Karaalioğlu ilk kez konuştu! Neden kovuldu?
Abone olYusuf Ziya Cömert ve Mehmet Ocaktan ile birlikte görevden alınan Star Medya Grup Başkanı, gündemi sallayan medya operasyonunu CNN Türk'te yorumladı...
İNTERNETHABER.COM
AK Parti medyasında yaşanan deprem etkisindeki
operasyonun baş kahramanı Mustafa Karaalioğlu CNN
Türk ekranlarında Akif Beki'nin sorularını
yanıtladı.
Ethem Sancak tarafından Star Medya Grup
Başkanlığı görevinden alınan Karaalioğlu yaşananların
perde arkasına dair açıklamalar yaptı. Karaalioğlu "tasfiye
mi edildiniz" sorusuna sadece gülerek yanıt vermekle
yetinirken "hayır" demedi. Neden görevden alındığı
konusunda net bir yanıt vermekten kaçınan deneyimli gazeteci
"Bizler işçiyiz patronlar da patrondur. İşten çıkartma
kararına saygı duymak lazım. Patronun bizimle çalışma hakkı olduğu
kadar çalışmama hakkı da var." dedi. Karaalioğlu şahsının
ve AK Parti medyasının Gezi
eylemleri, Ergenekon ve Balyoz
davaları konusunda son derece başarılı bir sınav verdiğini
savunurken bir tek Hanefi Avcı'nın tutuklanması
sürecinde yanlış yerde durduklarını söyledi.
"KARAALİOĞLU YENİ TÜRKİYE'DEN MEMNUN MU?"
AK Parti iktidarının en sık kullandığı argümanlardan olan "Yeni Türkiye" kavramının mucidi olarak bilinen Karaalioğlu izleyicilerden gelen "Yeni Türkiye nasılmış memnu mu?" sorusuna yanıt verdi.
Bazı seyircilerimiz ısrarla soruyor. Sormadan geçmek istemedim o yüzden. Sen "Yeni Türkiye" kavramının sahibisin. Bazıları da "nasıl Yeni Türkiye iyi miymiş?" soruyor.
Sen aslında şunu soruyorsun, Yeni Türkiye deyip durdun ne
oldu?
Valla bunu böyle soruyorlar
Bu ironi ile yüzleşmem gerektiğini biliyorum. İster sevinerek ister üzülerek sorulsun bu soruyu hakediyorum. Sonuçta Yeni Türkiye'ye çok inanıyorum. Bu muameleyi gördüğüm için elbette bu soruyu hakettim. Yeni Türkiye eşit ve adil erişim hakkıdır. Eskiden olduğu gibi Kemalist laikçi şehirli bir doktirinden geçerek alınan imtiyazları değil ister CHP'li ister Kürt olsun eşit erişim hakkına sahip olmaktır. Türkiye'nin bu yönde gittiğini düşünüyorum. O yüzden Yeni Türkiye'ye yürekten inanıyorum. Böyle bir Türkiye'nin hepimizin sorunlarının çözeceğini düşünüyorum.
İşte Karaalioğlu'nun açıklamalarından satır başları:
"OLAN BİTENİ KAMUOYUNA ANLATMAK UYGUN
DEĞİL"
Operasyon kelilmesini sevmiyorum. En başından şunu kabul etmek
gerek. Bizler işçiyiz patronlar da patrondur. İşten çıkartma
kararına saygı duymak lazım. Patronun bizimle çalışma hakkı olduğu
kadar çalışmama hakkı da var. Star'da bir çok patronla çalıştım.
Ethem Bey ile iki defa çalıştık. Hikayenin perde arkasında ne var
sorusunun yanıtını da kamuoyu önünde tartışmamak lazım bence. Ben o
kurumu temsil ettim ve bu görev benim ömrüm boyunca devam eder.
Kaldı ki perde arkasında öyle şeyler var ki bir açıklarsam ortalık
yıkılı demiyorum. Bunu tartışmayı kendi adıma uygun bulmuyorum
sadece.
"GÖREVDEN ALMA YÖNTEMİNİN DOĞAL OLMADIĞI
ORTADA"
Çok doğal olmadığı apaçık ortada (görevden alma yönteminin).
