Karaca-Gülen dostuğu 94'te başladı
Abone olMilliyet, Cem Karaca'yla Fethullah Gülen'in yazıştığı mektupları yayınladı. İşte o mektuptan satırlar..
1994'te tanışan Karaca ile Gülen, mektuplaşarak ilişkilerini
devam ettirdi. Karaca, bir süre sonra Gülen'e 'Sayın' yerine
'Hocaefendi' demeye başladı Cem Karaca ile Fethullah Gülen 1994'te
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın kuruluşu nedeniyle düzenlenen
toplantıda tanışırlar. Karaca, ilk defa bu tür bir ortama
gelmektedir. "Nasıl olsa beni tanıyan olmaz" diyerek toplantıya
erken gider, lobide bekler. Kalabalık bir grupla gelen Gülen'in ilk
gördüğü kişi Karaca'dır. Karaca'ya yürür, "Aziz dostumuz
buradaymış" der. Karaca, ilk defa karşılaştığı Gülen'in
içtenliğinden şaşkındır. Kucaklaşır, konuşurken göz göze gelirler.
Gülen ile Karaca arasında dostluk zamanla pekişir. Gazeteciler ve
Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak da bu dostluğa yakından tanık
olur. Gülen ABD'ye gidince yüz yüze görüşmeler yerini telefon
konuşmalarına ve mektuplaşmaya bırakır. Gülen, Karaca'ya "Sufizm"
adlı kitabını gönderir. Karaca da, "Sevgi ve içtenlik dolu
mesajınızı aldım, bağrıma bastım, sağ olun, var olun. Bendeniz
hasbelkader Robert Kolejli olduğum için Sufizm kitabınızı mutluluk
ve yükselerek okuyacağım" der. Karaca, kitabı okuduktan sonra
"Sayın" diye hitap ettiği Gülen'e "Hocaefendi" der. Gülen de,
Karaca'nın kendisine gönderdiği CD'ye şu sözlerle karşılık verir:
"Âşık Behani'nin mısralarında ifade edildiği gibi; 'Yolumuz gurbete
düştü / Hazin hazin ağlar gönül / Araya hasretlik düştü / Dertli
dertli ağlar gönül' diyerek gurbet ve hasreti acı acı
yudumladığımız şu günlerde sevgili vatanımın bahar çiçeklerinden
kabul ettiğim CD'nizi aldım." Karaca: Size ihtiyacımız var Karaca,
Gülen'e yazdığı mektupları göndermeden Tokak'a okur. Tokak,
Karaca'nın sık sık şu ifadelere yer verdiğini anlatıyor: "Muhterem
Fethullah Gülen Beyefendi! Yücelerin en yücesi Allah size uzun ve
sağlıklı bir ömür sunsun. Sunsun ki, bizler de zat-ı alinizden
müstefid (faydalanan) olalım. İstirhamın odur ki; siz, size çok ama
çok iyi bakın. Zira size ihtiyacımız var. Hem bir 'cem' olarak, hem
de Hakk'ta cem olmayı bilenler olarak. Karaca, yazdığı bir mektupta
da şu satırlara yer verir: "Nazik ve ince ve de fedakâr bir Osmanlı
Türk münevveri olan zatı-ı aliniz ki mağrur ve mahzundur. Bu vatan
ki gurbetine, hasretine ve uğruna ölüme bile razıyız. Biz,
sağlığınıza ve varlığınıza muhtaç ve duacıyız. Bu temenninin halka
halka açılacağını ümit etmekte değil bilmekteyim. Sıhhat
şartlarınızın el verdiği en kısa sürede kendinizden daha çok
sevdiğinize inandığım yurdumuzda buluşmayı ümit edersem, acaba Yüce
Yaradan'dan çok mu şey isterim." Tokak, Gülen'in de aynı içtenlikle
karşılık verdiği Karaca'ya "Aziz dost" diye hitap ettiği mektubunda
şu satırların yer aldığını anlatıyor: "Bazen şirin bir tebessüm,
tatlı bir söz ya da sıcak bir bakış insan gönlünde kışı bahara
çevirir. Zat-ı alinizi daima gönlünüzdeki enginlik ve sevgiden
kaynaklanan o tebessümler, o sözler ve o bakışlarla hatırlıyor ve
yâd ediyorum. Gurbet anında mektubunuz bir teselli kaynağı oldu."
'Karaca'yı özleyeceğiz' BAŞBAKAN Erdoğan, "Bu ülkeye güzellikler
bırakarak, ebediyet âlemine geçen herkesi olduğu gibi, Cem
Karaca'yı da özleyeceğiz" dedi. Grup toplantısında Karaca'nın
yakınlarına başsağlığı dileyen Erdoğan'ın "Hem şarkıları dilden
dile dolaşan güçlü sanatçı olarak hem de bu topraklara benzeyen
hayat macerasıyla, hepimiz için bir renk, hoş seda oldu" sözlerini
ise milletvekilleri alkışlamadı. Kaynak: Milliyet