Karakaya kararından vazgeçmiyor

Abone ol

Önce Reha Muhtar, ardından Mehmet Barlas'ın tüm çabalarına rağmen Vakit yazarı Hasan Karakaya, kararından vazgeçmiyor; ta ki, Sezer'in görev süresi dolana kadar...

Vakit yazarı Hasan Karakaya, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi dolana kadar Beşiktaş taraftarlığını askıya aldı.

Önce Reha Muhtar, ardından Mehmet Barlas'ın tüm ısrarlarını reddeden Hasan Karakaya, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer istifa etmeyince "Bari ben 'cumhur'luktan istifa edeyim!" dediği yazısı hayli eğlenceli:

- Daha önce yazmış mıydım, hatırlamıyorum... Eğer yazdımsa, duymayanlar/bilmeyenler için yine yazayım... Ben, “ilkokul 3”ten bu yana “Beşiktaş”lıyım!.. Daha doğrusu “Beşiktaşlıydım!”

O çocukluk günlerinde bir “heves”le başlamıştı taraftarlığım. Ancak, büyüyüp de, Beşiktaş’ın “Sultan 2. Abdülhamid Han tarafından kurdurulduğunu”, futbolcuların; antrenmanlara padişah fermanıyla “araba”larla götürülüp-getirildiğini ve hele, “Balkanların kaybı”ndan sonra, takımın renginin; bir “üzüntü” ifadesi olarak “Siyah-Beyaz”a dönüştüğünü öğrenince, ilgim, sevgim ve sempatim daha da arttı!..
Ancak, asla “fanatik bir taraftar” olmadım... Eskiden birkaç “futbolcu” adını bilirdim, şimdi onu da bilmiyorum!.. Daha doğrusu, artık ilgilenmiyorum!..
Ne zamandan beri?..
Cumhurbaşkanı A.N. Sezer’in de “Beşiktaşlı” olduğunu öğrendiğimden beri!..

Ne zaman ki;
“Sezer de Beşiktaşlı” diye duydum, o gün arkadaşlarıma deklâre ettim:
“Bundan böyle Beşiktaşlı değilim!.. Dolayısıyla; Beşiktaş’ın galibiyeti de, mağlubiyeti de beni ilgilendirmiyor!..
Taraftarlığımı askıya aldım!..
Ta ki; Sezer Köşk’ten ininceye kadar!”

İSTİFA EDER Mİ?

Görünen o ki;
Sezer, “3 yıl daha” kalacak Köşk’te!..
Hem de;
“Tartışmalı seçim”e rağmen!..
Biliyorsunuz;
Bu “tartışma”yı ilk ortaya atan sayın Hasan Celal Güzel’di... Gündeme son getiren de Yargıtay eski Başkanı sayın Sami Selçuk oldu...
Dedi ki;
“Cumhurbaşkanı seçimi meşru değildi, anayasaya aykırıydı. Meşru olmayan bir şey üzerine meşru bir şeyi bina edemezsiniz. Cumhurbaşkanlığı makamı bence bedenen doludur, ama ancak hukuken boşluktadır. Anayasanın maddesi açık, istifa etmeden seçimlere katılıyorsunuz, bu mümkün değil.”
Peki;
Cumhurbaşkanlığı seçiminin “gayrimeşru” ve “Anayasa’ya aykırı” olduğu iddialarına rağmen Sezer, “istifa” eder mi?..
Hiç sanmıyorum!..
Daha önceleri, “Cumhurbaşkanı’nın yetkileri çok fazla, kısıtlanmalıdır!” demesine rağmen, şimdi o yetkilerin “çok çok ötesine” geçen bir zâtın “istifa”yı aklının ucundan bile geçireceğine hiç ihtimal vermiyorum!..
O halde ne olacak?..
Olan, “Beşiktaş”a oldu!.. Benim gibi, “eski bir taraftarı”nı kaybetti!..
Öyle ya;
Madem Sezer istifa etmiyor, o halde ben istifa ediyorum “Beşiktaş”tan!..
Gözün aydın Çankaya!..

KÖŞK DEĞİŞTİRDİ!

Diyeceksiniz ki;
“Tek sebep bu mu?.. Sırf Sezer yüzünden mi bırakıyorsun Beşiktaş’ı?”
Evet, sırf bu yüzden!..
Çünkü ben, son derece “sabırlı” ve bir o kadar da “tahammüllü” bir adam olmama rağmen, bazen, işte böyle “duygusal tepki”ler verir ve gerekirse “pire için yorgan yakarım!”
Peki, Sezer’e duyduğum bu “tepki”nin sebebi ne?..
Ona geçmeden önce, bir “açıklama” yapayım:
Malûm;
“Sezer’in adaylığının kesinleştiği” günlerde, ona en çok “destek” verenlerden biri de bizdik!.. Çünkü, onun “hukuka son derece bağlı” biri olduğunu öğrenmiştik!..
Düşünmüştük ki;
“Ben yaptım, oldu!” keyfiliği ile yönetilen Türkiye, bir “hukukçu” ile, “krallık”tan kurtulur, belki “hukuk devleti”ne dönüşür!..
Evet, “hukuk devleti”ne duyduğumuz bu “özlem”le destekledik kendisini...
Doğrusu, ilk zamanlar, pek de pişman olmadık!..
Öyle ya;
İlk seçildiği günlerde, milletvekillerini “başörtülü eşleriyle” birlikte kabul etmiş ve hatta onları kapıda karşılayıp, “hoşgeldiniz” bile demişti!..
Ya sonra?..
Sonraki günlerde, “tanıyamaz” olduk kendisini!..
Sırf biz mi?..
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili sayın Haşim Kılıç da tanıyamıyor artık, eski “mesai arkadaşı” ve “komşu”sunu!..
Şöyle diyor:
“Sayın Sezer’le Anayasa Mahkemesi’nde uzun yıllar beraber çalıştık, komşuluk yaptık. Cumhurbaşkanımız, daha önce böyle değildi. Bu tip sorunlar yaşamadık hiç kendisiyle... Ama Köşk’e çıkınca, Cumhurbaşkanı olunca değişti.”
Anlaşılan o ki;
Sezer’in “hayâl kırıklığı”na uğrattığı tek kişi biz değiliz!.. “Kapı komşusu” bile artık onu “tanıyamıyor”sa; Sezer’in, “Ne idim, ne oldum?!?” diye düşünme zamanı gelmiş demektir!..
Uzun lâfın kısası;
“Değişen” biz değiliz!.. Ama, Sezer’in “dönüştüğü” kesin!..
İşte bu yüzden, “kendisine verdiğim desteği” geri çekiyorum!.. Hoş; zaten, şu anda da “desteksiz” duruyor orada!..
Çünkü;
“Onu seçen partiler”in hepsi “barajın altında” kaldılar!.. Kimi yüzde 2 aldı, kimi yüzde 4... Kendisini seçenler “barajın altında” kalmışken; Sezer’in, hâlâ “864 rakımlı tepenin üstünde” oturmaya devam etmesi ne derece “şık”tır, ne derece “etik”tir, onu da kendisine bırakıyorum!..

Yazı: Hasan Karakaya
Kaynak: www.vakit.com.tr

Günün Önemli Haberleri