Medyada sansasyon yaratan ayrılıklardan birini yaşadık ben ve
arkadaşlarım. Bu anlamda bazı iftira ve spekülasyonlara konu
olmasını yadırgamıyorum. Demek ki önemli bir konu bu. Peki nasıl
oldu? Patron değiştiği zaman üst düzey yöneticilere düşen patrona
gidip 'bizimle devam etmek zorunda değilsin' demektir. Biz de bu
sorumluluğu gösterdik ve patrona bunu dedik. Eskiden gelen bir
dostluğumuz da olduğu için bizimle beraber yola devam etmek
istediğini söyledi. Sonuç olarak hele bir Cumhurbaşkanlığı seçimi
geçsin bakarız noktasında uzlaştık. Ethem Bey bizden çok memnun
olduğunu ve işlerin çok iyi gittiğini söylediler, hatta
iltifatlarada bulundular. Ama bir ayrılık olacağını biz de
patronlar da biliyorduk.
DEVRİM KENDİ ÇOCUKLARINI MI
YEDİ?
Ben ve arkadaşlarım hakkında şiddetli yorumlar, spekülasyonlar var.
Onları değerlendirmek durumunda değiliz. Patronun işten çıkartma
hakkı vardır sonuçta. Başka türlü bir şekilde yapılsaydı ne olurdu
kestiremiyorum. Bu hafta yaşadıklarımızı tasarladın mı diye sorsan
hayır tasarlamadım. Böyle bir noktaya geleceğini ve sosyo-politik
yorumlara konu olacağını düşünmüyordum. Eminim patronlar da
düşünmemiştir.
YOLSUZLUK İDDİALARI DOĞRU
MU?
Para pul iddiaları iftira ve hayal mahsulüdür. Tümüyle yalandır.
Hiç bir belge de sunulmamıştır. Bizim demokratik mücadelemize karşı
bir kara propagandadır. Tamamı yalandır, iftiradır. Zaten Ethem Bey
de şirket de bunları yalanladı. Sahte belge bile üretip koyamazlar,
o kadar hayal mahsulüdür. Bize dönük itibarsızlaştırma çalışmaları
ben daha görevdeyken başladı zaten. Tek bir belge ortada yok. Tek
bir gerçek kişinin ortaya çıkıp verdiği bir ifadesi yok. Bunlar
ciddi bir dava konusudur, bundan sonra da olacak. Belgem var
diyenle de hesaplaşmaya hazırız. Bunu ortada bırakmam.
HİÇ Mİ KIRGINLIK YOK?
Kırgınlık var tabi, görevden alınmak, bir kurumdan ayrılmak insanı
yaralıyor üzüyor. İstifa etmek için teklilfte bulunmama rağmen
işten çıkartılmak da kırıcı. Ben ayrılsam da arkadaşlarım
kalabilirdi. Bir çok insan bu yöntem konusunda eleştiri getirdiler.
Bunların anlamsız olduğunu düşünmüyorum.
GÖREVDEN ALMALARA TEPKİ OLARAK KAÇ İSTİFA
OLDU?
Önce Hakan Albayrak ayrıldı. Hakan olayı duyar duymaz bizimle de
konuşmadan ayrıldı. Elif Çakır ayrıldı, İbrahim Kiras ayrıldı. Bu
bizim onayladığımız bir yol değildi. Bizlerin bulunduğu pozisyonlar
şaşa ve sınırsız imkanlar sağladığı düşünülüyor ama öyle değil.
Hakkımızıda en ağır iftiraları atanların bazıları zamanında bizden
istediğini alamayan, beklentileri karşılık bulmayan insanlar.
Onlara da acı acı gülümsüyorum. Bu medya yöneticiliğinin kaderinde
var.
MUHAFAZAKAR MEDYADA BİR KIRILMA
MI?
Biz bu davada yıllarca mücadele eden insanlarımız.
Gazeteciliğimizin içinde bir fikir bir davanın taşıyıcılığı da var.
