“Fırsatım olsa da bir Karadeniz turu yapsam,” lafını birçok kez söylemiş, çevrenizden de Karadeniz’i gezmek isteyen birçok kişiden bu sözü duymuşsunuzdur. Hayallerinizdeki tur yalnızca sözde kalmasın diye birbirinden güzel ve konforlu Karadeniz turlarını derledik! Bu yaz Karadeniz’in yeşil şehirlerinin, ciğerlerinizi dolduracak ve size yaşadığınızı hissettirecek havasıyla o ünlü yaylalarının tadını çıkartmanın tam zamanı! Karadeniz Ama Hangi Karadeniz? Karadeniz turu yapmaya karar verdiniz diyelim. Ancak Karadeniz o kadar geniş ve zengin bir coğrafya ki, halkının konuştuğu dil, şive, mutfak, yaşayış şekli ve gelir kaynakları bırakın şehri, bir ilçeden diğerine bile değişiklik gösterebiliyor. Siz en iyisi sizin için hazırladığımız “Karadeniz Rehberi”ne bir göz atın. Karadeniz turu planlarınızı ona göre yapın. Karadeniz Rehberi Nereleri Görmeli? Neler Yapmalı? İşte tarihi, doğası ve sıcakkanlı insanlarıyla dillere destan Karadeniz’de yapmadan geçmemeniz gereken şeyler: Sümela Manastırı'nı Ziyaret Doğu Karadeniz deyince akla Trabzon, Trabzon deyince de akla Sümela Manastırı gelir.M.S. 365-395 yılları arasında inşa edildiği düşünülen, deniz seviyesinden 1.150 metre yükseklikteki bu manastıra çıkan yolu tırmanıp muhteşem Maçka manzarasını doyasıya yaşayabilir. Manastırda bir tarihe tanıklık edebilirsiniz. Uzungöl Yaylası'nda Doğayla İç İçe Bir Mola Uzungöl hem mental hem de fiziksel yenilenme için birebir. Yalnızca fotoğraflarına bakmak bile insanı rahatlatırken o tertemiz havanın, muteşem yabanıl doğanın içine girince kendinizden geçecek, emekliliğinizde Karadeniz’e yerleşme hayalleri kurmaya başlayacaksınız. Trabzon’a 99 kilometre uzaklıkla bulunan bu doğa harikası ayrıca endemik bitki türleri ve yaban hayatı açısından da bir hazine değerinde. Ayder Yaylası’nda Rizelilerle Horon Keyfi Karadeniz deyince Rize’yi es geçmek olmaz. Deniz seviyesinden 1530 metre yükseklikte bulunan bu müthiş yaylada bir de kaplıcalar bulunmakta. 1987 yılında turizm merkezi ilan edilen Ayder Yaylası’nda, yerin 260 metre derinliğinden çıkan suların romatizmal hastalıklar, iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve cilt hastalıklarına şifa verdiği iddia ediliyor. Ladin ve kayın ormanlarıyla kaplı bu rüya gibi bölgede ayrıca Rize’nin sıcakkanlı insanlarıyla tanışıp kaynaşabilir, onların neşeli doğasına ayak uydurup siz de Karadeniz’in tadını gerçek bir Karadenizli gibi çıkartabilirsiniz. Batı Karadeniz Bölümü’nün gözbebeği Safranbolu, meşhur Osmanlı mimarisini gözlerinizle görmeniz için biçilmiş kaftan. 18. ve 19. yüzyıl Osmanlısının yaşam tarzını birebir yaşayabileceğiniz Safranbolu’da yaklaşık 2.000 geleneksel ev bulunmaktadır. Safranbolu’ya geldiğinizde 1994 yılında UNESCO tarafından koruma altına alından ve tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanan bu “yaşayan tarih”i kendi gözlerinizle görün, dünyaca ünlü Safranbolu lokumunu, yöre halkının kendi elleriyle yaptığı zerde tatlısı ve safranlı pilavından deneyin, ayrıca safranlı çaydan şöyle büyükçe bir yudum alıp keyfinize bakın. Şehirlerinin hemen hepsi denize bakan bu yemyeşil ve masmavi bölgede, yöre halkı da kendine has bir yeme-içme kültürüne sahip. Fındık, çay ve hamsinin üç temel besin kaynağı olduğu Karadeniz’de bu tatlara ek olarak tereyağı, peynir, karalahana, yeşil otlar, etler ve pirinç de sıkça kullanılmakta. Farklı bölgelerde çeşitli varvasyonlarıyla birlikte 30’u aşkın hamsi yemeği ise bu bölgeyi Türkiye’deki diğer bölgelerden ayıran en büyük özellik olarak karşımıza çıkıyor. Karadeniz’e gitmişken mutlaka –ama mutlaka- etli karalahana sarması, mısır ekmeği, Laz böreği, karalahana çorbası, muhlama, hamsi çorbası, hamsi pilavı ve hamsili ekmeği deneyin. Yoksa o hamsiler arkanızdan ağlar, bizden söylemesi.