyip, Cumhurbaşkanlığı seçimleri
sürecinde vicdanları yaralayan 367 kararının etkisi henüz
geçmemişken, yeni bir kilitlenmeye sebep olacak bir karara imza
atmıştır. Bu karar hukuki değil, maalesef siyasi ve
ideolojik bir karardır. Bu kararla Meclis iradesi yok sayılmıştır,
dolayısıyla halk ve halkın iradesi yok sayılmıştır.
TBMM'nin anayasadan kaynaklanan "anayasa değişikliği" yapma yetkisi
elinden alınmıştır ve bu şekilde kuvvetler ayrılığı prensibi
çiğnenmiştir. Yasa koyucu, yani halkın temsilcileri bundan sonra
yapacakları her işlemde verilen bu kararla yasama, yürütme, yargı
dengesi bozulduğundan vesayet makamı haline gelen Anayasa
Mahkemesi'nin onayını almadan hiçbir işlem yapamayacak hale
gelmiştir. Bundan sonra, TBMM'nin var oluş sebebine dair
sorulacak sorulara cevap bulmak artık imkansız bir durum
almıştır.
Ekonomik Kayıpların Hesabını Kim Verecek?
Anayasa Mahkemesi"nin 1 Mayıs 2007 tarihinde aldığı ve halen
tartışılmakta olan 367 kararıyla başlayan, kapatma
davasıyla sürdürülen ve son alınan bu kararla derinleştirilen
kilitlenme, belirsizlik ve kaos ortamı Türk ekonomisine derin ve
büyük zararlar vermektedir. AB'nin kriterlerini yakalamaya
çalıştığımız bugünlerde, milli irade yok sayılarak, özgürlükler ve
demokrasi alanında yapılmak istenen iyileştirmenin önü kesilmiş ve
dünyaya ülkemizin kendi içine kapalı kalmak istediği, statükocu
yapıyı değiştirmeyerek gelişmiş ülke demokrasilerine ulaşmak
istemediği mesajı verilmiştir.
İşadamları önünü göremez hale getirilmiş, kalkınma ve
gelişmenin vazgeçilmez unsuru olan güven ve yatırım ortamı yerli ve
yabancı yatırımcılar açısından kararmıştır. Bugün
ülkemizde milyonlarca kişi, işini gücünü bırakmış ve bu kararı
konuşur hale gelmiştir. Bu iş kaybının hesabını kim
verecektir? Biz yargı kararlarıyla değil, işimizle uğraşmak
istiyoruz. Ülkemizin, gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşmasını
istiyoruz. Hatta onları geçerek örnek alınması gereken bir
ülke olmasını arzu ediyoruz. Ama bunu yapabilmek artık bu ortamda
hayalden öteye geçmeyecek gibi gözüküyor.
Yeni Anayasa hemen, şimdi…
Bundan sonra ülkemizin çağdaş medeniyetlere ulaşabilmesi, hem
ekonomik hem de sosyal açıdan önünün açılabilmesi için yargı
reformu kaçınılmaz hale gelmiştir. Hatta artık yargı
reformu bile tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Türkiye'de
toplumsal krize sebep olan sorunları aşabilecek ve tüm halkımızın
hak ve hürriyetlerini teminat altına alacak yeni ve sivil bir
anayasa derhal gerçekleştirilmelidir.”