Gazetecinin de davası fikirleri olur. Bazı gazeteler var ki hangi
partiye yakın olduklarını açıktan deklere ederler. Kritik olan şey
bir gazetenin kendi fikri dışındaki fikirlere nasıl yaklaştığıdır.
Adil olup olmadığıdır. İnsanların bize göstediği ilgi ve teveccüh
ancak böyle bir olayla ortaya çıkmış oldu. Benimki züğürt tesellesi
de olabilir ama bu da bizi sevindirdi. Biz ortayı velveleye verecek
insanlar değiliz. Ahlakımız bunu baştan red eder. Kamuoyunun
karşısına geçip biz neler çekiyor diyecek insanlar değiliz. Karşı
karşıya kaldığımız hakaretler anlatılır gibi değil.
"DOSTLARIMIZ YANITLAMAKTA ZORLANDIĞIMIZ
SORULAR SORUYOR"
Ben arkadaşlarım bilinen isimler olduğumuz için ve medya ile
siyaset dünyasındaki çok sayıda dostluğumuz olduğu için herkes bir
şaşkınlık içinde. O yüzden geçmiş olsun mu hayırl mı olsun
diyeceklerini bilemiyor dostlarımız. Yakın çevremiz hikayenin
ardını bildiği için onlar bekliyordu ama büyük kesim şaşkınlık
içinde. Bizim de bazen yanıtlamakta zorlandığımız sorular
soruyorlar.
KARAALİOĞLU VE STAR GRUBU NASIL BİR SINAV
VERDİ?
Görevdeyken de gazeteciliğimizin sorgulanması bizim yükümlülüğümüz.
Buna açık olmak gerekiyor. Yüzlerce karar verilir bir medya
kurumunda. Bu öngörülebilir bir politikaya dayanmalıdır. Okuyucusu
ile ilişkisi güvene dayanan bir medya olduğumuzu söyleyebilirim.
Her zaman objektif oldunuzu mu diye sorarsanız, her zaman objektif
olduk diyemem.
"ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINA OBJEKTİF
YAKLAŞTIK"
Kişisel olarak Ergenekon ve Balyoz davalarının birer skor davası
olmadığını hep söyledim. Gazete ve televizyonlara ise olgular
yansıyor. Müebbet hapis cezaları, itiraflar, ifadeler yansıyor.
Emniyetten savcılıktan alınan bilgiler yansıyor. Bazı hatalar var
mı? Elbette var. Ama özel hayat ya da davanın içeriğine dair
olmayan haberleri büyük ölçüde gazetelerimizin dışında tuttuk. Oh
olsun anlayışı ile yaklaşmadık asla.
YARGISIZ İNFAZ YAPTI MI? VİCDANI MÜSTERİH
Mİ?
Hiç bir dönemde ne ben ne de arkadaşlarım bir adamı
itibarsızlaştıralım oyundan düşürelim diye bakmadık. Böyle bir şey
olamaz. Böyle bir takıntı gazeteciliğin mantığına aykırı. Ama
darbelerle Ergenekon ile Balyoz ile özel olarak ilgilendiğimiz bir
gerçektir. Bununla da gurur duyuyorum. Türkiye'nin darbe geleneği
ile hesaplaşmak mesleki olarak da görevimizdir çünkü. Özellikle
Balyoz davası için yaptığımız yayınlara inanıyorum. Balyoz'un bir
darbe girişimi olduğuna hala inanıyorum. Eski mahkemenin objektif
olduğunu söylemek mümkün değil elbette. Bu mahkemelerin
gerçekliğini sorgulamak konusunda bir eksikliğimiz oldu. Bir çok
insan haksızlığa uğradı. Ama bizim grubumuzun özellikle tutuklanan
yargılanan gazetecilere karşı özel bir duyarlılığı oldu.
"HANEFİ AVCI HABERLERİMİZ İÇİMDE BİR
YARADIR"
Nedim Şener ve Ahmet Şık olayında tavrımız ortada. Köşe yazılarını
ayrı tutarak söylüyorum. Hanefi Avcı olayında haksızlık yaptık. O
benim içimde bir yaradır. Daha fazla daha hızlı gerçeği
görmeliydik. Kendisine de tahliye olduktan sonra bunu söyledim.