Karamollaoğlu'ndan Erdoğan'a ittifak yanıtı
Abone olSaadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cumhur ittifakına yanaşmayan Saadet Partisi ile ilgili sözlerine canlı yayında yanıt verdi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, siyaset
üslubu, kuvvetler ayrılığı, yolsuzluk ve israfla mücadele olarak
sıraladığı 3 maddeyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a cevap verdi.
Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu çatının
altında olmasını arzu ettiğimiz partiler, eğer kendilerine başka
bir yol veya yol arkadaşı seçiyorlarsa onlara da ‘Güle güle’
demekten başka elimizden bir şey gelmez." sözlerine dün akşam
Habertürk canlı yayınında yanıt verdi.
"BELİRLEDİĞİMİZ BİR METOT VAR": "Bizim de bu meselelerimize yaklaşımımızda belirlediğimiz bir sistem, bir metot var." diyen Karamollaoğlu, "Biz, siyasette bir takım ilkeler üzerinden hareket edilmesinde inanıyoruz. Üç noktayı ben ısrarla vurguluyorum." dedi. Karamollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"SİYASET ÜSLUBUNUN KUCAKLAŞTIRICI OLMASINI
İSTİYORUZ"
"Bir, siyaset üslubu… Biz siyaset üslubunun kamplaştırıcı,
kutuplaştırıcı değil kucaklaştırıcı olmasını istiyoruz. Bu bir
numara, olmazsa olmazdır. Çünkü kendi memleketimiz içerisinde
barışı sağlayamadan dışarıda bir şey sağlayamayız. Barış
sağlanmazsa Türkiye’de birçok adım atılamaz.
"KUVVETLER AYRILIĞI OLMAZSA OLMAZIMIZ"
İki, bizim yönetim anlayışımız önemli. Biz yönetim anlayışında bir
numaralı mesele kuvvetler ayrılığı prensibinin olması gerektiğine
inanıyoruz. Türkiye yönetilecekse Kuvvetler ayrılığı olmazsa
olmazdır. Bir kişiye tüm yetkiyi vereceksiniz ve o kişi
denetlenemez olacak aynı zamanda da bir partinin genel başkanı
olacak. Peki vatandaşın geriye kalanını kim kucaklayacak.
Ben başlangıçta cumhurbaşkanının partili olmasına pek itirazım
yoktu ama genel başkan olmasına itirazım vardı. Şimdi görüyorum ki
genel başkan olması hakikaten ülkede kutuplaştırmayı arttıran bir
yaklaşımmış.
Başkanlık sistemi ile yürütmede istikrar sağlandı. Seçimlerde bir de temsilde adalet deniyordu. Benim garibime giden bugün hükümetin temsilde adaleti rafa kaldırmış olması. Siz yönetimde istikrarı sağladıktan sonra temsilde adaleti mutlaka sağlamanız gerekir. Toplumun içinde kendi fikrini Meclis’te dile getirmeyen bir grup kalmamalı. Onun da ölçüsü baraj olmaz, seçilebilecek oy alanlar kendi illerinden seçilir gelirler. Biz diyoruz ki; Meclis yürütmeyi denetleyecek bir mekanizma haline gelmeli. Denetlemeli. Denetlenmeyen bir yönetim çok büyük bir hatalar yapabilir.
Kuvvetler ayrılığı içerisinde adaletin önemli bir yeri var. Adaleti tam olarak sağlamalıyız mecburiyetindeyiz. Adaletin tarafı olmaz. Hukuk üstün tutulacak. Bunsuz bir yönetim zorbalık yapar. Bizim mutlaka bunun için de liyakata değer verilmesi gerekir. İnsanlara görev verilirken mutlaka liyakata önem verilmesine inanıyoruz. Bugün liyakata önem verilmediğini görüyoruz. Onun için sık sık değişiklik oluyor.
"YOLSUZLUK VE İSRAF İLE MÜCADELE EDİLMELİ"
Bir başka konu, siz iktidarda bulunursanız iktidarı bir nimet
vesilesi görüp yolsuzluk ve israfa yönelenler olabilir. Türkiye’de
bunun büyük bir problem olduğunu düşünüyoruz. Yolsuzluk ve israf
ile çok ciddi bir şekilde mücadele edilmelidir. Şuan Türkiye’yi
güçlendirmeyecek yatırımlara ayrılan para israftır. Ailenin karnını
doyuracak karnınız imkanınız yok, gidiyorsunuz farz-ı misal çok
güzel bir elbise, araba alıyorsunuz. Yahu evdekiler aç. İşsizlik
çıkmış 3 milyon 250 bin seviyesine. Bir de gizli işsizlik var,
onunla bu rakam 4 milyona çıkıyor. Dış ticaret açığı çıkmış 77
milyar dolara. Varlık Fonu, havuz sistemi bunlara çözüm bulunmadığı
için çıkmıştır. Ama israftan da hâlâ vazgeçilmiyor. Hâlâ İstanbul
Kanalı hayal olarka duruyor. Hâlâ Çanakkale Köprüsü’nden
bahsediliyor. Yahu biz islaf etmiş bir ülke haline geliyoruz. Kimse
bize para vermiyor."