Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca Türkiye genelinde uygulamaya konulan ve 31 Aralık 2017'den önceki kaçak yapılara af getirileceği belirtilen 'İmar Barışı'na başvurular sürüyor. 'İmar Barışı'na, sit, mera, milli park gibi koruma statülerine sahip yaylalarda inşa edilen kaçak yapılarla gündeme gelen Karadeniz Bölgesi'nde yoğun başvuru yapıldı.'İmar Barışı'na Karadeniz'de 900 bine yakın başvuru yapıldı. 'İmar Barışı' bedelini ödeyen kent sakinleri, kaçak yapıları için 'Yapı Kayıt Belgesi' aldı. Karadeniz'de başvuruların çoğunluğu ise kaçak yapılarla gündeme gelen yaylalardan yapıldı.KANUN VAR YASAK: 'İmar Barışı' başvuruları sürerken, Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan mera alanları ile ilgili valiliklere uyarı yazısı gönderildi. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarıda, mera ve ormanlık alanlara her çeşit bina yapımını yasaklayan '4342 sayılı Mera Kanunu'nun 4'üncü maddesi hatırlatılarak kanun kapsamında kalan alanlara müdahaleleri çoğaltacak 'Yapı Kayıt Belgesi'nin verilmemesi istendi,Belge verilenlerin de mülkiyete hak teşkil etmeyeceği duyuruldu. Uyarıda, mera alanlarına inşa edilen yapıların işgal ve tecavüz olarak değerlendirileceğine yer verildi. Uyarı ile yaylacılara mera alanlarındaki yapıları için verilen 'Yapı Kayıt Belgeleri'nin iptal edilmesi gündeme geldi.Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Dr. Coşkun Erüz, kanunların her zaman yönetmelikten önce geldiğini belirterek, mera kanunun var olduğu bir yerde herhangi bir yönetmelikle kanunu by-pass etmenin mümkün olmadığını söylediKanuna göre meraların mera ve yayla vasfının dışında hiçbir şekilde kullanılamayacağını hatırlatan Erüz, "Mera kanununu Tarım ve Orman Bakanlığı'nın uhdesinde, imar konusu ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uhdesinde. İki farklı bakanlık üzerinden uygulama yapılmış" dedi.VATANDAŞIN BUNA HAKKI YOK:Vatandaşların İmar Barışı ile mera alanlarındaki yapılar için başvuru yaptığını hatırlatan Erüz, şöyle konuştu: "Vatandaştan belirttiği metrekareye göre belli bir ücret tahsis edilmiş, bunun sonucunda da vatandaş devlete 'ben gereğini yaptım ve hakkımı talep ediyorum' diyor. Böyle bir sonuç doğdu. Maalesef uygulamadaki eksiklikten dolayı, vatandaş kendinde olmayan bir hakkı talep etti."